AKP hükümetinin yangından mal kaçırırcasına açıkladığı 26 maddelik Anayasa değişiklik paketine nedense hiç şaşırmadım. Hele hele bir devletin en önemli belgesi hükmündeki, "toplum sözleşmesi" olan Anayasa değişikliği konusunda Başbakan Erdoğan'ın "Hafta sonuna kadar bekleyeceğiz. Verdiler, verdiler. Geldiler, geldiler. Desteklerini, katkılarını sundular, sundular. Sunmadıkları takdirde Parlamento'ya sunacağız?" şeklindeki beyanına hiç şaşırmadım.Çünkü bunlara şaşırmak, AKP iktidarı ve Başbakan Erdoğan'ın bugüne kadar yaptıklarını bilmemek, anlamamak ve hakkını vermemek anlamına gelir!Söyler misiniz Allah aşkına, AKP hükümeti bugüne kadar hangi ciddi meseleye, hak ettiği ciddiyetle yaklaştı?Hangi devlet meselesini devlet adamlığına ve devlet yönetme liyakat ve ciddiyetiyle halletti?Başbakan Erdoğan'ın sözlerinin bir kısmını verdik. Eğer kalan kısmını da vermezsek Başbakan Erdoğan'ın "gazabına uğrama" ihtimalimiz çok yüksek. "Yine cımbızla çekmişler konuşmalarımı" diyerek 8 yıldır bıkmadan usanmadan uyguladığı 'şikayet ve yakınma" dürtüsü depreşir.Devamla şöyle diyor başbakan Erdoğan: "? ondan sonra da söz ve kararın sahibi olan milletimize gideceğiz''İşte bu ikinci cümle Başbakan Erdoğan ve ekibinin gerçek niyetini açık etmeye yetiyor. Başbakan Erdoğan aslında bizlere, Siirt'te okuduğu şiiri, sonrasında yaşananları, 367 tartışmalarını, 27 Nisan e-muhtırasını ve şimdi de Anayasa değişiklik kartını hatırlatıyor?Yani diyor ki sayın Başbakan: Böyle gelmiş, böyle de gider!Belli ki Başbakan Erdoğan ve danışman ekibi hummalı bir çalışma sonucunda yargı ile yaratılan yapay krizin meyvelerini yakın zamanda gerçekleştirilecek olan seçimlere tebdil etmek niyetindeler. Bu konudaki pratiklerini oldukça geliştiren bu ekibin niyeti Başbakan Erdoğan'ın son cümlesinin arkasına sığmayacak kadar aşikâr.Peki amaçları ne?Siyasi, ekonomik ve sosyal olarak bunalan, kendi açlığına çözüm ararken hükümetin açılımlarıyla şoka giren, tarihinin hiçbir döneminde olmadığı şekliyle açlıkla imtihan edilen, işsizlik bunalımıyla intihar etmeye çalışan ama açlıktan takati kalmadığı için intihar edemeyen millete son bir çalım daha atmak?Evet son bir çalım!Çünkü bir dönem daha işbaşında kalırlarsa misyon tamamlanmış olacak. Erzincan krizi, HSYK depremi, Anayasa Mahkemesi gündemi, Ergenekon, Kafes, Balyoz darbe iddiaları?Yapılan kurgu, zamanlama ve oyuncular neredeyse kusursuz. Plan saat kıvamında tıkır tıkır işliyor. Ya Batı ile temas ede ede Batı'nın mücadele taktiklerini çok iyi öğrenmişler ya da bu işler zaten Batı tarafından kurgulandı bizimkiler sadece oyuncu. Batının, savaşları savaş meydanında değil de masabaşında kazanma taktiğini, seçimler seçim meydanında değil, masabaşında kazanılıra çoktan tebdil etmişler bile. Ama unuttukları çok önemli bir gerçek var:Bu millet masabaşında yapılan planları savaş meydanında darmadağın eden tarihteki tek örnektir. Bu anlamlı gerçeğe rağmen millete son çalımı atmak için ellerinden geleni yapacaklardır, çünkü başka şansları kalmadı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012