Bağlaşığımız olan Almanya'nın, Osmanlı Ülkesi ile ilgili siyasi, askeri ve ortaklık amaçlarını incelersek Mustafa Kemal Paşa'nın 24 Eylül 1917 günlü görevi bırakma kararını daha iyi anlarız. Osmanlı Padişahlarından III. Selim ve II. Mahmut, Rus saldırılarına karşı Osmanlı Toprak Bütünlüğünü koruyabilmek için askeri alanda yenilik hareketlerine girişir. Kapitülasyonlar vasıtası ile Osmanlı ülkesindeki ve Akdeniz'deki çıkarlarını, kuzeyden gelen Rus baskısına karşı koruyabilmek için İngiltere ve Fransa Devletleri bu ıslahatları desteklemek amacı ile yardımcı olurlar. İngiltere, Hint Müslümanları üzerinde nüfuzunu kuvvetlendirmek için Halife olan Osmanlı Padişahına karşı ayrıca büyük ilgi gösterirler. Hatta Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde yapılan bütün ıslahatlarda yardımcı olmuşlardır. Almanya'da, ağır sanayi üretiminde daha ucuza üretim yaptığı için, dünya pazarlarında İngiltere ve Fransa'nın rekabeti silinmiş durumdaydı. Rakiplerini Akdeniz ülkelerinde de ezebilmek için Almanya Osmanlı Devletine yaklaşır. Gelişen bu olayın sonuncunda, Paris Barış Konferansı ile Osmanlı'nın koruyuculuğunu üstlenmiş olan İngiltere ve Fransa, Rusya'ya yaklaşarak Akdeniz'de Almanya'ya karşı siyasi ve askeri güç kazanmaya çalışırlar. Gelişen bu yeni siyasi olaylar karşısında Osmanlı Hükümeti, gelebilecek tehlikeleri önlemek için Almanya ile yakınlaşarak Osmanlı topraklarında Alman iş adamlarına nüfuz kazandırır. Bilhassa 1877-78 Osmanlı- Rus savaşı sonucunda Türk Alman dostluğu daha da gelişir. Gelişen bu siyasi ve ekonomik nedenler Osmanlı ülkesinin paylaşımı ile her an bir dünya savaşının nedenini hazırlarken 28 Haziran 1914 günü meydan gelen Bosna-Hersek olayı savaşın başlamasına neden olur.Osmanlı yöneticilerine göre, Devletin varlığının devamı için mali yardıma ihtiyaçları vardır. Bu nedenle önce Anlaşma gurubu Devletlerinden Fransa'ya başvurarak, taraf olarak savaşa mali yardım alabilmek için katılmak isterler. Fakat bir anlaşma yapılamaz. Sonuçta Enver Paşa, Osmanlı Genelkurmaylığında görevli Alman subaylarıyla işbirliği yaparak uyguladığı entrikalar sonucunda bir olup-bitti ile Almanya'nın yanında savaşa katılır. Fakat Almanya savaş dönemi boyunca bir savaş ortağından çok, Osmanlı yönetimi ve ülkesi üzerinde siyasi ve askeri bir nüfuz sağlayarak bir emperyalist gibi hareket eder. Bilhassa siyasi yönden, Osmanlı yönetimi ve ülkesinde Rusya, İngiltere ve Fransa'dan daha çok tahribat yaparak söz hakkına sahip olmaya çalışır. Bunun içinde Osmanlı ülkesindeki azınlıkların, Osmanlı yönetimine karşı siyasi ve hukuki isteklerinde onların koruyuculuğunu üstlenerek nüfuz kazanmaya çalışır. Bu gün Okyanus ötesi kuvvetlerin, kendi çıkar amaçlarına göre Türkiye üzerinde oynadığı siyasi oyunlar gibi. Mesela Ermeni tehciri konusunda "tarihinizle hesaplaşın" diye verdiği emir gibi. Almanya, Osmanlı askerini de, Osmanlı ülkesinin savunulması için değil, düşmanla yapılan bütün vuruşmalarda Almanya'nın savaş amaçları doğrultusunda kullanmıştır. Gerek Çanakkale vuruşmalarında ve gerekse Sina Cephesi ve Filistin cephelerindeki vuruşmalarda, Alman Komutanların emri ile cepheye yeni gelmiş bir Türk birliğini dinlendirmeden, karnını doyurmadan yeterli cephane dağıtmadan acımasızca saldır emrini vererek daha üstün silah ve teçhizatla donatılmış düşman askeri karşısında acımasızca kırılmalarını sağlamıştır. Çünkü amacı, tarihi belgeleri ve olayları incelediğimiz zaman Almanya'nın savaştan sonra Osmanlı Toprakları üzerindeki egemen olma isteğidir. Yusuf Hikmet Bayur Beyin Türk İnkılâbı Tarihi adlı eserlerini okuduğumuz zaman, diplomasi ile verdiği belgelerde onların hainliklerini açık olarak görmekteyiz. Çünkü ne kadar düşman karşısında Türk askeri kıyıma uğrarsa, savaş sonrasında Osmanlı ülkesinde Alman egemenliğini kurmak o kadar kolay olacaktı. Çünkü bağımsızlığını koruyacak kadar savaşacak askeri kalmayacaktı. İngilizler tarafında işgal edilen Bağdat'ın kurtarılması ve II.ci Gazze vuruşmasından sonra Cemal Paşa'nın ısrarla yardım istemesi karşısında Enver paşa, Almanya'ya gönderdiği 7 Türk tümenini geri istedi. Ayrıca yeterli askeri kalmadığından Alman birlikleri de istedi. Almanya kendi ihtiyacını düşündüğü için Türk tümenlerini göndermedi. Bir Tabur büyüklüğünde askeri birlikle eski Başkomutan Falkenhayn'ı gönderir. Enver Paşa ve Osmanlı yönetimi eski başkomutan Falkenhayn'ın gelmesinden, onun Başkomutanlığında Yıldırım Orduları Gurup Komutanlığının kurulmasından çok memnun olurlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011