Arnavutluk'ta, Lübnan'da, İspanya'da, Fransa'da, Şili'de, Irak'ta, İngiltere'de ve daha birçok ülkede insanlar sokaklarda…
Neden? Bir kesim sosyal hakların kesintiye uğramasından şikayetçi. Bir kesimi iş istiyor. Bir başka kesimi zamları protesto ediyor. Bir başka kesim ise hükümetlerin aldığı vergi kararlarını veya icraatlarını protesto ediyor.
Ülkemize geliyoruz! İşsizlik malum. Bırak çözümü her gün artarak devam ediyor. Aylardır maaş alamayanlar, işten atılanlar, senelerdir tazminatlarını alamayanlar hak arayışında ve seslerini duyurmak için Ankara'ya gitmek istiyor.
Ama gidemiyorlar. Polise, 'süpürün' emri geliyor. Polisler de gaz, su eşliğinde yaşına, kaşına bakmadan vatandaşı darmadağın ediliyor.
Hele EYT'lileri sormayın. Kanunen kazanılmış haklarının verileceği günü umutla bekliyorlar. Hükümet ise hapistekilere bile umut verirken EYT'lilere o umudu bile çok görüyor.
Hepsinden önemlisi Suriye'de askerimiz var ve iki süper güç arasında git-gel yapıyoruz. Terör tehdidi devam ediyor. Siyasi kutuplaşma had safhaya ulaştı. Buna rağmen siyasetçiler restleşmede sınır tanımıyor.
Yani vatandaş hem siyasi, hem ekonomik, hem de sosyal anlamda gergin. Ama Ankara'ya bakıyorsun ki, çok rahat.
Zamlar yapılıyor, yeni vergiler açıklanıyor, açıklanan vergilere bir daha artış yapıldığı ilan ediliyor, cezalara ceza ekleniyor.
Diğer taraftan medyada, yandaşa ihale başlıkları aynen devam ediyor. En son Haydarpaşa Garı ihalesi ve yaşanılan süreç her kesimi, "bu kadar da aleni olmaz bu işler" dedirtti.
Tıp fakültesine ilahiyatçı birisinin rektör atanması, TCDD'ye çok farklı bir meslekten kişinin atanması, bilmem hangi kuruma alakasız isimlerin atanması, birçok kurumun akraba çiftliğine dönmesi, "ne oluyor yahu!" dedirtiyor.
Ama dediğim gibi, Ankara çok rahat. Bu kadar rahatlığın bir sebebi olmalı. Nedir o sebep?
Hükümet, milletimizin şifresini kırmış. Her zammın ardından bir de morfin sürüyor piyasaya. İşte o morfin zammın acısını alıyor.
"Soluduğum havadan bile vergi alacaklar" cümlesi 90'ların hem gerçeği, hem de esprisiydi. Aynı espri bugün de yapılıyor. Çünkü o yılların gerçeğini yeniden yaşıyoruz.
Konaklama vergisi, iletişim vergisi, dijital vergisi, telif vergisi, hakem vergisi, topçu vergisi, popçu vergisi, damga vergisi, pul vergisi vs.
Zamlanan vergilere baktığınızda bir başka acı gerçek ile karşılaşıyorsunuz!
Asgari ücretliden %30'dan fazla vergi alan hükümet, milyon dolarlar alan futbolculardan %15 alıyormuş. Dara düşünce %20'ye çıkarma kararı almış. Ha! 2017 yılında da futbolcuların 260 milyondan fazla olan vergi borcunu silmişler.
Tabi morfinleri merak ettiniz! Anlatayım;
Suriye'de emperyalistlerle savaştayız. Düşmana karşı bir olmak zorundayız.
Dünyanın süper güçleri ile mücadele ederken zamları gündem etmek ayıptır.
Faize savaş açtık. %24'lerden %14'lere indirdik…
AB, İsrail, Rumlar ülkemizi hedef alırken iç meselelerle birbirimizi yormayalım.
Önümüzdeki yıl 1 milyon, üç yıl içerisinde de 3,2 milyon istihdam sağlayarak işsizliği tek haneye indireceğiz…
En zorunu geri de bıraktık…
İç ve dış odakların ülkemiz üzerindeki planlarını bozduk, bozmaya da devam edeceğiz…
Bunun gibi millet üzerinde milli ve manevi bir seferberlik havası yaratılarak ekonominin acı gerçekleri ve hükümetin çözümsüzlüğü örtülüyor. Ama nereye kadar!
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025