Alınan son sonuçlara göre tablolar
1 - Sıfır puan alanların tablosu:
2003 yılı 2004 yılı
A - ÖSS - 26.000 32.OOO
B - LGS - 40.000 64.OOO
2 - ÖSS'de doğru cev. LGS'de doğru cev.
2003 yılı 2004 yılı
Fen: 5.65 4.8
Mat: 10.12 7.9
Türkçe: 20.68 19.3
Sosyal: 13.10 11.6
3 - LGS'de doğru cev. LES'de doğru cev.
2003 yılı 2004 yılı
Fen: 2.63 4.7
Mat: 3.11 1.15
Türkçe: 9.94 7.54
Sosyal: 8.25 7.78
Bu tablolar, Milli Eğitim sisteminin ne kadar yetersiz olduğunu açıkça göstermektedir. Türkiye Milli Eğitimi'nde Her hususta gerileme izlenmektedir. Hele Matematik ve Fen derslerindeki rakamlar tam bir hayal kırıklığı olmaktadır.
Eğitim sisteminde ne yapılmalı?
Her şeyden önce bu eğitim sistemi derhal terk edilmelidir. Bu eğitim sistemi, gençlerimizi yıllarca yetersiz bırakmaktadır. Onlara rekabet etme becerisi ve hayat bilgisi verememektedir. Böylece bilgisiz ve yetersiz eğitimli geçlerimizin bu durumlarından sadece eğitimcilerimiz değil tüm ülkenin belirli durumdaki idarecileri de sorumludur. Yıllardan beri gençlerimiz sadece ideolojilerle kafaları doldurulmuş oldu. Buna bir an önce son vermemiz gerekmektedir. Şu anda teste dayalı bu sistem çocuklarımızı okullarından soğutmuş durumdadır. Bu sistemde çocuklarımızın "ruhsal ve zihinsel" gelişimleri beklenemez. Bu sistemin sorumlusu kim? Sadece son hükümetin suçlanması doğru değildir. Bu sistem yaklaşık olarak 1950 yıllarından beri uygulanmaktadır. Burada özenle bazı ufku dar politikacılar söz konusu olmaktadır. Sorgulayıcı ve araştırıcı insanlar yerine kendi isteklerine itaat eden öğrenciler ve kadrolar yetiştirilmektedir. Bilhassa YÖK sisteminde bu durum hala öyle devam etmektedir. Türkiye'de şu anda, "YÖK" sanki tam bir emredici nitelik taşımaktadır. Ne öğrencilere ne de öğretim üyelerine tartışma, idari hak ve katılım hakkı pek tanınmak istenmemektedir. YÖK'te sanki askeri bir zihniyet uygulanmak istenmektedir.
Yapılması gerekenler
Milli Eğitim sisteminde Türkiye'de tam bir reform - seferberlik yapılması gerekir. "A'dan Z"ye kadar her konuda yeni fikirlerin uygulanması lazım. Yapılması gerekenleri kısaca özetleyelim:
1 - Tam bir eğitim seferberliği yapılacaktır,
2 - Eğitime bütçeden daha yüksek kaynak ayırmak gerekir,
3 - Öğretmen yetiştirilmesi daha ciddi yapılmalı, hatta ara kurslarla mezuniyet sonrası eğitimin ihdası gerekmektedir,
4 - Ezberci ve sadece sınava dönük eğitim terk edilmelidir,
5 - Eğitimde bulunanların inançlı, memleket seven, halkını seven, çağdaş, bilgili, ideolojilere esir olma yerine kafalarında bilim akıl-mantık ve yeteneklerine güvenen nesiller olması gerekir.
6 - Çocukları ezberci değil, araştırmacı ve uygulayıcı olmalarına yardımcı olunmalıdır. Edebiyatta mesela bir yazarın tüm eserlerini ele alarak bir "çalışma" hazırlanmalarına yardımcı olunmalıdır.
7 - Meslek okullarının, sanayi ve teknolojiyle bütünleşmeleri gerekir,
8 - Tüm derslerin kökenlerindeki yetişmiş elemanlarla işbirliği yapılmalıdır,
9 - Sık sık uluslararası araştırmaları yapılmalı, yeni yöntemlerin ve yeni buluşların zamanında benimsenmesine yardımcı olunmalıdır.
10 - Her öğrencinin daha iyi yetişmesi için onun bilgisinden bir nevi "sponsor" sorumlu kimse, öğretmen veya veli olmalıdır.
Bunlar hızlı bir şekilde uygulanmaya konursa Türkiye ancak bir nesil sonra istediğimiz yere gelebilir. Aksi takdirde gittikçe bilgisizlik çukuruna adeta yuvarlanıyoruz.
Bilgisizlik ve cehalet ise bir milletin sonu demektir.
1 - Sıfır puan alanların tablosu:
2003 yılı 2004 yılı
A - ÖSS - 26.000 32.OOO
B - LGS - 40.000 64.OOO
2 - ÖSS'de doğru cev. LGS'de doğru cev.
2003 yılı 2004 yılı
Fen: 5.65 4.8
Mat: 10.12 7.9
Türkçe: 20.68 19.3
Sosyal: 13.10 11.6
3 - LGS'de doğru cev. LES'de doğru cev.
2003 yılı 2004 yılı
Fen: 2.63 4.7
Mat: 3.11 1.15
Türkçe: 9.94 7.54
Sosyal: 8.25 7.78
Bu tablolar, Milli Eğitim sisteminin ne kadar yetersiz olduğunu açıkça göstermektedir. Türkiye Milli Eğitimi'nde Her hususta gerileme izlenmektedir. Hele Matematik ve Fen derslerindeki rakamlar tam bir hayal kırıklığı olmaktadır.
Eğitim sisteminde ne yapılmalı?
Her şeyden önce bu eğitim sistemi derhal terk edilmelidir. Bu eğitim sistemi, gençlerimizi yıllarca yetersiz bırakmaktadır. Onlara rekabet etme becerisi ve hayat bilgisi verememektedir. Böylece bilgisiz ve yetersiz eğitimli geçlerimizin bu durumlarından sadece eğitimcilerimiz değil tüm ülkenin belirli durumdaki idarecileri de sorumludur. Yıllardan beri gençlerimiz sadece ideolojilerle kafaları doldurulmuş oldu. Buna bir an önce son vermemiz gerekmektedir. Şu anda teste dayalı bu sistem çocuklarımızı okullarından soğutmuş durumdadır. Bu sistemde çocuklarımızın "ruhsal ve zihinsel" gelişimleri beklenemez. Bu sistemin sorumlusu kim? Sadece son hükümetin suçlanması doğru değildir. Bu sistem yaklaşık olarak 1950 yıllarından beri uygulanmaktadır. Burada özenle bazı ufku dar politikacılar söz konusu olmaktadır. Sorgulayıcı ve araştırıcı insanlar yerine kendi isteklerine itaat eden öğrenciler ve kadrolar yetiştirilmektedir. Bilhassa YÖK sisteminde bu durum hala öyle devam etmektedir. Türkiye'de şu anda, "YÖK" sanki tam bir emredici nitelik taşımaktadır. Ne öğrencilere ne de öğretim üyelerine tartışma, idari hak ve katılım hakkı pek tanınmak istenmemektedir. YÖK'te sanki askeri bir zihniyet uygulanmak istenmektedir.
Yapılması gerekenler
Milli Eğitim sisteminde Türkiye'de tam bir reform - seferberlik yapılması gerekir. "A'dan Z"ye kadar her konuda yeni fikirlerin uygulanması lazım. Yapılması gerekenleri kısaca özetleyelim:
1 - Tam bir eğitim seferberliği yapılacaktır,
2 - Eğitime bütçeden daha yüksek kaynak ayırmak gerekir,
3 - Öğretmen yetiştirilmesi daha ciddi yapılmalı, hatta ara kurslarla mezuniyet sonrası eğitimin ihdası gerekmektedir,
4 - Ezberci ve sadece sınava dönük eğitim terk edilmelidir,
5 - Eğitimde bulunanların inançlı, memleket seven, halkını seven, çağdaş, bilgili, ideolojilere esir olma yerine kafalarında bilim akıl-mantık ve yeteneklerine güvenen nesiller olması gerekir.
6 - Çocukları ezberci değil, araştırmacı ve uygulayıcı olmalarına yardımcı olunmalıdır. Edebiyatta mesela bir yazarın tüm eserlerini ele alarak bir "çalışma" hazırlanmalarına yardımcı olunmalıdır.
7 - Meslek okullarının, sanayi ve teknolojiyle bütünleşmeleri gerekir,
8 - Tüm derslerin kökenlerindeki yetişmiş elemanlarla işbirliği yapılmalıdır,
9 - Sık sık uluslararası araştırmaları yapılmalı, yeni yöntemlerin ve yeni buluşların zamanında benimsenmesine yardımcı olunmalıdır.
10 - Her öğrencinin daha iyi yetişmesi için onun bilgisinden bir nevi "sponsor" sorumlu kimse, öğretmen veya veli olmalıdır.
Bunlar hızlı bir şekilde uygulanmaya konursa Türkiye ancak bir nesil sonra istediğimiz yere gelebilir. Aksi takdirde gittikçe bilgisizlik çukuruna adeta yuvarlanıyoruz.
Bilgisizlik ve cehalet ise bir milletin sonu demektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006