Öncelikle bizleri yazmış olduğu Ehl-i Beyt Külliyatı ile aydınlatan, yanlıştan kurtaran, muhterem üstadım Prof. Dr. Haydar Baş'a sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.
Hz. Peygamber'in (s.a.a) ağlamayı yasakladığı iddia edilen rivayette Hafsa'nın, babası Ömer'e ağladığını ve bunun üzerine Halife Ömer'in, "Sakin ol kızım, Allah'ın Peygamberi'nin, 'Ölüye ağlamak, onu azaba sokar' buyurduğunu bilmiyor musun?" dediğini yazar.
Bir başka rivayette yine Halife Ömer'den naklen Hz. Peygamber'in (s.a.a) şöyle buyurduğu geçer: "Ölü, kendisine ağlanıp feryat edildiği için mezarında azap çeker."
Bir başka rivayette de yine Halife Ömer'in oğlundan şöyle nakledilir: Halife Ömer yaralanınca, kendisinden geçmiş ve ağlama sesleri yükselmişti. Kendisine gelince, "Hz. Peygamber'in, ağlama ve feryatların ölüyü azaba soktuğu şeklindeki buyruğunu bilmiyor musunuz?" dedi.
Bu rivayetlere cevabımız şudur: Bu rivayetlerdeki yanlış, daha doğrusu yanlış anlama, bizzat Ümmü'l-Müminin Âişe tarafından düzeltilmiştir. Bu konuda nakledilen şu rivayetlere dikkatinizi çekiyoruz:
Sahihi Buharî, Müslim ve Sünen-i Nesâî'de İbn Abbâs'tan naklolunan bir hadiste özetle şöyle geçer;
Duyduğu şeyin aslı şudur: Bir gün Yahudi bir ölünün cenazesi mezarlığa götürüldüğünde, yakınlarının ona ağladığını gören Hz. Resûlullah, (s.a.a) o cemaate hitaben, "O azap çektiği hâlde siz ona ağlamaktasınız!" buyurdular. (Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Cenâiz, bab: 9, hadis: 22 ve 23; Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cenâiz, c.1, s.155 ve 156; Sünen-i Nesâî, Kitabu'l-Cenâiz, c.4, s.18).
İmâm Nevevî (öl. 676) Sahih-i Müslim'e yazdığı şerhte Hz. Resûlullah'ın (s.a.a) ölüye ağlamayı reddettiğine dâir gelen bütün rivayetlerin sadece Ömer'le, oğlu Abdullah tarafından nakledildiğini ve bu rivayetlerin Ümmü'l-Müminin Âişe tarafından kesinlikle reddedilerek yanlışlık ve unutkanlık eseri böyle bir şeyin ortaya çıktığını vurgulandığını yazar.
Yine Müsned-i Ahmed'de Vahab b. Kiysân'dan ve -o da- Muhammed b. Ömer'den naklen Mesleme b. Ezrak'ın ona şöyle dediği geçer:
Abdullah b. Ömer'le çarşıda oturmuştuk. Bir cenazenin mezarlığa götürüldüğünü gördük, yakınları ağlaşıyorlardı. Abdullah b. Ömer onları azarlayarak üzerlerine yürümeye kalkışınca, onu sakinleştirerek, "Böyle söyleme" dedim ve ardından Ebu Hureyre'den duyduğum şu rivayeti kendisine anlattım:
Mervân b. Hakem'in yakınlarından bir hanım ölmüştü; Mervân, ölüye ağlayanları engelliyor ve oradan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ben -Ebu Hureyre- "Ey Abdulmelik'in babası! Onları kendi hâllerine bırak. Ben bizzat bir olaya şahit oldum. Hz. Peygamber'in de bulunduğu bir yerde bir cenaze kaldırılırken yakınları ağlaşmış ve Ömer ağlayan kadınlara hiddetlenerek onları önlemeye yeltenmişti. Ama Hz. Peygamber (s.a.a) hemen müdahalede bulunarak, 'Ey Ömer! Onları kendi hâllerine bırak, gözleri yaşlı, kalpleri yaslıdır; sevdikleri birini henüz kaybetmiştir onlar!' diye buyurdu."
Ömer'in oğlu Abdullah, "Sen bunu bizzat Ebu Hureyre'den mi duydun?" diye sordu, "Evet" dedim. Bunun üzerine, "Allah ve Peygamber'i elbette ki daha iyi bilir." dedi. (Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c.2, s.283, 408 ve aynı anlama yakın olarak, s.333'te de geçmektedir. Benzer rivayetler için bkz: Sünen-i Nesâî, Kitabu'l-Cenâiz, c.2, s.19; Müsned-i Ahmed, c.2, s.110, 283, 333, 408 ve 444; Sünen-i İbn Mâce, Kitabu'l-Cenâiz, c.1, s.505, hadis: 1587).
Gördüğümüz gibi İslam dininde matem tutmak haram değildir. En hayırlı matem ise Âl-i Muhammed'e tutulan matemdir. Bu konuda İmam Rıza (a.s.) şöyle buyurur: "Ağlayanlar Hüseyin gibisine ağlamalıdırlar; çünkü ona ağlamak büyük günahları döker (silip yok eder)."
Ayrıca Resûlullah'ın, Ehl-i Beyt'ini göstererek "Onlar benim canımdandır; onlar bendendir, ben onlardanım" buyurduğunu biliyoruz. Yani Ehl-i Beyt'e matem, Resûlullah'a matem demektir. Peki, Resûlullah'a matem nasıl haram olabilir?
Hz. Peygamber'in (s.a.a) ağlamayı yasakladığı iddia edilen rivayette Hafsa'nın, babası Ömer'e ağladığını ve bunun üzerine Halife Ömer'in, "Sakin ol kızım, Allah'ın Peygamberi'nin, 'Ölüye ağlamak, onu azaba sokar' buyurduğunu bilmiyor musun?" dediğini yazar.
Bir başka rivayette yine Halife Ömer'den naklen Hz. Peygamber'in (s.a.a) şöyle buyurduğu geçer: "Ölü, kendisine ağlanıp feryat edildiği için mezarında azap çeker."
Bir başka rivayette de yine Halife Ömer'in oğlundan şöyle nakledilir: Halife Ömer yaralanınca, kendisinden geçmiş ve ağlama sesleri yükselmişti. Kendisine gelince, "Hz. Peygamber'in, ağlama ve feryatların ölüyü azaba soktuğu şeklindeki buyruğunu bilmiyor musunuz?" dedi.
Bu rivayetlere cevabımız şudur: Bu rivayetlerdeki yanlış, daha doğrusu yanlış anlama, bizzat Ümmü'l-Müminin Âişe tarafından düzeltilmiştir. Bu konuda nakledilen şu rivayetlere dikkatinizi çekiyoruz:
Sahihi Buharî, Müslim ve Sünen-i Nesâî'de İbn Abbâs'tan naklolunan bir hadiste özetle şöyle geçer;
Duyduğu şeyin aslı şudur: Bir gün Yahudi bir ölünün cenazesi mezarlığa götürüldüğünde, yakınlarının ona ağladığını gören Hz. Resûlullah, (s.a.a) o cemaate hitaben, "O azap çektiği hâlde siz ona ağlamaktasınız!" buyurdular. (Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Cenâiz, bab: 9, hadis: 22 ve 23; Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cenâiz, c.1, s.155 ve 156; Sünen-i Nesâî, Kitabu'l-Cenâiz, c.4, s.18).
İmâm Nevevî (öl. 676) Sahih-i Müslim'e yazdığı şerhte Hz. Resûlullah'ın (s.a.a) ölüye ağlamayı reddettiğine dâir gelen bütün rivayetlerin sadece Ömer'le, oğlu Abdullah tarafından nakledildiğini ve bu rivayetlerin Ümmü'l-Müminin Âişe tarafından kesinlikle reddedilerek yanlışlık ve unutkanlık eseri böyle bir şeyin ortaya çıktığını vurgulandığını yazar.
Yine Müsned-i Ahmed'de Vahab b. Kiysân'dan ve -o da- Muhammed b. Ömer'den naklen Mesleme b. Ezrak'ın ona şöyle dediği geçer:
Abdullah b. Ömer'le çarşıda oturmuştuk. Bir cenazenin mezarlığa götürüldüğünü gördük, yakınları ağlaşıyorlardı. Abdullah b. Ömer onları azarlayarak üzerlerine yürümeye kalkışınca, onu sakinleştirerek, "Böyle söyleme" dedim ve ardından Ebu Hureyre'den duyduğum şu rivayeti kendisine anlattım:
Mervân b. Hakem'in yakınlarından bir hanım ölmüştü; Mervân, ölüye ağlayanları engelliyor ve oradan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ben -Ebu Hureyre- "Ey Abdulmelik'in babası! Onları kendi hâllerine bırak. Ben bizzat bir olaya şahit oldum. Hz. Peygamber'in de bulunduğu bir yerde bir cenaze kaldırılırken yakınları ağlaşmış ve Ömer ağlayan kadınlara hiddetlenerek onları önlemeye yeltenmişti. Ama Hz. Peygamber (s.a.a) hemen müdahalede bulunarak, 'Ey Ömer! Onları kendi hâllerine bırak, gözleri yaşlı, kalpleri yaslıdır; sevdikleri birini henüz kaybetmiştir onlar!' diye buyurdu."
Ömer'in oğlu Abdullah, "Sen bunu bizzat Ebu Hureyre'den mi duydun?" diye sordu, "Evet" dedim. Bunun üzerine, "Allah ve Peygamber'i elbette ki daha iyi bilir." dedi. (Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c.2, s.283, 408 ve aynı anlama yakın olarak, s.333'te de geçmektedir. Benzer rivayetler için bkz: Sünen-i Nesâî, Kitabu'l-Cenâiz, c.2, s.19; Müsned-i Ahmed, c.2, s.110, 283, 333, 408 ve 444; Sünen-i İbn Mâce, Kitabu'l-Cenâiz, c.1, s.505, hadis: 1587).
Gördüğümüz gibi İslam dininde matem tutmak haram değildir. En hayırlı matem ise Âl-i Muhammed'e tutulan matemdir. Bu konuda İmam Rıza (a.s.) şöyle buyurur: "Ağlayanlar Hüseyin gibisine ağlamalıdırlar; çünkü ona ağlamak büyük günahları döker (silip yok eder)."
Ayrıca Resûlullah'ın, Ehl-i Beyt'ini göstererek "Onlar benim canımdandır; onlar bendendir, ben onlardanım" buyurduğunu biliyoruz. Yani Ehl-i Beyt'e matem, Resûlullah'a matem demektir. Peki, Resûlullah'a matem nasıl haram olabilir?
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018