Son günlerde, muhalefetin sesinin kesilmeye çalışıldığının, açıkça hissedildiği zamanları yaşıyoruz. Yaklaşan seçimler dolayısıyla bu konuda artan baskılar, başta muhalif basın yayın organlarını, yazarlarını, çizerlerini, endişeye sevk etmektedir. Yapılan psikolojik baskılar, basın yayınla uğraşan, halkına gerçekleri aktarmaktan başka derdi olmayan kimseleri zora sokarak, toplum bir noktaya doğru taşınmaya çalışılmaktadır.Doğru haber alma hakkını ve olumsuzluklara tepki koyma hakkını kaybeden insanlardan oluşan toplumlar, belli bir zaman diliminde istenildiği gibi sindirilebilir ancak dünyada gelişen hızlı gelişmeler göstermektedir ki; akıl sahibi insanlar, ciddi bir uyanışa geçmiştir. Ve haksızlıklara karşı verilen mücadeleler sayesinde, iktidarların işleri gittikçe zorlaşmaktadır.İktidar sahipleri, iktidarlarının selameti için muhaliflerinin sözlerine ve davranışlarına değer vermesi gerekirken, muhalefetin sesini kısmaya çalışmakta, yaptığı bütün uygulamaların doğru olduğu zannına kapılmaktadır. Böylelikle yanlışlara yanlışlar katılarak, çarpık ve mutsuz bir toplum yapısına doğru gidilmektedir. Eğer iktidarlar, muhalefetin sesini kısmak yerine muhalefete gereken değeri verseler, akıllıca davransalar; muhalefet, onların iktidarlarının daha uzun süreli olmasını sağlayabilir. Nasıl mı? Şöyle ki; iktidar sahipleri, muhaliflerin yaptığı açıklamalara kulak vererek, yaptıkları uygulamaların ne derece başarılı olup olmadığını öğrenebilir ve ona göre de tedbirlerini alırlar.İmparatorluklar kuran ve uzun yıllar devletler yöneten padişahların genel karakterine baktığımızda, tebdili kıyafet denilen uygulamalara rastlarız. Padişahlar; halkın, kendisi ve yönetimi hakkındaki düşüncelerini öğrenmek için kılık değiştirerek halkın arasına karışır, kendini belli etmeden bilgi toplar, eksiklerini öğrenir, yanlışları ve eksikleri düzeltme yoluna giderlerdi.Astığı astık, kestiği kestik gibi görünen padişahlar bile muhaliflerin ve halkın görüşlerine değer verirken, bizdeki iktidar sahiplerinin, muhalefetin sesini kesmeye kakışması ya da muhalefetle alay edercesine davranması, gerçekten demokrasi adına pek de hayra alamet gelişmeler değildir. Konumuzla alakalı uzun yıllar önce okuduğum bir menkıbeyi hatırladım. Müsaadenizle aktarayım: Ariflerden bir zat, halka kızarak "kuşe-i uzlet" hayatına karar verir ve halkın arasından ayrılarak, dağ başına yalnız bir yere çekilir, orada ikamet eder. Arif zatın yakınları onu ziyaret ederek sorarlar; "neden biz insanları terk ettiniz"? Arif zat; "ayıbımı yüzüme söylemekten çekinen, gerçekleri haykırmaktan korkan halkın arasında yaşamaktansa yalnız başıma yaşamayı tercih ederim" diye cevap verir.Heyhat! Arif zata bakın, bizdeki iktidar sahiplerine bakın?"Gözünün üstünde kaşın var" diyenin vay haline...!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Önemli olan sistem mi, insan mı? / 29.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025