Evet, akıl en mükemmel, en kullanışlı, her daim kendini yenileyebilen üstelik hiçbir maliyeti olmayan ama insanların belki de % 95'nin çok az kullandığı veya tehlikeli kullandığı veya kullanmadığı bir araçtır akıl.
İslam dünyasında ise iddia ediyorum bu mükemmel aracı Müslümanların % 99'u kullanmıyor. Kullansa dünyanın merkezinde her türlü zengin topraklar üzerinde yaşayan Müslümanlar bu kadar acziyet, fakirlik ve felaketler yaşamazlardı, yaşamazdık.
Bu iddiamın diğer bir kaynağı ise Yüce Allah'ın Kur'an'da, 'hala akletmeyecek misin, hala düşünmez misiniz' gibi onlarca ayette vurgu yapmasıdır.
Aklımızı kullanmıyoruz. Çünkü bu büyük nimetin, aracın mahiyetini bilmiyoruz. Bilmekten kaçıyoruz.
Tabi, diyen olabilir ki, ben aklımı kullanıyorum! Tuzluyu, soğuğu, sıcağı, acıyı, tatlıyı vs. ayırt edebiliyorum. Okuyabiliyorum, sokakta veya televizyondaki nesneleri ayırt edebiliyorum vs.
Bu aklı kullanmak değildir. İçsel tepkidir. Bilinçli veya bilinçsiz davranışlardır veya duygudur, arzudur, kaygıdır. Kısaca güdüdür. Bunları hayvanlar da yapıyor. Hem de insandan daha hassas, hızlı bir şekilde.
İşte bu noktada insanı hayvandan ayıran ruh ve mahluk olan ve ruhun emrine verilen akıl kavramları önümüze geliyor.
"Biz, insanı en güzel şekilde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik" (Tin Suresi 4-5) ayetinin bir anlamı da ruhun emrindeki akıl ve ruh ile bağlarını koparmış, şeytan ve ihtiraslarının emrine girmiş, kölesi olmuş akıl diye düşünüyorum. (En doğruyu Allah bilir)
Bu noktada İmam Musa Kazım Hazretlerinin en meşhur talebelerinden Hişam'a akıl konusundaki öğretilerinden örnekler vermek istiyorum.
İmam Kazım (a.s) her cümlesine 'Ey Hişam' diye başlıyor. Bu hitabı biz, 'Ey Akın, Ey Hasan, Ey Süleyman, Ey Yaşar' diye anlamalıyız. Çünkü bu hitap hepimizedir. Çünkü sözleri evrenseldir, tüm zamanı kuşatıcıdır.
* Hiç kuşkusuz her şeyin bir kılavuzu vardır. Aklın kılavuzu da düşüncedir. Düşüncenin kılavuzu da suskunluktur. Her şeyin bir bineği vardır. Aklın bineği de tevazudur. Yasaklandığın şeyleri istiyor olman, senin cahil biri olduğunun en belirgin kanıtıdır.
* Senin elinde ceviz varsa ve insanlar da elinde inci olduğunu söyleseler, elindekinin ceviz olduğunu bilirsen, insanların ona inci demeleri sana bir yarar sağlamaz.
Şayet elinde inci varsa ve insanlar da onun ceviz olduğunu söyleseler, elindekinin inci olduğunu bilirsen, insanların onun ceviz olduğunu söylemeleri de sana bir zarar
vermez.
* Allah nebi ve resullerini, kullarına Allah ile ilgili olarak sırf akıllarını kullansınlar diye göndermiştir.
Bu bağlamda peygamberlere en güzel karşılığı verenler, en güzel marifet mertebelerine ulaşanlar olmuşlardır.
Akıl bakımından en olgun ve en kusursuz olanları, dünya ve âhirette en yüce mertebelere erişenler olmuşlardır.
* Hiçbir kul yoktur ki, bir melek onun perçeminden tutmuş olmasın. Kul mütevazı olursa, Allah onu yüceltir. Büyüklük taslarsa da Allah onu alçaltır.
* Allah'ın, insanlara sunduğu iki kanıtı vardır. Biri açık, diğeri gizli. Açık kanıt resûller, nebiler ve imamlardan oluşur. Gizli kanıt ise akıldır.
* Akıllı insan o kimsedir ki, helâl işlerle uğraşmak onu şükretmekten alıkoymaz; haramlar da sabrını kırmaz.
* Üç şeyi üç şeye musallat kılan kimse, aklını yıkmaya yardım etmiş gibidir. Uzun dünyevî beklentilerle düşünce nurunu
karartanlar.
Çok konuşup boş boğazlık etmekle hikmetin tomurcuklarını mahvedenler.
Nefsinin şehevî arzularıyla öğüt alma yeteneklerinin aydınlığını söndürenler.
Böyle kimseler akıllarını yıkmak için hevâlarına yardım etmiş olurlar. Aklını yıkan bir kimse de dinini ve dünyasını ifsad etmiş olur.
* Sen aklını Rabb'inin emrini yerine getirmekten alıkoyduğun ve aklını yenilgiye uğratsın diye hevânın isteklerine uyduğun hâlde, amelin Allah katında gelişir mi?
* İlimle ilgili olarak bilmediklerini öğren, cahile de öğrendiğini öğret. İlminden dolayı âlimi yücelt, onunla çekişmeyi bırak. Cehaletinden dolayı cahili küçült ama kovma; aksine yakınlaştır ve onu eğit." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Musa Kazım eseri)
İslam dünyasında ise iddia ediyorum bu mükemmel aracı Müslümanların % 99'u kullanmıyor. Kullansa dünyanın merkezinde her türlü zengin topraklar üzerinde yaşayan Müslümanlar bu kadar acziyet, fakirlik ve felaketler yaşamazlardı, yaşamazdık.
Bu iddiamın diğer bir kaynağı ise Yüce Allah'ın Kur'an'da, 'hala akletmeyecek misin, hala düşünmez misiniz' gibi onlarca ayette vurgu yapmasıdır.
Aklımızı kullanmıyoruz. Çünkü bu büyük nimetin, aracın mahiyetini bilmiyoruz. Bilmekten kaçıyoruz.
Tabi, diyen olabilir ki, ben aklımı kullanıyorum! Tuzluyu, soğuğu, sıcağı, acıyı, tatlıyı vs. ayırt edebiliyorum. Okuyabiliyorum, sokakta veya televizyondaki nesneleri ayırt edebiliyorum vs.
Bu aklı kullanmak değildir. İçsel tepkidir. Bilinçli veya bilinçsiz davranışlardır veya duygudur, arzudur, kaygıdır. Kısaca güdüdür. Bunları hayvanlar da yapıyor. Hem de insandan daha hassas, hızlı bir şekilde.
İşte bu noktada insanı hayvandan ayıran ruh ve mahluk olan ve ruhun emrine verilen akıl kavramları önümüze geliyor.
"Biz, insanı en güzel şekilde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik" (Tin Suresi 4-5) ayetinin bir anlamı da ruhun emrindeki akıl ve ruh ile bağlarını koparmış, şeytan ve ihtiraslarının emrine girmiş, kölesi olmuş akıl diye düşünüyorum. (En doğruyu Allah bilir)
Bu noktada İmam Musa Kazım Hazretlerinin en meşhur talebelerinden Hişam'a akıl konusundaki öğretilerinden örnekler vermek istiyorum.
İmam Kazım (a.s) her cümlesine 'Ey Hişam' diye başlıyor. Bu hitabı biz, 'Ey Akın, Ey Hasan, Ey Süleyman, Ey Yaşar' diye anlamalıyız. Çünkü bu hitap hepimizedir. Çünkü sözleri evrenseldir, tüm zamanı kuşatıcıdır.
* Hiç kuşkusuz her şeyin bir kılavuzu vardır. Aklın kılavuzu da düşüncedir. Düşüncenin kılavuzu da suskunluktur. Her şeyin bir bineği vardır. Aklın bineği de tevazudur. Yasaklandığın şeyleri istiyor olman, senin cahil biri olduğunun en belirgin kanıtıdır.
* Senin elinde ceviz varsa ve insanlar da elinde inci olduğunu söyleseler, elindekinin ceviz olduğunu bilirsen, insanların ona inci demeleri sana bir yarar sağlamaz.
Şayet elinde inci varsa ve insanlar da onun ceviz olduğunu söyleseler, elindekinin inci olduğunu bilirsen, insanların onun ceviz olduğunu söylemeleri de sana bir zarar
vermez.
* Allah nebi ve resullerini, kullarına Allah ile ilgili olarak sırf akıllarını kullansınlar diye göndermiştir.
Bu bağlamda peygamberlere en güzel karşılığı verenler, en güzel marifet mertebelerine ulaşanlar olmuşlardır.
Akıl bakımından en olgun ve en kusursuz olanları, dünya ve âhirette en yüce mertebelere erişenler olmuşlardır.
* Hiçbir kul yoktur ki, bir melek onun perçeminden tutmuş olmasın. Kul mütevazı olursa, Allah onu yüceltir. Büyüklük taslarsa da Allah onu alçaltır.
* Allah'ın, insanlara sunduğu iki kanıtı vardır. Biri açık, diğeri gizli. Açık kanıt resûller, nebiler ve imamlardan oluşur. Gizli kanıt ise akıldır.
* Akıllı insan o kimsedir ki, helâl işlerle uğraşmak onu şükretmekten alıkoymaz; haramlar da sabrını kırmaz.
* Üç şeyi üç şeye musallat kılan kimse, aklını yıkmaya yardım etmiş gibidir. Uzun dünyevî beklentilerle düşünce nurunu
karartanlar.
Çok konuşup boş boğazlık etmekle hikmetin tomurcuklarını mahvedenler.
Nefsinin şehevî arzularıyla öğüt alma yeteneklerinin aydınlığını söndürenler.
Böyle kimseler akıllarını yıkmak için hevâlarına yardım etmiş olurlar. Aklını yıkan bir kimse de dinini ve dünyasını ifsad etmiş olur.
* Sen aklını Rabb'inin emrini yerine getirmekten alıkoyduğun ve aklını yenilgiye uğratsın diye hevânın isteklerine uyduğun hâlde, amelin Allah katında gelişir mi?
* İlimle ilgili olarak bilmediklerini öğren, cahile de öğrendiğini öğret. İlminden dolayı âlimi yücelt, onunla çekişmeyi bırak. Cehaletinden dolayı cahili küçült ama kovma; aksine yakınlaştır ve onu eğit." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Musa Kazım eseri)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025