DİYANET VE MİSYONERLİKMilletimizin dinî ve millî bütünlüğünü hedef alan sinsi faaliyet ve manevralar, hepimizi olduğu kadar toplumu din konusunda aydınlatmak görevi ilgili kanunlarla kendisine yüklenmiş olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nı da yakından ilgilendirmektedir.
Ancak bu meselede başkanlığın tavrı oldukça çelişkili bir durum arz etmektedir. Millî ve dinî bütünlüğümüzü hedef alan dinlerarası diyalog konusunda hassasiyetini muhafaza etmesi gereken iki temel kurumumuz; Diyanet teşkilatı ve Ordumuzdur. Ordunun bu konudaki hassasiyeti herkesin malumudur.Esasen Diyanet teşkilatının millî ve dinî bütünlüğümüze yönelik bu misyoner tehlikesinin sinyallerini 1995'den beri verdiği bizzat kendi beyanlarından anlaşılmaktadır. Diyanet kendi çıkarmış olduğu aylık dergisinin Kasım 1995 sayısını tamamıyla misyonerler ve onların yıkıcı faaliyetlerine ayırmış ve yaklaşan tehlikeyi ifade etmiştir. Diyanet'in 1995 Kasım sayısında misyoner faaliyetleri şu şekilde izah ediliyor: "Genç nesli İslam dininden uzaklaştırmak, manevî bunalım geçirdiği dönemlerde Hıristiyanlığı kurtarıcı olarak takdim etmek, Hıristiyanlığın özellikle ibadet yönünden kolay bir din olduğunu telkin etmek ve benzeri metotlarla her türlü tehlike ve mahrumiyete karşı görev yapan misyonerler başlıca faaliyet alanı olarak okul, kolej, yabancı dil kursları, hastane, hapishane, yayınevleri, çocuk yurtları, Kızıl Haç vb. kurumları seçer.Kızıl Haç teşkilatının yardım elini uzattığı her felâket bölgesinde mutlaka bir misyoner de vardır."Aynı derginin 39. sayfasında da şunları görüyoruz: "... Bunun için ilgili kuruluşlar Hıristiyan misyoner faaliyetleri konusunda yayınlar yapmalı, radyo, televizyon programlarıyla Hıristiyanlığın mahiyeti ve misyoner faaliyetlerinin iç yüzü anlatılmalıdır. Her derecedeki öğretim kurumlarında ders, seminer ve konferanslarla öğrenciler bu konuda aydınlatılmalı, din görevlileri her kademede halka bu konuda devamlı ikaz ve irşatta bulunmalıdır. Yazılı basın-yayın araçları olan kitap, dergi, gazete vb. mevkutelerle misyoner faaliyetleri dile getirilmelidir. Cep kitapları, broşürler, bültenler neşretmek suretiyle konunun önemi vatandaşlara izah edilmelidir. Bu tür faaliyetler kültür mozaiğimizin daha fazla tahribe uğrayıp dağılmaması için önem arz etmektedir".Diyanet'in bu tavrı 4 yıl içinde beklenmedik bir şekilde değişmiştir.
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
Ancak bu meselede başkanlığın tavrı oldukça çelişkili bir durum arz etmektedir. Millî ve dinî bütünlüğümüzü hedef alan dinlerarası diyalog konusunda hassasiyetini muhafaza etmesi gereken iki temel kurumumuz; Diyanet teşkilatı ve Ordumuzdur. Ordunun bu konudaki hassasiyeti herkesin malumudur.Esasen Diyanet teşkilatının millî ve dinî bütünlüğümüze yönelik bu misyoner tehlikesinin sinyallerini 1995'den beri verdiği bizzat kendi beyanlarından anlaşılmaktadır. Diyanet kendi çıkarmış olduğu aylık dergisinin Kasım 1995 sayısını tamamıyla misyonerler ve onların yıkıcı faaliyetlerine ayırmış ve yaklaşan tehlikeyi ifade etmiştir. Diyanet'in 1995 Kasım sayısında misyoner faaliyetleri şu şekilde izah ediliyor: "Genç nesli İslam dininden uzaklaştırmak, manevî bunalım geçirdiği dönemlerde Hıristiyanlığı kurtarıcı olarak takdim etmek, Hıristiyanlığın özellikle ibadet yönünden kolay bir din olduğunu telkin etmek ve benzeri metotlarla her türlü tehlike ve mahrumiyete karşı görev yapan misyonerler başlıca faaliyet alanı olarak okul, kolej, yabancı dil kursları, hastane, hapishane, yayınevleri, çocuk yurtları, Kızıl Haç vb. kurumları seçer.Kızıl Haç teşkilatının yardım elini uzattığı her felâket bölgesinde mutlaka bir misyoner de vardır."Aynı derginin 39. sayfasında da şunları görüyoruz: "... Bunun için ilgili kuruluşlar Hıristiyan misyoner faaliyetleri konusunda yayınlar yapmalı, radyo, televizyon programlarıyla Hıristiyanlığın mahiyeti ve misyoner faaliyetlerinin iç yüzü anlatılmalıdır. Her derecedeki öğretim kurumlarında ders, seminer ve konferanslarla öğrenciler bu konuda aydınlatılmalı, din görevlileri her kademede halka bu konuda devamlı ikaz ve irşatta bulunmalıdır. Yazılı basın-yayın araçları olan kitap, dergi, gazete vb. mevkutelerle misyoner faaliyetleri dile getirilmelidir. Cep kitapları, broşürler, bültenler neşretmek suretiyle konunun önemi vatandaşlara izah edilmelidir. Bu tür faaliyetler kültür mozaiğimizin daha fazla tahribe uğrayıp dağılmaması için önem arz etmektedir".Diyanet'in bu tavrı 4 yıl içinde beklenmedik bir şekilde değişmiştir.
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden