Bağımsız Türkiye Partisi Gençlik Kolları Şehit Genel Başkanı Lütfullah Dereci ile kimin, kimlerin bir derdi, bir problemi olabilir ki.
Sağlığında Lütfullah Dereci'nin bulunduğu makamdan, içinde bulunduğu hizmetlerden hep yanında ve yakınında bulunduğu Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den ve vatana, bayrağa, bağımsızlığa dair söylemlerden kim ya da kimler rahatsızlık duydularsa, onun şehitlik makamını da kıskanarak fitneye düştüler, fesada sürüklendiler.
Bütün bu kuru gürültülerin, sağlığında selam vermediği halde, ölüsüne güya sahip çıkma gayretlerinin arka planında bu kıskançlığın, bu hazımsızlığın yattığına inanıyorum.
Dünya çapında bir liderin, Haydar Baş Bey gibi bir insanın en yakınında bulunan, en gözde elamanlarından biri olan bir delikanlının, abisi olmak, ablası olmak, kardeşi, dayısı, amcası, amcasının oğlu olmak bir iftihar ve şeref vesilesidir. Bir aile için, bir sülale için övünç kaynağı olmalıdır. Ama bu şeref, bu iftihar kaynağını bir türlü göremeyenler, o hayattayken bunu bir türlü farkedemeyenler, ecel yetince, delikanlımız şahadet şerbetini içince, "Sağlığında koparıp alamadık, bari ölüsünü o kaynaktan koparıp alalım" diyerek harekete geçtiler.
Eğer başarabilselerdi en ücra bir köy köşesine defnedeceklerdi, belki bayramda, Cuma'da bir fatihayı bile esirgeyeceklerdi. Çünkü sağlığında selamı esirgemişlerdi bu insandan. Şimdi ise, BTP kadroları, Gençlik Kolları Genel Başkanlarına sahip çıktılar. Akçaabat'ta, Şehitlik Tepesi'nde son devrin büyük velilerinden Mustafa Hayri Ögüt Hazretlerinin koltuğunun dibine yerleştirdiler. Yani selam vermedikleri, çekemedikleri Lütfullah öldükten sonra da yine zirve bir makama oturmuş oldu.
Kuru gürültülerin yegane sebebi bu.
Lütfullah Dereci'nin şehadetiyle derde düşen bir grup daha var. Bunlar, dört er kişinin, delikanlının elim bir trafik kazası sonucu hayatlarını kaybetmesini haber yapmadılar, üç beş satır yer vermediler ama, şehitlerden birinin nereye defnedileceği konusunda çıkan ihtilafın üzerine balıklama atladılar. Onları da gayet iyi anlıyoruz; elim bir kuyruk acıları var. BTP kadroları, Lütfullah'ın başında bulunduğu gençlik kolları, onların papazlarla, hahamlarla flörtlerini görüntülemiş, çanlarına ot tıkamışlardı, maskelerini indirmişlerdi.
Sağlığında Lütfullah Dereci'nin bulunduğu makamdan, içinde bulunduğu hizmetlerden hep yanında ve yakınında bulunduğu Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den ve vatana, bayrağa, bağımsızlığa dair söylemlerden kim ya da kimler rahatsızlık duydularsa, onun şehitlik makamını da kıskanarak fitneye düştüler, fesada sürüklendiler.
Bütün bu kuru gürültülerin, sağlığında selam vermediği halde, ölüsüne güya sahip çıkma gayretlerinin arka planında bu kıskançlığın, bu hazımsızlığın yattığına inanıyorum.
Dünya çapında bir liderin, Haydar Baş Bey gibi bir insanın en yakınında bulunan, en gözde elamanlarından biri olan bir delikanlının, abisi olmak, ablası olmak, kardeşi, dayısı, amcası, amcasının oğlu olmak bir iftihar ve şeref vesilesidir. Bir aile için, bir sülale için övünç kaynağı olmalıdır. Ama bu şeref, bu iftihar kaynağını bir türlü göremeyenler, o hayattayken bunu bir türlü farkedemeyenler, ecel yetince, delikanlımız şahadet şerbetini içince, "Sağlığında koparıp alamadık, bari ölüsünü o kaynaktan koparıp alalım" diyerek harekete geçtiler.
Eğer başarabilselerdi en ücra bir köy köşesine defnedeceklerdi, belki bayramda, Cuma'da bir fatihayı bile esirgeyeceklerdi. Çünkü sağlığında selamı esirgemişlerdi bu insandan. Şimdi ise, BTP kadroları, Gençlik Kolları Genel Başkanlarına sahip çıktılar. Akçaabat'ta, Şehitlik Tepesi'nde son devrin büyük velilerinden Mustafa Hayri Ögüt Hazretlerinin koltuğunun dibine yerleştirdiler. Yani selam vermedikleri, çekemedikleri Lütfullah öldükten sonra da yine zirve bir makama oturmuş oldu.
Kuru gürültülerin yegane sebebi bu.
Lütfullah Dereci'nin şehadetiyle derde düşen bir grup daha var. Bunlar, dört er kişinin, delikanlının elim bir trafik kazası sonucu hayatlarını kaybetmesini haber yapmadılar, üç beş satır yer vermediler ama, şehitlerden birinin nereye defnedileceği konusunda çıkan ihtilafın üzerine balıklama atladılar. Onları da gayet iyi anlıyoruz; elim bir kuyruk acıları var. BTP kadroları, Lütfullah'ın başında bulunduğu gençlik kolları, onların papazlarla, hahamlarla flörtlerini görüntülemiş, çanlarına ot tıkamışlardı, maskelerini indirmişlerdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025