İslam âlemi ve Türk milleti olarak mübarek bir Ramazan ayını yaşadık. Oruçlar tuttuk, teravihler kıldık, Kur’an’lar okuduk, çeşitli hayır hasenatlar yaptık, sadaka ve zekâtlar verdik. Sonunda yüce Allah’ımızın bizlere bahşettiği bir bayramı yaşayacaktık ama maalesef olmadı.
Memleketimizin her köşesinden terör eylemlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın haberleri gelmeye başladı. Böylece bayram sevinci yerini üzüntü ve endişeye terk etti. Sivil-asker demeden masum vatandaşlarımız terör eylemlerinde şehit düştüler.
Evet, her can kıymetlidir. Her canın kalleşçe alınması çok acı ama bazıları var ki daha acıdır.
Gaziantep’te meydana gelen terör saldırısında 9 vatandaşımız şehit oldular. 1–13 yaşları arasında 4 çocuk ve 5 genç vatandaşımız bombalı saldırıda hayatlarını kaybettiler.
Kurtla kuzunun bir arada yaşadığı, bırakın aynı milletin fertlerini, farklı dil ve farklı din mensuplarına bile merhametle muamele eden bir millet iken biri birini acımasızca katleden, merhametsiz bir toplum olduk. Ne oldu bize?
Aslan ile ceylanı bir kucakta barındıran Hünkâr Hacı Bektaş-i Veli’nin farklı etnik kimlikleri bir araya getiren bir mantıkla kurulmasına vesile olduğu bir devletin fertleri, şimdi biri birini acımasızca katlediyorsa bunda çok hayret verici bir durum vardır.
Yaşanan olaylar çok acı ama bugünlere adım adım gelindi. Bir milleti bir arada tutan değerler AB uyum yasaları çerçevesinde bir bir ortadan kaldırıldı. Teslimiyetçi iktidarlar, aldıkları talimatlar gereği milli ve dini bütünlüğümüzün teminatı olan değerleri ve düşünceleri adım adım terk ederek bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu günlere zemin hazırladılar.
İktidar sahipleri çeşitli açılımlarla yanlış adımlar attılar. Dışarıda ve içerde yanlış politikalar güderek düşmanların sinsi oyunlarına alet oldular. Küreselleşme tuzağına düşerek milli değerlerden uzaklaştılar. Dinlerarası diyalog fitnesine alet olarak batıl dinlerin oyun ve oyuncağı oldular. Kaybolmaya yüz tutan, taraftar bulmakta zorlanan batıl dinleri ve düşünceleri ayağa kaldırarak çeşitli misyonerlik faaliyetlerine alet oldular.
Asker üzerinde oynanan oyunlarla askerin şecaatini elinden aldılar. Teröre destek verenleri meclislere taşıdılar. Velhasıl taşları bağladı, köpekleri salıverdiler. Neticesinde de milleti bu hallere düşürdüler. Tedbir alınmazsa korkarım ki her gelen gün daha kötüye doğru gitmektedir.
Çözüm yok mu? Elbette vardır. Çözüm, milli ve dini bütünlüğümüzü tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak; siyasette, ticarette, ekonomide milli ve dini düşünen, “Milli Ekonomi Modeli” ve “Sosyal Devlet Milli Devlet” projelerinin sahibi çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş’ın ortaya koyduğu çözüm önerilerine kulak vermektir.
Memleketimizin her köşesinden terör eylemlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın haberleri gelmeye başladı. Böylece bayram sevinci yerini üzüntü ve endişeye terk etti. Sivil-asker demeden masum vatandaşlarımız terör eylemlerinde şehit düştüler.
Evet, her can kıymetlidir. Her canın kalleşçe alınması çok acı ama bazıları var ki daha acıdır.
Gaziantep’te meydana gelen terör saldırısında 9 vatandaşımız şehit oldular. 1–13 yaşları arasında 4 çocuk ve 5 genç vatandaşımız bombalı saldırıda hayatlarını kaybettiler.
Kurtla kuzunun bir arada yaşadığı, bırakın aynı milletin fertlerini, farklı dil ve farklı din mensuplarına bile merhametle muamele eden bir millet iken biri birini acımasızca katleden, merhametsiz bir toplum olduk. Ne oldu bize?
Aslan ile ceylanı bir kucakta barındıran Hünkâr Hacı Bektaş-i Veli’nin farklı etnik kimlikleri bir araya getiren bir mantıkla kurulmasına vesile olduğu bir devletin fertleri, şimdi biri birini acımasızca katlediyorsa bunda çok hayret verici bir durum vardır.
Yaşanan olaylar çok acı ama bugünlere adım adım gelindi. Bir milleti bir arada tutan değerler AB uyum yasaları çerçevesinde bir bir ortadan kaldırıldı. Teslimiyetçi iktidarlar, aldıkları talimatlar gereği milli ve dini bütünlüğümüzün teminatı olan değerleri ve düşünceleri adım adım terk ederek bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu günlere zemin hazırladılar.
İktidar sahipleri çeşitli açılımlarla yanlış adımlar attılar. Dışarıda ve içerde yanlış politikalar güderek düşmanların sinsi oyunlarına alet oldular. Küreselleşme tuzağına düşerek milli değerlerden uzaklaştılar. Dinlerarası diyalog fitnesine alet olarak batıl dinlerin oyun ve oyuncağı oldular. Kaybolmaya yüz tutan, taraftar bulmakta zorlanan batıl dinleri ve düşünceleri ayağa kaldırarak çeşitli misyonerlik faaliyetlerine alet oldular.
Asker üzerinde oynanan oyunlarla askerin şecaatini elinden aldılar. Teröre destek verenleri meclislere taşıdılar. Velhasıl taşları bağladı, köpekleri salıverdiler. Neticesinde de milleti bu hallere düşürdüler. Tedbir alınmazsa korkarım ki her gelen gün daha kötüye doğru gitmektedir.
Çözüm yok mu? Elbette vardır. Çözüm, milli ve dini bütünlüğümüzü tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak; siyasette, ticarette, ekonomide milli ve dini düşünen, “Milli Ekonomi Modeli” ve “Sosyal Devlet Milli Devlet” projelerinin sahibi çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş’ın ortaya koyduğu çözüm önerilerine kulak vermektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025