Mehmet Akif Ersoy atamız bir şiirinde şöyle diyor:"Ey, yolda kalan yolcusu yeldâ?yı hayatın!Göklerde değil, yerde değil, sende necâtın."Beytin günümüz Türkçesinde karşılığı şöyle:"Ey uzun ve karanlık hayatın yolda kalan yolcusu, senin kurtuluşun, göklerde ve yerde değil, kendindedir."İnsanlar, uzun ve karanlık bir hayata doğarlar. Doğduktan sonra geleceklerine dair bir belirlilik yoktur. İnsanlar gerek fert, gerekse millet olarak geleceklerini, hayatlarının ileriki belirsiz, uzun ve karanlık dönemlerini kendileri aydınlatır, kendileri belirlerler. Fert ve milletlerin hayatlarının nasıl şekilleneceğini, ilerde neler yapacaklarını, nasıl bir hayat yaşayacaklarını göklerden inecek ya da yeryüzünde bulunan canlı cansız varlıklar belirlemeyecek. İnsanlar kendi hayatlarını ve geleceklerini kendileri, kendi tercihleri, kararları, gayret, çaba ve çalışmaları belirleyecektir."Bilsin ki, insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur" (Necm, 39) ayeti gereğince bu dünya bir imtihan yeridir ve insanlar ancak yaptıkları ile, çalışmaları ile, ürettikleri değerler ile var olacaklardır. Müslümanlar oturdukları yerden iyilik, güzellik, zenginlik, dirlik düzenlik bulamayacaklardır. Allah bu dünyada bu anlamda Müslümanlara torpil geçecek değildir. Bu dünyada Müslüman da olsa kâfir de olsa çalışan kazanacaktır. Nitekim gâvurlar çalışıyor ve kazanıyor. O halde Müslümanlar için bu dünyada ve elbette ahirette sadece çalışmalarının, dökecekleri terlerin karşılığı vardır. Burada aslında Egzistansiyalistlerin (Varoluşçular) "insan kendi kaderini kendisi belirler" ilkesi ile İslam'ın "insan, hayatını küllî iradeye bağlanmış cüzi iradesiyle belirler" ilkesi arasında fark vardır. Varoluşçular vahiy gibi hiçbir kaynağın insan iradesi için yol gösterici, rehber olamayacağını, olmaması gerektiğini söyler. İslam ise insan iradesinin ancak İslam vahyinin kılavuzluğunda doğru bir seçenek üretebileceğini ifade eder. Bu bakımdan ilahî vahiyden bağımsız olarak salt insan aklının ürettiği beşerî değerler, insanı hiçbir zaman mutlak anlamda bir doğruya ulaştıramayacaktır. Akif burada "göklerde" ifadesi ile İslam vahyini reddetmiyor, sadece "göklere" yani Allah'a tembelce bir tevekkülle yaslanmanın insanı ve milleti kurtarmaya yetmeyeceğini, miskinliği, tembelliği, ümitsizliği bırakıp çalışmak gereği üzerinde durur.Bu durumda bugün Türk milleti olarak bizim yapmamız gereken şey disiplinli, sistemli, yönteme ve bir amaca bağlı bir eğitim ve iş düzenini, enerji ve kabiliyetleri verimli bir şekilde teşkilatlandırmayı mutlak surette devlete hâkim kılmamız gerekiyor. Türkiye Türklüğü ve tabii dünya Türklüğü olarak içinde bulunduğumuz gerilik, çaresizlik ve dağınıklıktan kurtulmak, gâvurun pazarı ve bütün emperyalist projelerinin uygulama alanı olmaktan kurtulmak ve eski zamanlarda olduğu gibi yeniden dünyanın efendisi olmak istiyorsak; nakil?akıl bütünlüğünü, küllî irade?cüzi irade birlikteliğini, aklı, bilimi, nizamı, azmi, iradeyi, kararlılığı, çok çalışmayı, kararlılığı ve ümidi hem fert hem de millet hayatımıza hâkim kılmak zorundayız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015