Mü’min, malını önden gönderir
Peygamber Efendimize soruldu: “Bana ne oldu bilmiyorum, ölümü sevemez oldum.” Şu cevabı aldı: “Malın var mı?” O kimse, “Evet, var” deyince, Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Malını önden gönder. Mü’minin kalbi malına bağlıdır. Geri kalırsa onunla kalmak ister. Önden giderse kavuşmak ister”
28.08.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
Mal sevgisinin ve cimriliğin afetleri konusunda İmam Gazali Hazretleri şöyle buyuruyor:
Dünya malını sevmenin iyi olmadığı şu ayet-i kerimelerle sabittir:
"Ey iman sahipleri, sizi evlat ve mallarınız Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Böyle bir şey yapan kimse, şu iflâs etmiş, varını yitirmiş kimselere dâhildir." (Münafikun, 9).
"Evlâdınız ve mallarınız size birer imtihan için verilen fitnedir." (Teğabün, 15).
Zikredeceğimiz hadis-i şerifler dünya ve dünya malına, şöhret sevgisine işaret edip kötülüğünü anlatmaktadır:
"Fani mal ve şöhret düşkünlüğü nifak doğurur. Tıpkı suyun, geçtiği yollarda yeşillik bitirdiği gibi."
"Koyun ağılına dalan iki hırslı kurdun yapacağı zararı düşünün. Müslüman kimsenin dünya malını ve şöhretini sevmesi sonunda, dini için hâsıl olacak zarar, o kurtların yaptığından daha fazla olur."
"Mal toplayanların çoğu helak oldu. O malları yerinde kullanıp, şu şuraya, şu şuraya diyebilen hariç. Bunlar da azdır."
"Benden sonra bir cemaat gelecek. Dünyanın en güzel ve çeşitli yemeklerini yiyecek, en güzel kadınları ile evlenecek ve en iyi, renkli elbiselerini giyecekler. Allı pullu ve iyi süzülen atlara da binecekler. Onların öyle mideleri vardır ki, asla doymak bilmez. Öyle nefisleri vardır ki, çoğa da kanaat etmez.
Dünyaya kapanırlar. Akşamları, sabahları onunla geçer. Onu ilâh kabul eder, kendilerini asıl yaratanı unuturlar. Dünyayı Rab tanır, kendi Rab'larını düşünmezler.
Hiçbir yasak emri tanımaz, boş arzuları peşine koşarlar. Abdullah oğlu Muhammed'in vasiyeti olsun; kim o devre yetişir, anlatılan hal içinde olan kimseleri görürse, onlara selâm vermesin ve yaşlılarına saygı göstermesin. Hastalarını ziyaret etmesin. Cenaze törenlerine katılmasın.
Bu yapılmaması gereken işleri kim yapmaya kalkarsa, İslâm dininin yıkılmasına yardım etmiş olur."
"İnsanoğlu, malım malım der, titrer. Zavallı senin ne malın var ki... Verdiğin sadaka varsa öbür âlemde işine yarar. Yoksa; giydin, eskittin ve yedin, bitirdin."
Bir kimse geldi, Peygamber Efendimize şöyle sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Bana ne oldu bilmiyorum, ölümü sevemez oldum."
Şu cevabı aldı: "Malın var mı?"
O kimse, "Evet, var" deyince, Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: "Malını önden gönder. Mü'minin kalbi malına bağlıdır. Geri kalırsa onunla kalmak ister. Önden giderse kavuşmak ister."
Efendimiz, bu emri ile o kimseye malını, Allah yolunda dağıtmasını bildirmiştir.
"Ademoğlunun dostu üçtür: Birincisi ruhunu teslim edene kadar yanında bulunur. İkincisi, kabre kadar gelir. Üçüncüsü de, mahşer yerine kadar gider. Ruhunu teslim edinceye kadar yanında olan, malıdır. Kabre kadar giden, ehli ve evlâdıdır. Mahşere kadar giden ise, yaptığı iyi işleridir."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Dünya malını sevmenin iyi olmadığı şu ayet-i kerimelerle sabittir:
"Ey iman sahipleri, sizi evlat ve mallarınız Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Böyle bir şey yapan kimse, şu iflâs etmiş, varını yitirmiş kimselere dâhildir." (Münafikun, 9).
"Evlâdınız ve mallarınız size birer imtihan için verilen fitnedir." (Teğabün, 15).
Zikredeceğimiz hadis-i şerifler dünya ve dünya malına, şöhret sevgisine işaret edip kötülüğünü anlatmaktadır:
"Fani mal ve şöhret düşkünlüğü nifak doğurur. Tıpkı suyun, geçtiği yollarda yeşillik bitirdiği gibi."
"Koyun ağılına dalan iki hırslı kurdun yapacağı zararı düşünün. Müslüman kimsenin dünya malını ve şöhretini sevmesi sonunda, dini için hâsıl olacak zarar, o kurtların yaptığından daha fazla olur."
"Mal toplayanların çoğu helak oldu. O malları yerinde kullanıp, şu şuraya, şu şuraya diyebilen hariç. Bunlar da azdır."
"Benden sonra bir cemaat gelecek. Dünyanın en güzel ve çeşitli yemeklerini yiyecek, en güzel kadınları ile evlenecek ve en iyi, renkli elbiselerini giyecekler. Allı pullu ve iyi süzülen atlara da binecekler. Onların öyle mideleri vardır ki, asla doymak bilmez. Öyle nefisleri vardır ki, çoğa da kanaat etmez.
Dünyaya kapanırlar. Akşamları, sabahları onunla geçer. Onu ilâh kabul eder, kendilerini asıl yaratanı unuturlar. Dünyayı Rab tanır, kendi Rab'larını düşünmezler.
Hiçbir yasak emri tanımaz, boş arzuları peşine koşarlar. Abdullah oğlu Muhammed'in vasiyeti olsun; kim o devre yetişir, anlatılan hal içinde olan kimseleri görürse, onlara selâm vermesin ve yaşlılarına saygı göstermesin. Hastalarını ziyaret etmesin. Cenaze törenlerine katılmasın.
Bu yapılmaması gereken işleri kim yapmaya kalkarsa, İslâm dininin yıkılmasına yardım etmiş olur."
"İnsanoğlu, malım malım der, titrer. Zavallı senin ne malın var ki... Verdiğin sadaka varsa öbür âlemde işine yarar. Yoksa; giydin, eskittin ve yedin, bitirdin."
Bir kimse geldi, Peygamber Efendimize şöyle sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Bana ne oldu bilmiyorum, ölümü sevemez oldum."
Şu cevabı aldı: "Malın var mı?"
O kimse, "Evet, var" deyince, Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: "Malını önden gönder. Mü'minin kalbi malına bağlıdır. Geri kalırsa onunla kalmak ister. Önden giderse kavuşmak ister."
Efendimiz, bu emri ile o kimseye malını, Allah yolunda dağıtmasını bildirmiştir.
"Ademoğlunun dostu üçtür: Birincisi ruhunu teslim edene kadar yanında bulunur. İkincisi, kabre kadar gelir. Üçüncüsü de, mahşer yerine kadar gider. Ruhunu teslim edinceye kadar yanında olan, malıdır. Kabre kadar giden, ehli ve evlâdıdır. Mahşere kadar giden ise, yaptığı iyi işleridir."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.