ABD Başkanı Trump'un, Kudüs'ü, İsrail'in başkenti olarak kabul etmesiyle başlayan süreç; bize, İslam dünyasının acziyetini bir kez daha gösterdi.
Meselenin derin dinî, siyasî, tarihî kökleri olduğu kadar, ekonomik yanını da göz ardı etmemek gerekir.
İslam ülkeleri adeta imanî hassasiyetlerini yeşil petro-dolarlarla değiştirmiş, Amerikan ve İsrail sermayesine köle olmuş vaziyetteler.
Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak ilan edildiği saatlerde Suudi Arabistan'ın Yemen'i bombalamasını nasıl izah edebiliriz?
Bu köleliğin başlangıcı Amerikan dolarının dünya parası haline gelmesi-getirilmesi-sürecidir ki bu da temelde bir Yahudi projesidir.
FED yani Amerikan Merkez Bankası 1913'de kuruldu. En büyük hissedarları Rothschild, Rockfeller, Lehman Brothers, Warburg, J.P Morgan gibi belli başlı Yahudi ailelerdir.
Merkez Bankası'nın kurulmasıyla para basma işini tekeline alan bu alileler, aynı zamanda devletlere borç verme, kredi açma vs. gibi finansal işleri de üstlendi. Amerikan Merkez Bankası zannedildiğinin aksine devlete değil, adı geçen bu ailelere aittir.
1944 yılında, 2. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Amerika'nın Bretton Woods kasabasında bir araya gelen ülkeler anahtar para; yani altına dönüştürülebilen tek para biriminin dolar olması, diğer para birimlerinin de dolara göre ayarlanması ilkesini kabul ettiler. 1 ons altın, 35 dolara sabitlendi.
Bretton Woods toplantılarında doların dünya parası olması fikrini ortaya atan Dexter Whıte, Litvanyalı bir Yahudi idi..
Birçok ülke ellerindeki dolarları altına çevirmek için FED'e başvurdu. Bu sistem sıkıntı yarattığı için 1971 yılında vazgeçildi.
Ancak aynı dönemde, artan dış ticaret açıkları ve Vietnam savaşı harcamaları Amerikan dolarının değer kaybetmesine yol açtı.
ABD, dolarının egemenliğini sürdürmek amacıyla Suudi Arabistan ile görüşmelere başladı. Ve Suudi hükümeti petrol gelirleri ile gizlice 2.5 milyar dolar değerinde ABD hazine bonosu satın aldı. Böylece petro-doların döngüsü başladı. Daha sonra Amerikan yetkilileri Suudi devletinin petrol ticaretini yalnızca Amerikan dolarıyla yapacağı güvencesini verdiğini açıkladılar. Böylece doların dünya hakimiyeti sağlamlaşmış oldu.
Bugün dünyada rezerv para olarak Amerikan dolarının kullanılıyor olmasının sebebi Bretton Woods'la başlayan süreçtir. Dünya, altın yerine doları kullanarak bu para birimini dünyanın ortak para birimi haline getirdi. Ortadoğu ülkeleri de bu amaca hizmet ettiler.
Yani FED (Amerikan Merkez Bankası) kağıdı yeşile boyuyor, dünya ülkelerine gönderiyor, bu ülkelerin ürettiği mal ve emeği, yani bütün zenginliğini oturduğu yerden ABD'ye aktarıyor.
Ancak, İslam âleminden, Türkiye'den bir bilim adamı çıktı. Bu korkunç döngüye dur diyerek, parayı yeniden tanımladı.
"Emeği devreye koyan, âtıl duran yer altı ve yer üstü kaynaklarını harekete geçirerek ekonomik değer üreten, tüketicinin ihtiyaçlarını talebe dönüştüren, piyasalarda oluşan talebe cevap verecek üretimi devreye koyan, üretim faktörlerini tetikleyen, üretimde ve tüketimde tahrik unsuru olan, mal ve hizmetin karşılığı olan maliyetsiz para ekonomide her şeydir." (Milli Ekonomi Modeli, Prof. Dr. Haydar Baş, s.78).
Bu kişi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
"Her devlet senyoraj (para basma) hakkını kullanarak kendi parasını basmalıdır ve devletler kendi millî parasıyla dış ticaret yapmalıdır" görüşünü ortaya koydu. (Ki milli para ifadesini ekonomi literatürüne sokan da bizzat Prof. Dr. Haydar Baş'tır). Yahudi patentli sömürü denklemi böylece bozulmuş oldu.
Sayın Baş, bu görüşünü 2005'te Milli Ekonomi Modeli ile dünyaya duyurdu.
2013'te Rus Duma'sında tezini tanıtan Prof. Dr. Haydar Baş'ın görüşleri Putin siyasetinde temel kriter oldu. 2008 yılında Putin'in teklifiyle Rusya ile Çin arasında millî paralarla ticaret konusunda ilk adım atıldı.
BRICS ülkeleri yani; Rusya, Çin, Güney Afrika, Hindistan ve Brezilya bu modele uygun olarak millî paralarla ticaret kuralını hayata geçirdi.
Dünya artık uyandı?
Bugün dünya üzerinde 4 milyar insan MEM'i uyguluyor.
Milli paralarla ticaret diyor.
Ekonomik bağımsızlık diyor.
İktisadî köleliğe son diyor.
Biz ne zaman uyanacağız?
Meselenin derin dinî, siyasî, tarihî kökleri olduğu kadar, ekonomik yanını da göz ardı etmemek gerekir.
İslam ülkeleri adeta imanî hassasiyetlerini yeşil petro-dolarlarla değiştirmiş, Amerikan ve İsrail sermayesine köle olmuş vaziyetteler.
Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak ilan edildiği saatlerde Suudi Arabistan'ın Yemen'i bombalamasını nasıl izah edebiliriz?
Bu köleliğin başlangıcı Amerikan dolarının dünya parası haline gelmesi-getirilmesi-sürecidir ki bu da temelde bir Yahudi projesidir.
FED yani Amerikan Merkez Bankası 1913'de kuruldu. En büyük hissedarları Rothschild, Rockfeller, Lehman Brothers, Warburg, J.P Morgan gibi belli başlı Yahudi ailelerdir.
Merkez Bankası'nın kurulmasıyla para basma işini tekeline alan bu alileler, aynı zamanda devletlere borç verme, kredi açma vs. gibi finansal işleri de üstlendi. Amerikan Merkez Bankası zannedildiğinin aksine devlete değil, adı geçen bu ailelere aittir.
1944 yılında, 2. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Amerika'nın Bretton Woods kasabasında bir araya gelen ülkeler anahtar para; yani altına dönüştürülebilen tek para biriminin dolar olması, diğer para birimlerinin de dolara göre ayarlanması ilkesini kabul ettiler. 1 ons altın, 35 dolara sabitlendi.
Bretton Woods toplantılarında doların dünya parası olması fikrini ortaya atan Dexter Whıte, Litvanyalı bir Yahudi idi..
Birçok ülke ellerindeki dolarları altına çevirmek için FED'e başvurdu. Bu sistem sıkıntı yarattığı için 1971 yılında vazgeçildi.
Ancak aynı dönemde, artan dış ticaret açıkları ve Vietnam savaşı harcamaları Amerikan dolarının değer kaybetmesine yol açtı.
ABD, dolarının egemenliğini sürdürmek amacıyla Suudi Arabistan ile görüşmelere başladı. Ve Suudi hükümeti petrol gelirleri ile gizlice 2.5 milyar dolar değerinde ABD hazine bonosu satın aldı. Böylece petro-doların döngüsü başladı. Daha sonra Amerikan yetkilileri Suudi devletinin petrol ticaretini yalnızca Amerikan dolarıyla yapacağı güvencesini verdiğini açıkladılar. Böylece doların dünya hakimiyeti sağlamlaşmış oldu.
Bugün dünyada rezerv para olarak Amerikan dolarının kullanılıyor olmasının sebebi Bretton Woods'la başlayan süreçtir. Dünya, altın yerine doları kullanarak bu para birimini dünyanın ortak para birimi haline getirdi. Ortadoğu ülkeleri de bu amaca hizmet ettiler.
Yani FED (Amerikan Merkez Bankası) kağıdı yeşile boyuyor, dünya ülkelerine gönderiyor, bu ülkelerin ürettiği mal ve emeği, yani bütün zenginliğini oturduğu yerden ABD'ye aktarıyor.
Ancak, İslam âleminden, Türkiye'den bir bilim adamı çıktı. Bu korkunç döngüye dur diyerek, parayı yeniden tanımladı.
"Emeği devreye koyan, âtıl duran yer altı ve yer üstü kaynaklarını harekete geçirerek ekonomik değer üreten, tüketicinin ihtiyaçlarını talebe dönüştüren, piyasalarda oluşan talebe cevap verecek üretimi devreye koyan, üretim faktörlerini tetikleyen, üretimde ve tüketimde tahrik unsuru olan, mal ve hizmetin karşılığı olan maliyetsiz para ekonomide her şeydir." (Milli Ekonomi Modeli, Prof. Dr. Haydar Baş, s.78).
Bu kişi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
"Her devlet senyoraj (para basma) hakkını kullanarak kendi parasını basmalıdır ve devletler kendi millî parasıyla dış ticaret yapmalıdır" görüşünü ortaya koydu. (Ki milli para ifadesini ekonomi literatürüne sokan da bizzat Prof. Dr. Haydar Baş'tır). Yahudi patentli sömürü denklemi böylece bozulmuş oldu.
Sayın Baş, bu görüşünü 2005'te Milli Ekonomi Modeli ile dünyaya duyurdu.
2013'te Rus Duma'sında tezini tanıtan Prof. Dr. Haydar Baş'ın görüşleri Putin siyasetinde temel kriter oldu. 2008 yılında Putin'in teklifiyle Rusya ile Çin arasında millî paralarla ticaret konusunda ilk adım atıldı.
BRICS ülkeleri yani; Rusya, Çin, Güney Afrika, Hindistan ve Brezilya bu modele uygun olarak millî paralarla ticaret kuralını hayata geçirdi.
Dünya artık uyandı?
Bugün dünya üzerinde 4 milyar insan MEM'i uyguluyor.
Milli paralarla ticaret diyor.
Ekonomik bağımsızlık diyor.
İktisadî köleliğe son diyor.
Biz ne zaman uyanacağız?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Zeynep Baş / diğer yazıları
- Soykırım iddiaları ve ulusal bağımsızlık mitingleri / 29.04.2024
- GADİR-İ HUM… / 01.08.2021
- İnsan hakları ve Ehl-i Beyt’in duruşu / 19.03.2021
- Papa’nın Irak ziyareti ve doğru adreste buluşmak / 09.03.2021
- Yeni Osmanlıcılık ve eski planlar / 20.03.2018
- Malthus ve sömürgecilik / 02.01.2018
- Dünya Filistin'e karşı neden tepkisiz? / 29.12.2017
- Ortadoğu üzerindeki büyük proje / 26.12.2017
- Tarımın geldiği nokta / 22.12.2017
- Ekonomi insan içindir / 21.12.2017
- GADİR-İ HUM… / 01.08.2021
- İnsan hakları ve Ehl-i Beyt’in duruşu / 19.03.2021
- Papa’nın Irak ziyareti ve doğru adreste buluşmak / 09.03.2021
- Yeni Osmanlıcılık ve eski planlar / 20.03.2018
- Malthus ve sömürgecilik / 02.01.2018
- Dünya Filistin'e karşı neden tepkisiz? / 29.12.2017
- Ortadoğu üzerindeki büyük proje / 26.12.2017
- Tarımın geldiği nokta / 22.12.2017
- Ekonomi insan içindir / 21.12.2017