‘Malını ancak helal yoldan elde etmelisin'
İmam Zeynelâbidin (a.s.) buyurdu ki: "Malın senin üzerindeki hakkı şudur: Onu ancak helal yoldan elde etmelisin; haram olan yerde sarfetmemelisin; lazım olan yerden esirgeyip lazım olmayan yerde harcamamalısın; bu mal, Allah'tan olduğu için ancak O'nun razı olduğu yerde kullanmalısın"
06.06.2021 12:10:00





İmam Zeynelâbidin (a.s.) Hukuk Risalesi'nde buyuruyor ki:
"Ortağın senin üzerindeki hakkı şudur: Gıyabında sorunlarını halletmen, huzurunda onunla eşit olman, onun görüşünü bilmeden karar almaman, ona istişare etmeden kendi başına bir iş yapmaman, malını koruman ve önemli veya önemsiz olan her şeyde ona hıyanet etmemendir. Zira şöyle bir hadis bize ulaşmıştır: 'Allah'ın eli, iki ortak birbirlerine hıyanet etmedikçe onların üzerindedir.' Güç ancak Allah'tandır.
Malın senin üzerindeki hakkı şudur: Onu ancak helal yoldan elde etmelisin; haram olan yerde sarfetmemelisin; lazım olan yerden esirgeyip lazım olmayan yerde harcamamalısın; bu mal, Allah'tan olduğu için ancak O'nun razı olduğu yerde kullanmalısın. Seni övmemesi (zahmetlerinin kadrini bilmemesi) muhtemel olan bir kimseyi (yani varisi) o malda, kendine tercih etmemelisin. Zira şayet geride bıraktığın malda mirasçı iyi mirasçılık yapmayıp Rabbinin itaati yolunda o malı harcamaz olursa, sen de bu işte ona yardım etmiş olursun; veyahut da mirasçı, o malda kendi halini düşünüp onu Allah'ın itaati yolunda harcarsa, o zamanda o faydalanır ve azapla birlikte günah, hasret ve pişmanlık sana kalır. Kuvvet ancak Allah'tandır.
Alacaklının senin üzerindeki hakkı şudur: Eğer zengin isen borcunu ödemelisin; işinde ona yardımcı olmalısın; borcunu ödemeyi geciktirmemelisin. Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: 'Zenginin, borcu ödemeyi geciktirmesi zulümdür.' Ama eğer elin darda olursa, onu tatlı bir dille razı etmelisin ve güzelce mühlet vermesini istemelisin ve iyi bir şekilde (rahatsız etmeyerek) geri çevirmelisin; hem malını vermeyip, hem de kötü muâmelede bulunmamalısın; zira böyle bir tavır alçaklıktır. Ve güç ancak Allah'tandır.
Kendisiyle oturup kalktığın kimsenin senin üzerindeki hakkı şudur: Onu aldatmamalısın, ona hile yapmamalısın, ona yalan söylememelisin, onu gaflette bırakmamalısın, şefkatsiz bir düşman gibi onu yıkmaya çalışmamalısın, sana itimat ederse mümkün olduğu kadar onu gözetmelisin ve bilmelisin ki, itimat ederek işi diğerine bırakan kimseyi (alış verişte) aldatmak bir nevi faizdir. Ve kuvvet yalnızca Allah'tandır.
Aleyhine dava açan kimsenin senin üzerindeki hakkı şudur: Aleyhine açtığı dava hak olursa delilini reddetmemelisin, iddiasını iptal etmeye çalışmamalısın. Nefsine düşman olmalısın, kendi aleyhine hükmetmelisin. Tanığa ihtiyaç olmaksızın onun yararına tanıklık etmelisin. Zira bu Allah'ın senin üzerindeki hakkıdır.
Yine eğer batıl bir şeyi iddia ederse, onunla uzlaşmalısın, onu korkutmalısın, dinine yemin ettirmelisin, Allah'ı hatırlatmakla sana olan öfkesini yok etmelisin ve karşı tarafın tecavüzünü senden uzaklaştırmayan, aksine günahını senin üzerine atan ve düşmanlık kılıcını aleyhine bileyen boş lafları ve kargaşayı bir kenara bırakmalısın. Zira çirkin söz, şer çıkardığı gibi, güzel söz de şerri giderir. Ve güç sadece Allah'tandır.
Aleyhine dava açtığın kimsenin senin üzerindeki hakkı şudur: İddia ettiğin şey hak olursa, mümkün olduğu kadar onunla yumuşak konuşmalısın. Çünkü dava, daima karşıdakine ağır gelir. Delilini yumuşakça, ağır ağır en açık bir beyan ve en latif bir tavırla söylemeli ve delilini bırakıp yaygara çıkarmakla meşgul olmamalısın. Zira delilin ortadan yok olup gider ve bunu telafi etmen de mümkün olmaz. Ve kuvvet yalnızca Allah'tandır."
"Ortağın senin üzerindeki hakkı şudur: Gıyabında sorunlarını halletmen, huzurunda onunla eşit olman, onun görüşünü bilmeden karar almaman, ona istişare etmeden kendi başına bir iş yapmaman, malını koruman ve önemli veya önemsiz olan her şeyde ona hıyanet etmemendir. Zira şöyle bir hadis bize ulaşmıştır: 'Allah'ın eli, iki ortak birbirlerine hıyanet etmedikçe onların üzerindedir.' Güç ancak Allah'tandır.
Malın senin üzerindeki hakkı şudur: Onu ancak helal yoldan elde etmelisin; haram olan yerde sarfetmemelisin; lazım olan yerden esirgeyip lazım olmayan yerde harcamamalısın; bu mal, Allah'tan olduğu için ancak O'nun razı olduğu yerde kullanmalısın. Seni övmemesi (zahmetlerinin kadrini bilmemesi) muhtemel olan bir kimseyi (yani varisi) o malda, kendine tercih etmemelisin. Zira şayet geride bıraktığın malda mirasçı iyi mirasçılık yapmayıp Rabbinin itaati yolunda o malı harcamaz olursa, sen de bu işte ona yardım etmiş olursun; veyahut da mirasçı, o malda kendi halini düşünüp onu Allah'ın itaati yolunda harcarsa, o zamanda o faydalanır ve azapla birlikte günah, hasret ve pişmanlık sana kalır. Kuvvet ancak Allah'tandır.
Alacaklının senin üzerindeki hakkı şudur: Eğer zengin isen borcunu ödemelisin; işinde ona yardımcı olmalısın; borcunu ödemeyi geciktirmemelisin. Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: 'Zenginin, borcu ödemeyi geciktirmesi zulümdür.' Ama eğer elin darda olursa, onu tatlı bir dille razı etmelisin ve güzelce mühlet vermesini istemelisin ve iyi bir şekilde (rahatsız etmeyerek) geri çevirmelisin; hem malını vermeyip, hem de kötü muâmelede bulunmamalısın; zira böyle bir tavır alçaklıktır. Ve güç ancak Allah'tandır.
Kendisiyle oturup kalktığın kimsenin senin üzerindeki hakkı şudur: Onu aldatmamalısın, ona hile yapmamalısın, ona yalan söylememelisin, onu gaflette bırakmamalısın, şefkatsiz bir düşman gibi onu yıkmaya çalışmamalısın, sana itimat ederse mümkün olduğu kadar onu gözetmelisin ve bilmelisin ki, itimat ederek işi diğerine bırakan kimseyi (alış verişte) aldatmak bir nevi faizdir. Ve kuvvet yalnızca Allah'tandır.
Aleyhine dava açan kimsenin senin üzerindeki hakkı şudur: Aleyhine açtığı dava hak olursa delilini reddetmemelisin, iddiasını iptal etmeye çalışmamalısın. Nefsine düşman olmalısın, kendi aleyhine hükmetmelisin. Tanığa ihtiyaç olmaksızın onun yararına tanıklık etmelisin. Zira bu Allah'ın senin üzerindeki hakkıdır.
Yine eğer batıl bir şeyi iddia ederse, onunla uzlaşmalısın, onu korkutmalısın, dinine yemin ettirmelisin, Allah'ı hatırlatmakla sana olan öfkesini yok etmelisin ve karşı tarafın tecavüzünü senden uzaklaştırmayan, aksine günahını senin üzerine atan ve düşmanlık kılıcını aleyhine bileyen boş lafları ve kargaşayı bir kenara bırakmalısın. Zira çirkin söz, şer çıkardığı gibi, güzel söz de şerri giderir. Ve güç sadece Allah'tandır.
Aleyhine dava açtığın kimsenin senin üzerindeki hakkı şudur: İddia ettiğin şey hak olursa, mümkün olduğu kadar onunla yumuşak konuşmalısın. Çünkü dava, daima karşıdakine ağır gelir. Delilini yumuşakça, ağır ağır en açık bir beyan ve en latif bir tavırla söylemeli ve delilini bırakıp yaygara çıkarmakla meşgul olmamalısın. Zira delilin ortadan yok olup gider ve bunu telafi etmen de mümkün olmaz. Ve kuvvet yalnızca Allah'tandır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.