AKP iktidarı halktan aldığı desteğin daima kendinde kalacağı inancından mıdır, kendine olan güveninden midir, muhalefete tahammül etmiyor, fikirlerine çok da değer vermiyor, kendini uyarmak isteyen ya da kendinden farklı düşünen kimsenin fikrine katılmıyor. "En doğrusunu ben bilirim" ya da "ben yaptım oldu" mantığının hâkim olduğu, kendi bildiği yoldan gitmeye devam ediyor.
Karar verdiği uygulamayı deneyip zararını görünce yine kendileri değiştiriyor. Bu mantığın maddi ve manevi zararlarını da toplum olarak maalesef bizler görmekteyiz.
Hâlbuki muhalefet, kişinin hatalarını görmesi açısından çok önemlidir. Hele de bir iktidar için çok daha önemlidir.
İnsanoğlu beşerdir ve mutlaka yanlışa düşer. Başkalarının görüşlerine ve düşüncelerine değer vermeyenler daha fazla yanlışa düşer, zamanla bu yanlışların bedelini ödemek de zorlaşır. İktidar sahipleri şunu asla akıllarından çıkartmasın ki bu dünyaya kimler geldi, kimler geçti. Bazıları az, bazıları çok hüküm sürdü ama hepsinin de hükmü sona erdi. Çünkü hüküm sahibi ancak ve ancak Allah'tır. Son günlerde yaşanan iki olayda iktidar sahiplerinin tavrı bu davranışın zirve halini gösterdi. Biri dünyada saygın bir yere sahip kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin kredi notunu düşük gösterdi diye Sayın Başbakan ölçümleri dahi kabul etmiyor, onların ayarının kaydığından bahsediyor.
Diğeri okul sütündeki sıkıntılar. Biz bu yazıyı yazarken süt dağıtımında 3. Gün olmasına rağmen hala süt içen çocuklarımız hastanelik oluyor. Biz tıp otoritesi değiliz, yaşanan sıkıntılara mutlaka işin uzmanı sağlıkçılar bir tarif getirmelidir. Bizim üzüldüğümüz hükümetin her konuda olduğu gibi bu konuda da hemen kendini savunmaya kalkışıp yaşanan sıkıntıları geçiştirmeye kakışması ve yapılan eleştirileri kabul etmemesidir. Çocuklar hastanelik oluyor, sanki bu çocuklar hayatlarında hiç süt içmemiş gibi Bakanlar "süt alerjisi" ya da "süt hazımsızlığı" gibi tespitlerle geçiştiriyorlar. Yarın ciddi bir ihmal çıkarsa ve çocuklarımız Allah korusun zehirlenirse bunun hesabını kim kime verebilecek.
İktidar sahipleri kendilerinden başkasının fikirlerini kabul etmemekle bazen gülünç durumlara dahi düşmektedir. Hâlbuki başkalarının da fikrine başvurup, muhalefete bir çağrı yapılıp, "geliniz bu konuda bir komisyon kuralım ve birlikte araştıralım. Bu konudaki aksaklıkları birlikte çözelim" deyip muhalefetin de elini taşın altına soksalar, kendiişleri de kolaylaşacaktır. Eleştiri oklarından büyük oranda kurtulacak, birlik ve beraberlikle topluma daha iyi hizmet edilecektir. İktidarların görevi millete hizmet ise muhalefeti de hizmete ortak etmenin yolunu bulmalıdır. Fikrinden ve enerjisinden istifade etmelidir.
Karar verdiği uygulamayı deneyip zararını görünce yine kendileri değiştiriyor. Bu mantığın maddi ve manevi zararlarını da toplum olarak maalesef bizler görmekteyiz.
Hâlbuki muhalefet, kişinin hatalarını görmesi açısından çok önemlidir. Hele de bir iktidar için çok daha önemlidir.
İnsanoğlu beşerdir ve mutlaka yanlışa düşer. Başkalarının görüşlerine ve düşüncelerine değer vermeyenler daha fazla yanlışa düşer, zamanla bu yanlışların bedelini ödemek de zorlaşır. İktidar sahipleri şunu asla akıllarından çıkartmasın ki bu dünyaya kimler geldi, kimler geçti. Bazıları az, bazıları çok hüküm sürdü ama hepsinin de hükmü sona erdi. Çünkü hüküm sahibi ancak ve ancak Allah'tır. Son günlerde yaşanan iki olayda iktidar sahiplerinin tavrı bu davranışın zirve halini gösterdi. Biri dünyada saygın bir yere sahip kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin kredi notunu düşük gösterdi diye Sayın Başbakan ölçümleri dahi kabul etmiyor, onların ayarının kaydığından bahsediyor.
Diğeri okul sütündeki sıkıntılar. Biz bu yazıyı yazarken süt dağıtımında 3. Gün olmasına rağmen hala süt içen çocuklarımız hastanelik oluyor. Biz tıp otoritesi değiliz, yaşanan sıkıntılara mutlaka işin uzmanı sağlıkçılar bir tarif getirmelidir. Bizim üzüldüğümüz hükümetin her konuda olduğu gibi bu konuda da hemen kendini savunmaya kalkışıp yaşanan sıkıntıları geçiştirmeye kakışması ve yapılan eleştirileri kabul etmemesidir. Çocuklar hastanelik oluyor, sanki bu çocuklar hayatlarında hiç süt içmemiş gibi Bakanlar "süt alerjisi" ya da "süt hazımsızlığı" gibi tespitlerle geçiştiriyorlar. Yarın ciddi bir ihmal çıkarsa ve çocuklarımız Allah korusun zehirlenirse bunun hesabını kim kime verebilecek.
İktidar sahipleri kendilerinden başkasının fikirlerini kabul etmemekle bazen gülünç durumlara dahi düşmektedir. Hâlbuki başkalarının da fikrine başvurup, muhalefete bir çağrı yapılıp, "geliniz bu konuda bir komisyon kuralım ve birlikte araştıralım. Bu konudaki aksaklıkları birlikte çözelim" deyip muhalefetin de elini taşın altına soksalar, kendiişleri de kolaylaşacaktır. Eleştiri oklarından büyük oranda kurtulacak, birlik ve beraberlikle topluma daha iyi hizmet edilecektir. İktidarların görevi millete hizmet ise muhalefeti de hizmete ortak etmenin yolunu bulmalıdır. Fikrinden ve enerjisinden istifade etmelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025