Ramazan ayı dolaysıyla şu hususu da çok iyi görmek lazım: Bazen niçin yaratıldığımızı unutuyoruz. Bazı şeylerin cevabını kendi mantığımızla, ölçülerimizle verirsek yanılabiliriz.
Tarihte böyle olmuştur. İnsanlar, birtakım kararları kendiliğinden verme durumunda olmuş ve bu kararlar istikametinde amel ettikleri, icraatta bulundukları için de maalesef helak olmuşlardır. Şimdi günümüzün insanı, aynı kararı, ortada Kur'an-ı Kerim mevcut iken verirse, aynı badireye düşmesi mukadder ve muhakkak olur. Binaenaleyh bu sorunun cevabını biz Kur'an-ı Kerim'e bakarak vereceğiz. Niçin yaratıldık? Neden varız? Bizim bir varoluş sebebimiz var. Hemen Kur'an-ı Kerim'e baktığımız zaman Cenab-ı Hak, "Ben insanları ve cinleri ancak Bana ibadet etmeleri için yarattım" (Zariyat, 51/ 56) buyuruyor.Yani insanın dünyaya geliş maksadı, bir başka ifadeyle yaratılış sebebi, insan gibi cinlerin de yaratılmasının esrarı Allah'a kulluktur, ibadettir. Onun için kullukta ne derece ileri giderse insan, o derece kıymetli, ne kadar geri kalırsa o ölçüde insan olmaktan çok uzak olur. Bu insan çok şeye malik olabilir, zengin olabilir, üstün bir teknik ve teknolojiye sahip olabilir. Ama aydın olamaz. Medeni olamaz.Medenilik, aydınlık, modernlik, insanın Cenab-ı Hakk'ın vasfettiği sıfatlara kavuşması ile mümkündür. İnsan olmasıyla mümkündür. Peki insan nasıl olunacak? İnsan, insanda mevcut olan vasıfların, hasletlerin öne çıkmasıyla insan olur. Merhametlidir, şefkatlidir, rikkat ehlidir, adaletlidir, izzet sahibidir, iffet sahibidir, haya ehlidir.Şimdi öyle bir model ki bu, buna baktığınız zaman onun yanında, kurtla koyun bile rahat geçinir. Şayet günümüzün dünyasında adaletsizlikler var ise bu, insan tipinden, kısacası bu Müslüman tipinden dünya mahrum olduğu içindir. Hz. Ömer'in döneminde Ammar fethediliyor. Hz. Ömer ağlıyor. "Ya Ömer! Senin bayram etmen lazım. Bak Ammar fethedildi. İran düşüyor. Nedir bu halin?" denilince, Hz. Ömer'in (ra) verdiği şu cevaba bakın: "Nasıl ağlamasın bu Ömer? Ömer'in sorumluluğu arttı. Dün Ömer'in tasarruf ettiği saha bu kadardı. Şimdi daha genişledi. O beldede, herhangi bir köyde, bir koyun veya keçi eski, yıkık bir köprüden düşer de, yarın Rûz-i Mahşer'de; 'Ömer'in tasarruf ettiği beldede yapılmayan bir köprüden düşüp bacağımı kırdım. Şimdi hakkımı ondan istiyorum' derse ben ne cevap vereceğim?"Ömer bunu düşünüyor. Onun için ağlıyor." İnsanlık budur işte, medenî olmak budur.
Tarihte böyle olmuştur. İnsanlar, birtakım kararları kendiliğinden verme durumunda olmuş ve bu kararlar istikametinde amel ettikleri, icraatta bulundukları için de maalesef helak olmuşlardır. Şimdi günümüzün insanı, aynı kararı, ortada Kur'an-ı Kerim mevcut iken verirse, aynı badireye düşmesi mukadder ve muhakkak olur. Binaenaleyh bu sorunun cevabını biz Kur'an-ı Kerim'e bakarak vereceğiz. Niçin yaratıldık? Neden varız? Bizim bir varoluş sebebimiz var. Hemen Kur'an-ı Kerim'e baktığımız zaman Cenab-ı Hak, "Ben insanları ve cinleri ancak Bana ibadet etmeleri için yarattım" (Zariyat, 51/ 56) buyuruyor.Yani insanın dünyaya geliş maksadı, bir başka ifadeyle yaratılış sebebi, insan gibi cinlerin de yaratılmasının esrarı Allah'a kulluktur, ibadettir. Onun için kullukta ne derece ileri giderse insan, o derece kıymetli, ne kadar geri kalırsa o ölçüde insan olmaktan çok uzak olur. Bu insan çok şeye malik olabilir, zengin olabilir, üstün bir teknik ve teknolojiye sahip olabilir. Ama aydın olamaz. Medeni olamaz.Medenilik, aydınlık, modernlik, insanın Cenab-ı Hakk'ın vasfettiği sıfatlara kavuşması ile mümkündür. İnsan olmasıyla mümkündür. Peki insan nasıl olunacak? İnsan, insanda mevcut olan vasıfların, hasletlerin öne çıkmasıyla insan olur. Merhametlidir, şefkatlidir, rikkat ehlidir, adaletlidir, izzet sahibidir, iffet sahibidir, haya ehlidir.Şimdi öyle bir model ki bu, buna baktığınız zaman onun yanında, kurtla koyun bile rahat geçinir. Şayet günümüzün dünyasında adaletsizlikler var ise bu, insan tipinden, kısacası bu Müslüman tipinden dünya mahrum olduğu içindir. Hz. Ömer'in döneminde Ammar fethediliyor. Hz. Ömer ağlıyor. "Ya Ömer! Senin bayram etmen lazım. Bak Ammar fethedildi. İran düşüyor. Nedir bu halin?" denilince, Hz. Ömer'in (ra) verdiği şu cevaba bakın: "Nasıl ağlamasın bu Ömer? Ömer'in sorumluluğu arttı. Dün Ömer'in tasarruf ettiği saha bu kadardı. Şimdi daha genişledi. O beldede, herhangi bir köyde, bir koyun veya keçi eski, yıkık bir köprüden düşer de, yarın Rûz-i Mahşer'de; 'Ömer'in tasarruf ettiği beldede yapılmayan bir köprüden düşüp bacağımı kırdım. Şimdi hakkımı ondan istiyorum' derse ben ne cevap vereceğim?"Ömer bunu düşünüyor. Onun için ağlıyor." İnsanlık budur işte, medenî olmak budur.