TBMM'deki görüşmelerde başkan ve vekillerin atışmalarını, hafsalanız almasa da canlandırmaya çalışınız. Kullanılan "sokak ağızları"nı, yumrukların gölgesinde can çekişen milletvekillerini hatırlamaya çalışınız. Şimdi de buna "kırmızı koltukta oturma eylemi" eklendi. Bu gidişat, TBMM'yi koruma kanunu çıkarmayı ve bu kanuna muhalefet eden vekilleri azletmeyi kaçınılmaz kılmaktadır.
Koalisyon ortaklarının kulaklarında AB standartlı ve AB duyarlı tıkaçlar varmış. Milletin inilemesini işiten yokmuş; muhalet ve bazı iktidar vekilleri bunu konuşuyor. Nitekim Karabük Milletvekili Mustafa Eren, KARDEMİR'in zararını koalisyona anlatmak için oturma eylemi başlattı.
1995'te özelleştirilen KARDEMİR, muhalefetin deyişine göre, ilk üç sene üst üste kar etmiş. Sonrası? Sonrasında Türkiye'nin ahvali ma'lum. 1998 itibarıyla kurum 80 milyon dolar zarara saplanmış. Halen bin 500 işçi izne çıkartılmış. İşçiler, aileleri ve yan sektörlerdekilerle birlikte yaklaşık 35-40 bin kişi perişan durumda.
Karabük vekili Eren davasında son derece haklı.
Fakat millet, TBMM'ye gönderdiği vekilleri "oturma eylemi yapsınlar" diye göndermedi. Meclis, millet adına da olsa "oturma yeri" değil, çalışma ve çare üretme yeridir. Millet, vekilleri çözüm üretsinler, kafa çatlatsınlar, çabalasınlar ve ülkeyi düzlüğe çıkartsınlar diye Ankara'ya gönderdi. Yani "çalışma eylemi" yapsınlar diye... Dolayısıyla kırmızı koltukta oturup eylem yapmak, ilkokul müsameresindeki bir çocuğun rolünden öte bir anlam ifade etmez.
Eren'e başta kendi genel başkanı Tansu Çiller ve partili arkadaşları olmak üzere DSP'den Aydın Tümen, MHP'den Mehmet Şandır, ANAP'tan Nihat Gökbulut, AKP'den Mehmet Ali Şahin ve Salih Kapusuz ve sair muhalefet partisi milletvekilileri güya destek vererek başarılar dilediler. İşte bu tablo, ülkenin kronikleşmiş sorunları karşısında iktidar ve muhalefetin bitiş/finish fotoğrafıdır. Niye mi?
Türkiye tablosuna bakıldığında eğer "çare oturmak" ise sadece Eren değil, tüm milletvekilleri kırmızı koltuklarına kurulup birkaç hafta orada oturma eylemi yapmalıdırlar. Zira sadece KARDEMİR değil ki, zarar eden, borç batağına saplanan. Sadece KARDEMİR emekçileri değil ki inim inim inleyen. Türk ekonomisi bir bütün olarak dibe vurdu. Türk maliyesi 150 milyar dolar dış borç, 120 milyar dolar iç borç ve faiz batağında debeleniyor. Bütün bir millet kan ağlıyor.
Maalesef bu fatura kırmızı koltuklara yapışırcasına oturmanın sonucudur. Gümrük Birliği'nin getirdiği 50-60 milyar dolarlık zarardan hortumlamalara kadar ülke ekonomisindeki yüzlerce milyar dolarlık kaynak israfı ve batakta o kırmızı koltukta oturanların oldukça ağır mesuliyeti vardır. Fatura "orada oturmak"tan kaynaklandı zaten. Bu vebali inkar edebilen varsa beri gelsin. Dolayısıyla Eren ve ona destek çıkan iktidar ve muhalefet vekilleri, çareyi hala "oturmak"ta, yani çok yanlış yerde arıyorlar. Orada oturmak faturayı daha da kabartmaktır. Çare ne midir?
Madem "çalışma eylemi" sözkonusu olamıyor; çare, orada oturmak değil, gün geçirmeden o koltukları terketmektir. Eğer sorunlara çözüm bulmada ve bu eyleme desteklerinde gerçekten samimi iseler, DYP başta olmak tüm iktidar ve muhalefet vekillerinin kırmızı koltukları terkederek sine-i millete dönme seferberliği başlatmaları gerekmektedir.
Aksi halde bu eylem tablosu, Meclis'i ilkokul müsamere salonuna çevirmektir.
Koalisyon ortaklarının kulaklarında AB standartlı ve AB duyarlı tıkaçlar varmış. Milletin inilemesini işiten yokmuş; muhalet ve bazı iktidar vekilleri bunu konuşuyor. Nitekim Karabük Milletvekili Mustafa Eren, KARDEMİR'in zararını koalisyona anlatmak için oturma eylemi başlattı.
1995'te özelleştirilen KARDEMİR, muhalefetin deyişine göre, ilk üç sene üst üste kar etmiş. Sonrası? Sonrasında Türkiye'nin ahvali ma'lum. 1998 itibarıyla kurum 80 milyon dolar zarara saplanmış. Halen bin 500 işçi izne çıkartılmış. İşçiler, aileleri ve yan sektörlerdekilerle birlikte yaklaşık 35-40 bin kişi perişan durumda.
Karabük vekili Eren davasında son derece haklı.
Fakat millet, TBMM'ye gönderdiği vekilleri "oturma eylemi yapsınlar" diye göndermedi. Meclis, millet adına da olsa "oturma yeri" değil, çalışma ve çare üretme yeridir. Millet, vekilleri çözüm üretsinler, kafa çatlatsınlar, çabalasınlar ve ülkeyi düzlüğe çıkartsınlar diye Ankara'ya gönderdi. Yani "çalışma eylemi" yapsınlar diye... Dolayısıyla kırmızı koltukta oturup eylem yapmak, ilkokul müsameresindeki bir çocuğun rolünden öte bir anlam ifade etmez.
Eren'e başta kendi genel başkanı Tansu Çiller ve partili arkadaşları olmak üzere DSP'den Aydın Tümen, MHP'den Mehmet Şandır, ANAP'tan Nihat Gökbulut, AKP'den Mehmet Ali Şahin ve Salih Kapusuz ve sair muhalefet partisi milletvekilileri güya destek vererek başarılar dilediler. İşte bu tablo, ülkenin kronikleşmiş sorunları karşısında iktidar ve muhalefetin bitiş/finish fotoğrafıdır. Niye mi?
Türkiye tablosuna bakıldığında eğer "çare oturmak" ise sadece Eren değil, tüm milletvekilleri kırmızı koltuklarına kurulup birkaç hafta orada oturma eylemi yapmalıdırlar. Zira sadece KARDEMİR değil ki, zarar eden, borç batağına saplanan. Sadece KARDEMİR emekçileri değil ki inim inim inleyen. Türk ekonomisi bir bütün olarak dibe vurdu. Türk maliyesi 150 milyar dolar dış borç, 120 milyar dolar iç borç ve faiz batağında debeleniyor. Bütün bir millet kan ağlıyor.
Maalesef bu fatura kırmızı koltuklara yapışırcasına oturmanın sonucudur. Gümrük Birliği'nin getirdiği 50-60 milyar dolarlık zarardan hortumlamalara kadar ülke ekonomisindeki yüzlerce milyar dolarlık kaynak israfı ve batakta o kırmızı koltukta oturanların oldukça ağır mesuliyeti vardır. Fatura "orada oturmak"tan kaynaklandı zaten. Bu vebali inkar edebilen varsa beri gelsin. Dolayısıyla Eren ve ona destek çıkan iktidar ve muhalefet vekilleri, çareyi hala "oturmak"ta, yani çok yanlış yerde arıyorlar. Orada oturmak faturayı daha da kabartmaktır. Çare ne midir?
Madem "çalışma eylemi" sözkonusu olamıyor; çare, orada oturmak değil, gün geçirmeden o koltukları terketmektir. Eğer sorunlara çözüm bulmada ve bu eyleme desteklerinde gerçekten samimi iseler, DYP başta olmak tüm iktidar ve muhalefet vekillerinin kırmızı koltukları terkederek sine-i millete dönme seferberliği başlatmaları gerekmektedir.
Aksi halde bu eylem tablosu, Meclis'i ilkokul müsamere salonuna çevirmektir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019