Müslümanlara karşı çok merhametliydi
İmam Hüseyin şöyle buyurdu: “Bir adam şu kulağımdan sağ kulağını göstererek sövse, sonra dönüp şu kulağımdan da benden özür dilese, özrünü kabul ederim”
27.04.2025 13:31:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Aşura günü İmam Hüseyin (a.s.)'ın sırtında bir iz görüldü. İmam Zeynelâbidin'e o izin ne olduğu sorulunca, şöyle buyurdu: "Bu iz, dul kadınlara, yetimlere ve yoksullara sırtında götürdüğü yiyeceğin bıraktığı izdir."
"Bir adam şu kulağımdan -sağ kulağını göstererek- sövse, sonra dönüp şu kulağımdan da benden özür dilese, özrünü kabul ederim. Çünkü Emirü'l- Mü'minin Ali b. Ebi Tâlib (a.s.) bana, Dedem Resûlullah (s.a.v.)'den şöyle duyduğunu anlatmıştı: Haklı ya da haksız, özür dileyenin özrünü kabul etmeyen kimse, Kevser Havuzu'nun başına gelmez."
İmam Hüseyin (a.s.)'ın hizmetçilerinden biri cezayı gerektiren bir suç işler. İmam (a.s.) hizmetçinin te'dip maksadıyla dövülmesini emreder. Hizmetçi, "Efendim! 'Öfkesini yutkunanlar...' der.
İmam, "Bırakın onu" der.
Bu sefer hizmetçi, "Efendim! 'İnsanları affederler.'" der. İmam, "Seni affettim" diye cevap verir.
Hizmetçi, "Efendim! 'Allah ihsan sahiplerini sever'" der.
Bunun üzerine İmam (a.s.), "Seni Allah rızası için azad ettim. Bugüne kadar sana verdiğimin iki katı da senin olsun" buyurur.
"Enes'in şöyle dediği rivayet edilir:
"Bir gün Hüseyin (a.s.)'ın yanındaydım. İçeriye elinde bir deste gül olan bir cariye girdi ve elindeki güllerle Hüseyin (a.s.)'ı selamladı.
Hüseyin (a.s.) ona şu karşılığı verdi: "Allah için seni azad ediyorum."
Dehşet içinde kalarak şöyle dedim: "Bir cariye elinde bir deste gülle seni selamlıyor ve sen de onu azad mı ediyorsun?"
Hüseyin (a.s.) şöyle dedi: "Allah bizi böyle terbiye etti. Yüce Allah buyuruyor ki: "Bir selamla selamlandığınız zaman, ondan daha güzeliyle veya onun misliyle karşılık verin." Cariyenin verdiği selamdan daha güzeli, onu azad etmekti."
"Bir Bedevi İmam Hüseyin (a.s.)'ın yanına geldi ve şöyle dedi: "Ey Resûlullah (s.a.v.)'in oğlu! Ben birinin kan parasına kefil oldum ve onu ödemeye gücüm yetmiyor. Kendi kendime böyle bir para içinhalkın en cömerdinin yanına gitmem gerekiyor dedim. Ben de Peygamberin (s.a.v.) Ehl-i Beyt'inden daha cömerdini tanımıyorum."
İmam Hüseyin (a.s.) cevabında şöyle dedi: "Benim sana üç sorum olacak. Eğer onlardan birini bilirsen kan paranın üçte birini vereceğim."
Bedevi, "Nasıl olur da senin gibi ilim ehli birisi, benim gibi bir Bedeviye soru sorar?" dedi.
İmam Hüseyin (a.s.) şöyle buyurdu:
"Ceddim Resûlullah (s.a.v.)'den şöyle işittim: Bağış ve iyi işler, isteyenin marifeti ölçüsünde olur."
Bedevi: "Sor, eğer bilirsem cevaplarım, yoksa sizden öğrenirim. La havle ve la kuvvete illa billah" dedi.
İmam Hüseyin (a.s.): "Amellerin en üstünü nedir?"
Bedevi: "Allah'a imandır."
İmam (a.s.): "İnsanı helak olmaktan kurtaran şey nedir?"
Bedevi: "Merhameti bol Allah'a tevekkül ve güvendir." İmam (a.s.): "İnsanın ziyneti ne iledir?"
Bedevi: "Yumuşaklıkla birlikte olan amelledir."
İmam (a.s.): "Eğer bu makama ulaşmadıysa?"
Bedevi: "Cömertlik ve mertlikle ele gelen mallarıdır."
İmam: "Eğer bu saadetten de mahrumsa?"
Bedevi: "Gökyüzünden yıldırım düşsün ve onu yaksın; çünkü o böyle bir azabı hak etmiştir."
İmam (a.s.) Bedevi'nin bu sözüne güldü ve ardından içinde bin dinar altın olan keseyi ona verdi ve taşı iki yüz dirhem değerindeki yüzüğü de ona bağışladı. Sonra Bedevi'ye şöyle buyurdu:
"Bu paraları kendi borcuna verirsin. Yüzüğü de kendi masrafların için harcarsın." Bedevi o hediyeleri aldı ve "Allah risaletini nerede karar kılacağını daha iyi bilir" ayetini okudu."
"Kim bir mü'minin keder ve üzüntüsünü giderirse, Allah-u Teâlâ onun dünya ve ahiret üzüntülerini giderir"
"Bir Müslüman kardeşin senden ayrıldığında, arkandan söylenmesini sevmediğin bir şeyi, sen de onun arkasından söyleme."
"Bir adam şu kulağımdan -sağ kulağını göstererek- sövse, sonra dönüp şu kulağımdan da benden özür dilese, özrünü kabul ederim. Çünkü Emirü'l- Mü'minin Ali b. Ebi Tâlib (a.s.) bana, Dedem Resûlullah (s.a.v.)'den şöyle duyduğunu anlatmıştı: Haklı ya da haksız, özür dileyenin özrünü kabul etmeyen kimse, Kevser Havuzu'nun başına gelmez."
İmam Hüseyin (a.s.)'ın hizmetçilerinden biri cezayı gerektiren bir suç işler. İmam (a.s.) hizmetçinin te'dip maksadıyla dövülmesini emreder. Hizmetçi, "Efendim! 'Öfkesini yutkunanlar...' der.
İmam, "Bırakın onu" der.
Bu sefer hizmetçi, "Efendim! 'İnsanları affederler.'" der. İmam, "Seni affettim" diye cevap verir.
Hizmetçi, "Efendim! 'Allah ihsan sahiplerini sever'" der.
Bunun üzerine İmam (a.s.), "Seni Allah rızası için azad ettim. Bugüne kadar sana verdiğimin iki katı da senin olsun" buyurur.
"Enes'in şöyle dediği rivayet edilir:
"Bir gün Hüseyin (a.s.)'ın yanındaydım. İçeriye elinde bir deste gül olan bir cariye girdi ve elindeki güllerle Hüseyin (a.s.)'ı selamladı.
Hüseyin (a.s.) ona şu karşılığı verdi: "Allah için seni azad ediyorum."
Dehşet içinde kalarak şöyle dedim: "Bir cariye elinde bir deste gülle seni selamlıyor ve sen de onu azad mı ediyorsun?"
Hüseyin (a.s.) şöyle dedi: "Allah bizi böyle terbiye etti. Yüce Allah buyuruyor ki: "Bir selamla selamlandığınız zaman, ondan daha güzeliyle veya onun misliyle karşılık verin." Cariyenin verdiği selamdan daha güzeli, onu azad etmekti."
"Bir Bedevi İmam Hüseyin (a.s.)'ın yanına geldi ve şöyle dedi: "Ey Resûlullah (s.a.v.)'in oğlu! Ben birinin kan parasına kefil oldum ve onu ödemeye gücüm yetmiyor. Kendi kendime böyle bir para içinhalkın en cömerdinin yanına gitmem gerekiyor dedim. Ben de Peygamberin (s.a.v.) Ehl-i Beyt'inden daha cömerdini tanımıyorum."
İmam Hüseyin (a.s.) cevabında şöyle dedi: "Benim sana üç sorum olacak. Eğer onlardan birini bilirsen kan paranın üçte birini vereceğim."
Bedevi, "Nasıl olur da senin gibi ilim ehli birisi, benim gibi bir Bedeviye soru sorar?" dedi.
İmam Hüseyin (a.s.) şöyle buyurdu:
"Ceddim Resûlullah (s.a.v.)'den şöyle işittim: Bağış ve iyi işler, isteyenin marifeti ölçüsünde olur."
Bedevi: "Sor, eğer bilirsem cevaplarım, yoksa sizden öğrenirim. La havle ve la kuvvete illa billah" dedi.
İmam Hüseyin (a.s.): "Amellerin en üstünü nedir?"
Bedevi: "Allah'a imandır."
İmam (a.s.): "İnsanı helak olmaktan kurtaran şey nedir?"
Bedevi: "Merhameti bol Allah'a tevekkül ve güvendir." İmam (a.s.): "İnsanın ziyneti ne iledir?"
Bedevi: "Yumuşaklıkla birlikte olan amelledir."
İmam (a.s.): "Eğer bu makama ulaşmadıysa?"
Bedevi: "Cömertlik ve mertlikle ele gelen mallarıdır."
İmam: "Eğer bu saadetten de mahrumsa?"
Bedevi: "Gökyüzünden yıldırım düşsün ve onu yaksın; çünkü o böyle bir azabı hak etmiştir."
İmam (a.s.) Bedevi'nin bu sözüne güldü ve ardından içinde bin dinar altın olan keseyi ona verdi ve taşı iki yüz dirhem değerindeki yüzüğü de ona bağışladı. Sonra Bedevi'ye şöyle buyurdu:
"Bu paraları kendi borcuna verirsin. Yüzüğü de kendi masrafların için harcarsın." Bedevi o hediyeleri aldı ve "Allah risaletini nerede karar kılacağını daha iyi bilir" ayetini okudu."
"Kim bir mü'minin keder ve üzüntüsünü giderirse, Allah-u Teâlâ onun dünya ve ahiret üzüntülerini giderir"
"Bir Müslüman kardeşin senden ayrıldığında, arkandan söylenmesini sevmediğin bir şeyi, sen de onun arkasından söyleme."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.