Bartın'ın Amasra ilçesindeki maden faciasında 41 madencimizi kaybettik.
Facianın yaşandığı ilçede dün selalar hiç susmadı. Vatandaşlar bir cenazeden diğerine koşturdu.
2014'te Manisa'nın Soma ilçesinde meydana gelen ve 301 madencimizi kaybettiğimiz faciadan sonraki en büyük kaybımızı verdik Amasra'da.
'İnşallah bir daha bir canımızı bile böyle facialarda kaybetmeyiz' diye dua ediyoruz. Ancak duadan önce tedbir almazsak yakarmak nafile.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, facianın yaşandığı Amasra madeninin Türkiye'nin en ileri imkanlara sahip kömür madeni olduğunu açıkladı.
Oysa faciada yakınını kaybeden bir vatandaş, ölen kardeşinin 15 gün kadar önce 'madende gaz kaçağı var, bizi patlatacaklar' dediğini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısında ifade etti.
En ileri imkanlara sahip olduğu ifade edilen bir madende bu facia yaşanabiliyorsa ve ihmal iddialarının önü arkası kesilmiyorsa daha kötü durumdaki madenlerimizin durumunu düşünmek bile istemiyorum.
Ne yazık ki ülkemizi yönetenler, 'madende çalışmakta ölüm bir olasılık, yukarıda ise açlık kesin' şeklinde bir madencinin ifade ettiği gibi madende çalışmak zorunda kalan insanımızın önüne 'ölüm ya da açlık' diye sadece iki seçenek bırakmış durumda.
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birileri bununla dalgasını geçebilir ama önemli değil, biz kader planına inanmış insanlarız. Kader planına inandığımız için bunun ne dünü bugünü ne de yarını olmayacaktır. Bunlar her zaman olacaktır, bunu da bilmemiz lazım" şeklinde açıklamalarda bulundu.
Benzer açıklamaları Soma'daki maden faciasından sonra da duymuştuk. Görünen o ki, ülke olarak 8 yılda maden kazalarını önlemek için bir arpa boyu ilerleme kaydedebilmiş değiliz.
15 Ekim'de Ordu'da yapılan Mevzu Ekonomi: Çözüm Milli Ekonomi Modeli programındaki konuşmasında Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, Amasra'da faciada AKP hükümetinin de göçük altında kaldığını ifade ederek, siyasilerin 'kader' şeklindeki ifadeleriyle ilgili olarak, "Bunun kaderle hiçbir alakası yok. Sizin kader dediğiniz şey aslında sizin ihmalkârlığınız, sizin iş bilmezliğiniz, sizin insana kıymet vermeyişinizden kaynaklanıyor. Avrupa ve Amerika'daki maden işletmelerinin sizin kurduklarınızdan 130 kat daha güvenli olması da kader mi?" diye sordu.
Gerçekten de Almanya'da 40 yıldan fazla bir zamandır ölüm olayı yaşanan maden kazası meydana gelmemiş.
Türkiye'yi yönetenler sorumluluğu kadere yükleme kolaycılığından artık sıyrılmalı. Aslında böyle faciaların ülkemizde daha sık yaşanmasının altında yatan sebep, bu kazaları 'kader' ya da 'işin fıtratı' şeklinde görüp, gerekli tedbirleri almayı kağıt üstünde bırakan bu kolaycı anlayışlardır.
İşin uzmanları elbette Amasra'da yaşandığı gibi maden facialarının bir daha yaşanmaması için alınması gereken tedbirleri ifade ediyorlar.
Ancak bana göre tüm madencilik faaliyetleri olmak üzere özellikle patlama potansiyeli bulunan kömür madenlerinde güvenlik tedbirlerinin son teknolojiye sahip sistemlerle kurulup, bunların işletilmesi madenleri işleten şirketlere bırakılmamalı. Çünkü ihmal edilebiliyor, ucuza kaçılabiliyor.
Madencilik yapan şirketler yerine insan hayatını ilgilendiren tüm faaliyetlerin devletçe yerine getirilmesini sağlayacak, gerekli olan harcamanın ise madeni işleten şirketten alınacağı bir sistem kurulması gerektiğini düşünüyorum.
Şüphesiz daha pek çok düzenleme de gerekiyor. Benim teklifim ve diğer gerekli düzenlemeler, ihmalin sıfıra indirgenecek bir sistem dahilinde hayata geçirilmesi sağlanmadan, bu faciaların önüne geçilmesi de maalesef mümkün olmayacak.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024