'Sessiz istila' isimli bir kısa film çekildi, ortalık daha doğrusu AKP ve MHP çok bozuldu. Siyaseti geçtim! İman ve ahlakın tartmayacağı cümleleri kurdular.
Ama ortada büyük bir yanıldı var. Ülkemizde 'sessiz bir istila' filan yok. Çok sesli ve planlı bir istila var.
Sayın Ümit Özdağ, 'bu konuyu 7 ay önce biz Türkiye gündemine getirdik' diyor.
Kusura bakma Hocam! Bu konu, Prof. Dr. Haydar Baş'ın, BTP kadrolarının genelde BOP ile Suriye özelinde ise 10 yıldır hep sıcak tutmaya çalıştıkları bir konudur.
Sesli ve planlı istila, dedik. Bu istilayı planlayan ve organize eden ABD'dir, İsrail'dir. Sığınmacı, göçmen, mülteci dediklerimiz ise araçtır.
ABD, AB, İsrail Türkiye'nin bir Irak, Libya, Suriye olmadığını çok iyi biliyor. Savaş ile asker ile Anadolu'ya giremeyeceklerini Haçlı seferleri, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ile de çok iyi anladılar.
Geriye ekonomi kalıyor, mezhepçilik, etnik kimlik kartları kalıyor. Bunları da çokça kullandılar.
Şimdi topyekûn birlikte geliyorlar. Dün kullandıkları bütün başlıklara bugün sesli istilayı da katarak bin yıllık hedeflerinin peşindeler.
Sayın Erdoğan'ın ve Binali Yıldırım'ın 2017, 18, 19 ve 2020 yıllarında yaptıkları açıklamalara bakın bu itirafı göreceksiniz.
Ne diyorlardı?
Bugün Avrupa ülkeleri hala huzur içinde yaşıyor olmalarını, Türkiye'nin 4 milyon sığınmacıyı kendi topraklarında misafir etmesine borçludur…
Biz şu kadar mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bir anlamda Türkiye, Avrupa'nın güvenliğiyle istikrarı için büyük bir fedakârlığı gerçekleştiriyor…
Onların, Avrupa'ya gelmesinin önüne geçiyoruz. Bunu yaparken terör örgütlerinin Avrupa'ya yayılmasının da önüne geçiyoruz…
Demek ki, mülteciler güvensizlik ortamı oluşturuyor. Terör örgütleri, mülteci kılığında Türkiye'nin her yanına dağılabilir.
Sesli ve planlı istila
Suriye'de BOP'un fiiliyata geçtiği günlerde Merhum Prof. Dr. Haydar Baş şöyle diyordu:
"Size soruyorum: Esed'in iktidardan gitmesini kim istiyor? ABD, İsrail... Eğer Esed, ABD'ye ve İsrail'e 'evet' deseydi, bu belalar başına gelecek miydi? Gelmeyecekti... O halde ölçü ortada... Onlara karşı dimdik durduğu için sonuç böyle cereyan etti…
Tarih boyunca yaşanan savaşların ana nedeninin inançlar olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın Yahudi be Hıristiyan kaynaklarını ortaya koydu.
Tanrı krallığı ve Arz-ı Mevut inancından ve herkesin çok iyi bildiği o haritaları anlattı.
IŞİD'ı kimlerin ve niçin kurduğunu, Barzani ailesini, 29 Ekim'de ülkemizden geçirilen Peşmege'nin nihai hedefini, İran-Irak-Suriye ve Türkiye coğrafyası içinde planlanan dört ayaklı Kürdistan planını (ki, Irak ve Fırat'ın doğusunda kuruldu) anlattı.
Suriye'deki insanların planlı olarak göçe zorlandırıldığını, göçe teşvik için para dağıtıldığını özellikle Kobani olaylarında bölgenin etnik ve inanç yapısının değiştirilmek istendiğini anlattı.
İktidara, muhalefet ne yapılması gerektiğini, milletimize ise nasıl bakılması gerektiğini öğretti.
Vefatından 4 ay önce 2020 yılının Ocak ayında yaptığı açıklamada ise Sayın Baş, "Suriye devleti parçalanırsa Türkiye'nin de parçalanması söz konusu olacak.
Bir insan eğer bunu düşünemiyorsa, bana göre düşünce kabiliyetinden mahrum demektir. Suriye parçalanacak, yok olacak, Türkiye yerinde kalacak, bunu akıl kabul edebilir mi?
Mümkün değil. Binaenaleyh Suriye'nin şu ana kadar Beşar Esad ile birlikte yaptığı kendi vatan coğrafyasını müdafaa etmektir' diyordu.
Ama ABD ile İsrail ile Suud ile BAE ile Macron, Miço ile dost olanlar Esad'a katil demekten vazgeçmedi.
Hatta 10 gün önce Süleyman Soylu, Suriye Devletinin, İdlib kendinde Suriye devletinin vatandaşlarına şöyle diyordu: "Sizi zulme teslim etmeyeceğiz. Kardeşliğimizi kıyamete kadar devam ettireceğiz".
Empati büyük bir nimet. Nimetten mahrum olmak ise vicdan fakirliğidir.
Süleyman Soylu'ya sormak istiyorum: Fırat'ın doğusu kırmızı çizgimizdir, diyorsunuz.
Bu tip açıklamalar bir tarafa (!) Fırat'ın doğusuna tek bir adım atabiliyor musunuz?
Kim attırmıyor? Esad mı? Yoksa ABD'mi?
Azıcık vicdan, birazcıktı samimiyet! Çok şey mi istiyoruz?
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025