Mortgage(Tutsat) sistemi hakkında dün bazı genel bilgiler vermiştik. Dilerseniz bugün sistemde gördüğümüz bazı problemlerden bahsedelim.Öncelikle tekrar tekrar ifade etmeliyiz ki, Mortgage, asıl anlamıyla "kira öder gibi uzun vadeli ödemeyle ev sahibi olma sistemi" değil, "ipoteğe dayalı uzun vadeli, faizli ev kredisi sistemi"dir.Alınacak konutun yüzde 25'inin peşin ödenmesi zorunlu. Örneğin 150 bin YTL'lik bir ev alan tüketici 30 yılda yaklaşık 700 bin YTL ödeyecek. Bu tablo kapsamında, aylık faiz yüzde 1.2, vade 30 yıl, toplam ödenecek miktar 699.647 YTL, toplam ödenecek faiz 549 bin 647 ve aylık ödeme de bin 943 YTL olacak.İki taksit ödenmediğinde ev sahibine bir aylık bir süre tanınacak. Borç yine ödenmediği takdirde banka evi satma yetkisine sahip olacak. Ev ipotekli olduğundan hacizli ev muamelesi görecek. Banka bunu alacağını ve karını tahsil etmek için yapıyor. Dolayısıyla kaça satabiliyorsa satacak. Bu da oldukça düşük bir fiyat anlamını taşıyor. Dolayısıyla verilen yüzde 25'lik peşinat ve ödenen taksitler büyük ihtimalle yanacak.Anlayabileceğiniz şekilde basit bir misal verelim: Aldığınız ev 100 bin YTL olsun. Yüzde 25 peşinatı, 25 bin YTL. Kalan 75 bin YTL'yi banka size kredi olarak veriyor. Diyelim ki, daha ilk 2 taksitinizi ödeyemediniz. Banka da borcunuzu tahsil etmek için ipotek altına aldığı evinizi en iyi ihtimalle 75 bin YTL'ye satabilsin. 25 bin YTL'niz yanmıştır.Peki, ya banka evi haraç mezat 50-60 bin YTL'ye satabilirse? Varın gerisini siz düşünün.Sistemde, tüketiciyi korumaya yönelik mekanizma yoktur. Sistem, finansmanı sağlayanın riskini asgariye indirme üzerine kuruludur. 36 maddeden oluşan yasanın 14 maddesi finansla ilgilidir; borç ve faiz yükü altına girenlerin yükümlülükleri ve paranın nasıl tahsil edilebileceğini düzenlemektedir. 36 madde arasında tüketiciye kolaylık sağlayan, tüketici güvencesini düzenleyen hükümler bulunmamaktadır.Sistem devreye girdikten en fazla 2 yıl sonra mortgagezedeler oluşturacaktır.Türkiye'de sermayenin kontrolü yabancıların elinde. 70 milyar dolarlık sıcak para büyük bir tehdit oluşturuyor. Bunun 10-20 milyar doları bir anda piyasadan çekilse ekonomi allak bullak olur. 2001 krizini hatırlayın. Bir günde cebimizdeki para pul olmuştu. Böyle bir durumda değişken faizli krediler tavan yaparken, gelirimiz de oldukça düşecektir.Ülkemiz stratejik bir konumdadır. Sınırlarımızın civarında savaş vardır ve bizi de tehdit etmektedir. Ülkemiz herhangi bir durumda sıcak bir çatışmaya girerse, bu ekonomiyi dibe vurdurabilir. 15-20 yıl oldukça uzun bir süredir. Düzenli olarak faizli borç ödemek ülke şartlarında mümkün olmayabilir.Sisteme girdikten sonra "vazgeçtim" diyemiyorsun. Dersen de bedelini ağır olarak ödersin. Ancak 10 yıl taksit ödedikten sonra ev başkasına devredilebilecek. Ancak bunun için kalan borcun yüzde 2'sinin ceza olarak ödenmesi gerekiyor.Kredi borcu kapatılmadan evin tapusu alınamıyor ve ipotek kaldırılmadan ev satılamıyor.Sisteme göre, sabit faizli kredi kullanımında tüketici yüzde 2 oranında erken kapama komisyonu ödeyecek. Adeta sabit faizli kredi kullanan ve borcunu kapatmak isteyen cezalandırılıyor.Daha çok şeyler yazılabilir, ama zaman her şeyi gösterecektir.Görünen o ki, Mortgage sisteminde maksat, geliri düşük olan vatandaşın ev sahibi olmasını sağlamak değil, küresel sermayedarların ekmeğine yağ sürmektir. Çünkü bu sistemi devlet finanse etmemektedir. Yerli bankalarımızın da buna gücü yetmeyeceğine göre, ipotekli evler gösterilerek yabancı bankalardan kredi istenecektir. Dolayısıyla vatandaşın alın teriyle biriktirdiği 3-5 kuruş da yabancı sermayedarlara aktarılacaktır.Daha kredi kartlarındaki mağduriyetini çözememiş olan insanımızı, yeni bir maceraya sokmak pek akıl karı değildir.Eğer vatandaşımız gerçekten ev sahibi yapılmak isteniyorsa, öncelikle sosyal devlet projeleriyle vatandaşın gelir düzeyi arttırılmalıdır. Sonra devletin finansörlüğünde, sıfır faizli uzun vadeli krediler verilmelidir.Akıl hocalığını IMF'nin ve AB'nin yaptığı bir hükümetin bunu başarması asla mümkün değildir.Vatandaşa bu hizmet sadece ve sadece Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür.Çünkü Sayın Baş'ın modelinde vatandaşlık maaşı, ev hanımlarına emeklilik, doğum parası, çocuklara burs? gibi sosyal projelerle vatandaşın gelir düzeyi arttırılacaktır. Evler ise devlet tarafından ihtiyacı olanlara 20 yıl vadeli sıfır faizle arzedilecektir.Yani bir taraftan ev uygun fiyatla ve taksitle arzedilirken, diğer taraftan ev alanların aylık taksit ödeyebileceği meblağ sosyal devlet kapsamında vatandaşa sunulacaktır. İşte mantıklı olan da budur ve asıl "Kira öder gibi ev sahibi olma" projesi de Sayın Baş'ın projesidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025