Sahip olduğun servetin çokluğuna, kontrol ettiğin paranın büyüklüğüne ve oturduğun makamın yüksekliğine aldanarak şımarma, azma ne olur.
İnişli-çıkışlı, alçaklı-yüksekli hayat yolları önüne ne tür çileler, meşakkatler ve engeller çıkarırsa çıkarsın, ya da hangi ulaşılmaz imkanları önüne sererse sersin sen sen ol, doğuştan getirdiğin fıtratını bozma ne olur.
Bir imtihan alanı olan bu dünyada sana takdir edilen ömür müddetince önüne çıkacak olan yokuşlara, engellere, sıkıntılara ve çilelere bakarak asla istikametten sapma, dosdoğru yoldan yan çizme ne olur.
Orta yerde hiçbir ciddi sebep yokken, yalan-yanlış haberlere itibar ederek, dedikodu mahsulü haberleri dikkate alarak asla dostların ve dostlukların üstünü çizme, dostluk ve akrabalık bağlarını çözme ne olur.
Bir şekilde elde ettiğin imkanların ve yetkilerin sınırsız ve sonsuz olduğu zehabına kapılarak zayıfları, düşkünleri ve mazlumları ezme ne olur.
İmkanlarını zorlayarak bolca gez, kainat kitabının ayetlerini yerinde müşahede et ve böylece Tevhide bağlılığını ve imanını güçlendir ama beyhude, rastgele ve amaçsız gezme ne olur.
"Varlığımızın delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur'an'ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi?" (Fussilet: 53).
"Nice kasabaların halkını haksızlık yaparken yok ettik. Artık çatıları çökmüş, kuyuları metruk, sarayları bomboş kalmıştır.
Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, orada olanları akledecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Ama yalnız gözler kör olmaz, fakat göğüslerde olan kalpler de körleşir." (Hac: 45-46).
"Kişi kazdığı kuyuya kendi düşer" ilkesini, değişmez gerçeğini zihin duvarının en görünen tarafına as ve asla hiçbir insana, hatta hiçbir canlıya kuyu kazma.
Çünkü onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyorlardı. Halbuki kişi kazdığı kuyuya kendi düşer. Onlar öncekilerin kanunundan (onlara uygulanandan) başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allah'ın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın." (Fatır: 43).
Her olur olmaza, şahit olduğun her olumsuz davranışa, işittiğin her rahatsız edici söze biraz sabret, kızma ne olur.
Rızık olarak bahşedilen nimetlerden istifade edin, yiyin-yutun emir ve tavsiyelerine uyarak sofraya gelen her şeyi yiyip-yutuyorsun da Kur'an'da "öfkesini yutanların" alkışlandığından niye haberdar değilsin ve neden sen de öfkesini yutanlar kervanına bir an evvel katılmıyorsun?
O müttakîler ki bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar, kızdıklarında öfkelerini yutar, insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyi davrananları sever." (Al-i İmran: 134).
Her ne yazacaksan yaz, haber yaz, şiir yaz, hikaye yaz, roman yaz, fıkra yaz ve makale yaz ama senin yazdıklarını da, yaptıklarını da, yediklerini de dediklerini de yazan Kerim Katipleri hesaba katmadan kesinlikle yazma.
"Oysa sizin üzerinizde gözcüler vardır. Değerli yazıcılar. Onlar sizin ne yaptığınızı bilirler." (İnfitar: 10-12).
"And olsun ki insanı Biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız.
Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zapt ederler." (Kaf: 16-18).
İnişli-çıkışlı, alçaklı-yüksekli hayat yolları önüne ne tür çileler, meşakkatler ve engeller çıkarırsa çıkarsın, ya da hangi ulaşılmaz imkanları önüne sererse sersin sen sen ol, doğuştan getirdiğin fıtratını bozma ne olur.
Bir imtihan alanı olan bu dünyada sana takdir edilen ömür müddetince önüne çıkacak olan yokuşlara, engellere, sıkıntılara ve çilelere bakarak asla istikametten sapma, dosdoğru yoldan yan çizme ne olur.
Orta yerde hiçbir ciddi sebep yokken, yalan-yanlış haberlere itibar ederek, dedikodu mahsulü haberleri dikkate alarak asla dostların ve dostlukların üstünü çizme, dostluk ve akrabalık bağlarını çözme ne olur.
Bir şekilde elde ettiğin imkanların ve yetkilerin sınırsız ve sonsuz olduğu zehabına kapılarak zayıfları, düşkünleri ve mazlumları ezme ne olur.
İmkanlarını zorlayarak bolca gez, kainat kitabının ayetlerini yerinde müşahede et ve böylece Tevhide bağlılığını ve imanını güçlendir ama beyhude, rastgele ve amaçsız gezme ne olur.
"Varlığımızın delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur'an'ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi?" (Fussilet: 53).
"Nice kasabaların halkını haksızlık yaparken yok ettik. Artık çatıları çökmüş, kuyuları metruk, sarayları bomboş kalmıştır.
Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, orada olanları akledecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Ama yalnız gözler kör olmaz, fakat göğüslerde olan kalpler de körleşir." (Hac: 45-46).
"Kişi kazdığı kuyuya kendi düşer" ilkesini, değişmez gerçeğini zihin duvarının en görünen tarafına as ve asla hiçbir insana, hatta hiçbir canlıya kuyu kazma.
Çünkü onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyorlardı. Halbuki kişi kazdığı kuyuya kendi düşer. Onlar öncekilerin kanunundan (onlara uygulanandan) başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allah'ın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın." (Fatır: 43).
Her olur olmaza, şahit olduğun her olumsuz davranışa, işittiğin her rahatsız edici söze biraz sabret, kızma ne olur.
Rızık olarak bahşedilen nimetlerden istifade edin, yiyin-yutun emir ve tavsiyelerine uyarak sofraya gelen her şeyi yiyip-yutuyorsun da Kur'an'da "öfkesini yutanların" alkışlandığından niye haberdar değilsin ve neden sen de öfkesini yutanlar kervanına bir an evvel katılmıyorsun?
O müttakîler ki bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar, kızdıklarında öfkelerini yutar, insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyi davrananları sever." (Al-i İmran: 134).
Her ne yazacaksan yaz, haber yaz, şiir yaz, hikaye yaz, roman yaz, fıkra yaz ve makale yaz ama senin yazdıklarını da, yaptıklarını da, yediklerini de dediklerini de yazan Kerim Katipleri hesaba katmadan kesinlikle yazma.
"Oysa sizin üzerinizde gözcüler vardır. Değerli yazıcılar. Onlar sizin ne yaptığınızı bilirler." (İnfitar: 10-12).
"And olsun ki insanı Biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız.
Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zapt ederler." (Kaf: 16-18).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Bir yolsuzluk bir yoksulluk bir yasak / 26.12.2024
- 2025 yılı dahi emekliler yılı ilan edilsin / 22.12.2024
- İmtiyaza mazhar niceleri var / 21.12.2024
- Soykırım ekibi Suriye’den selamlıyor dünyayı / 20.12.2024
- Barınma, bürünme ve beslenme / 19.12.2024
- Yapma hacım, ters köşeye yatma hacım / 17.12.2024
- Yalanın para etmediği güne kadar… / 16.12.2024
- Soykırımcı İsrail’e Suriye ödülü / 13.12.2024
- Dumura uğratılmış duygular yüzünden… / 12.12.2024
- Hanım yaparsa kaza hizmetçi yaparsa ceza / 07.12.2024
- 2025 yılı dahi emekliler yılı ilan edilsin / 22.12.2024
- İmtiyaza mazhar niceleri var / 21.12.2024
- Soykırım ekibi Suriye’den selamlıyor dünyayı / 20.12.2024
- Barınma, bürünme ve beslenme / 19.12.2024
- Yapma hacım, ters köşeye yatma hacım / 17.12.2024
- Yalanın para etmediği güne kadar… / 16.12.2024
- Soykırımcı İsrail’e Suriye ödülü / 13.12.2024
- Dumura uğratılmış duygular yüzünden… / 12.12.2024
- Hanım yaparsa kaza hizmetçi yaparsa ceza / 07.12.2024