Dünkü yazımızda "Kolejli Lara"dan yola çıkarak içi boş sevgi sözcüklerinin boğazımıza bir kılçık gibi nasıl takıldığını ifade etmeye çalışmıştık.
Lara'nın yaşadığı akıbetin binlerce değil milyonlarca gencimizi tehdit ettiğine de temasla ülkemiz ve insanlık adına endişelerimizi dile getirmiştik.
Şöyle bir tespit yapılsa... Kimi okul sıralarında, kimi tezgah başında, kimi tarlada, kimi sanat ve sporda ve kimi de sokakta ve köprü altlarında en azından 24 milyon gencimizin ruh ve beden sağlığı, inanç ve düşünce yapısı, bilgi ve kültür seviyesi, yaşam standardı, aile-komşuluk-arkadaşlık anlayışı, doğruluk, yanlışlık, güzellik, çirkinlik, haklılık-haksızlık ölçüsü ve ortaya koyduğu hareket, eylem ve davranışlarındaki tarz, tavır ve eda itibariyle ahlaki durum nedir ne değildir?
Ve yine bu 25 milyon gencimizin topluma ve toplumun değerlerine bakışı nedir? Yani bu 25 milyon genç için devlet, millet, vatan, bayrak neyi ifade eder?
Ve yine bu 25 milyon genç için örf, adet, gelenek, kültür, din, ahlak ne demektir ve neyi ifade eder?
Bu 25 milyon genç için geçmişin, tarihin, yani dedelerimizin-ninelerimizin bir manası, bir değeri var mıdır?
Hadi bugün Kolejli Lara'nın dediği gibi aynı bedende şeytanla meleği buluşturdunuz. Peki bunun yarını var mı? Ve bu 25 milyonu nasıl bir yarın, nasıl bir gelecek bekliyor?
Belki biraz hamasi bulanlarımız olacaktır. Ama varsın olsun. Bu 25 milyon genci okuluna, tezgahına, tarlasına, sokağına bağlayacak neler yapabiliyoruz. Onu ailesine, komşusuna, arkadaşına, milletine bağlayan yolları döşeyebildik mi?
Onu bu benim devletim, bu benim vatanım, bu benim bayrağım, bu benim dinim, bu benim tarihim, kültürüm, örfüm diyebilecek ne yaptık.
Yani bu 25 milyonu hayata bağlayacak, topluma kazandıracak ne yaptık?...
Onun ruh ve bedeninde şeytanla meleğin buluşması yerine, melekten de üstün yaradılışını melekler gibi saf, temiz ve yüce kılmak için ne yaptık?
Bugün hiç bir din, ırk ve coğrafya ayrımı yapmadan dünya gençliğine baktığımızda nasıl bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu göremeyecek kadar kör isek bu da tezgahın bir parçasından başka birşey değildir.
Daha dün "çocuk pornosu" gibi hayvanları dahi üzecek, tiksindirecek, utandıracak bir şeytani rezalete şahit olmadık mı? Acaba medyaya intikal etmeyen veya ettirilmeyen daha nice şeytani fikirler, eylemler, insanlık onurunu hedef alarak tehdit ediyor.
Ağaca, taşa hatta ineğe tapanı anlarız da bu şeytana tapmayı sadece insanlık adına değil bütün varlıklar adına nasıl anlar ve nasıl izah ederiz.
Evet Lara seni tanımıyorum. Ama sen belki de isteyerek kurban olduğun şeytanın, meleklerin nasıl bir düşmanı olduğunu gösterdiğin için arkadaşlarının ve birilerinin sana minnet borcu olmalı.
Şimdi ilgililer, yetkililer ne düşünüyorlar acaba? Bu köprüden kaçıncı intihardır bilemiyorum.
Ama, bunlar bir öğrencinin, işçinin, memurun, esnafın, annenin-babanın tek tek intiharı mıdır? Yoksa bir toplumun intiharı mı?
Kimi malını, kimi parasını, kimi namusunu, kimi haysiyetini, kimi itibarını, kimi evladını, kimi anasını-babasını, kimi milli ve manevi değerlerini ve kimi de canını kaybederken, acaba bir milletin bütün cephelerinden işgali mi söz konusu?...
Lara'nın yaşadığı akıbetin binlerce değil milyonlarca gencimizi tehdit ettiğine de temasla ülkemiz ve insanlık adına endişelerimizi dile getirmiştik.
Şöyle bir tespit yapılsa... Kimi okul sıralarında, kimi tezgah başında, kimi tarlada, kimi sanat ve sporda ve kimi de sokakta ve köprü altlarında en azından 24 milyon gencimizin ruh ve beden sağlığı, inanç ve düşünce yapısı, bilgi ve kültür seviyesi, yaşam standardı, aile-komşuluk-arkadaşlık anlayışı, doğruluk, yanlışlık, güzellik, çirkinlik, haklılık-haksızlık ölçüsü ve ortaya koyduğu hareket, eylem ve davranışlarındaki tarz, tavır ve eda itibariyle ahlaki durum nedir ne değildir?
Ve yine bu 25 milyon gencimizin topluma ve toplumun değerlerine bakışı nedir? Yani bu 25 milyon genç için devlet, millet, vatan, bayrak neyi ifade eder?
Ve yine bu 25 milyon genç için örf, adet, gelenek, kültür, din, ahlak ne demektir ve neyi ifade eder?
Bu 25 milyon genç için geçmişin, tarihin, yani dedelerimizin-ninelerimizin bir manası, bir değeri var mıdır?
Hadi bugün Kolejli Lara'nın dediği gibi aynı bedende şeytanla meleği buluşturdunuz. Peki bunun yarını var mı? Ve bu 25 milyonu nasıl bir yarın, nasıl bir gelecek bekliyor?
Belki biraz hamasi bulanlarımız olacaktır. Ama varsın olsun. Bu 25 milyon genci okuluna, tezgahına, tarlasına, sokağına bağlayacak neler yapabiliyoruz. Onu ailesine, komşusuna, arkadaşına, milletine bağlayan yolları döşeyebildik mi?
Onu bu benim devletim, bu benim vatanım, bu benim bayrağım, bu benim dinim, bu benim tarihim, kültürüm, örfüm diyebilecek ne yaptık.
Yani bu 25 milyonu hayata bağlayacak, topluma kazandıracak ne yaptık?...
Onun ruh ve bedeninde şeytanla meleğin buluşması yerine, melekten de üstün yaradılışını melekler gibi saf, temiz ve yüce kılmak için ne yaptık?
Bugün hiç bir din, ırk ve coğrafya ayrımı yapmadan dünya gençliğine baktığımızda nasıl bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu göremeyecek kadar kör isek bu da tezgahın bir parçasından başka birşey değildir.
Daha dün "çocuk pornosu" gibi hayvanları dahi üzecek, tiksindirecek, utandıracak bir şeytani rezalete şahit olmadık mı? Acaba medyaya intikal etmeyen veya ettirilmeyen daha nice şeytani fikirler, eylemler, insanlık onurunu hedef alarak tehdit ediyor.
Ağaca, taşa hatta ineğe tapanı anlarız da bu şeytana tapmayı sadece insanlık adına değil bütün varlıklar adına nasıl anlar ve nasıl izah ederiz.
Evet Lara seni tanımıyorum. Ama sen belki de isteyerek kurban olduğun şeytanın, meleklerin nasıl bir düşmanı olduğunu gösterdiğin için arkadaşlarının ve birilerinin sana minnet borcu olmalı.
Şimdi ilgililer, yetkililer ne düşünüyorlar acaba? Bu köprüden kaçıncı intihardır bilemiyorum.
Ama, bunlar bir öğrencinin, işçinin, memurun, esnafın, annenin-babanın tek tek intiharı mıdır? Yoksa bir toplumun intiharı mı?
Kimi malını, kimi parasını, kimi namusunu, kimi haysiyetini, kimi itibarını, kimi evladını, kimi anasını-babasını, kimi milli ve manevi değerlerini ve kimi de canını kaybederken, acaba bir milletin bütün cephelerinden işgali mi söz konusu?...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010