Ne zaman bir ilkokula girsem, birbirinden farklı iki ses duyarım. Bunlardan birisi çocukların cıvıl cıvıl sesleri; diğeri ise onları susturmaya çalışan öğretmenlerin bağırtıları… "Sus oğlum, dur oğlum, yapma kızım, dinle yavrum, buraya bak yakışıklı" gibi…
Toplantılarda çocukların salon içerisinde koşuşturmaları, büyüklerinin ne yaptığına aldırmadan uğraşlarına devam etmeleri çoğu kez dikkat dağıtır ama ben onların bu hallerini gördükçe konuşmamı keser, elimle yavaş olmalarını işaret ederim. Bu davranışım genellikle de etkili olur.
Bazen de süs bebeği gibi büyüklerinin yanında oturan, sıkıntıdan patlayan, biran önce bitse de gitsek diyen akıllı bıdıklarla göz göze gelirim. Onlara da konuyla ilgiliymiş gibi cevaplayabilecekleri sorular sorar, salonda olduklarının farkında olduğumu; meselenin onları yakından ilgilendirdiğini hatırlatmaya çalışırım.
Çocukları susturmak, susmaya alıştırmak gelecekte milleti susturmaktır. Onları terbiye etmek değildir. Konuştuğum çocukların yüzde sekseni kendilerinin önemsenmediği hissini taşımakta, ebeveynlerinin söylediği şeyleri yaptıkları zaman cezadan kurtulacaklarına inandıklarını belirtmektedirler.
Konuşmak bir ihtiyaçtır. Özellikle çevresinde çocuk bulunmayan evlerde yetişen çocukların içine kapanık, okulda kavgacı ve dediğim dedik çocukların en büyük sorunudur. Konuşmanın eğitim için gerekli bir iletişim biçimi olduğunu, bilgi alış verişinin sağlanmasında büyük önem taşıdığını unutmamalıyız. Öylesine ki, bazen çocuklar sizin göremediğiniz ayrıntıları fark eder ve bunu dillendirirler.
Eğer bir çocuğun saygısını kazanmak istiyorsanız ona yaklaşımınız bir büyüğe yaklaşır gibi olmalıdır.
Yıllarca susturulmuş bir toplumun bireyleri olarak olana bitene seyirci kalmamızın kökeninde çocukluğumuz yatmaktadır.
Ne yazık ki yetişkin konuşanlarda direniş ve kavga için ağızlarını açmaktadırlar ki, bu da küçük yaşta horlanmış, aşağılanmış hatta şiddete uğramış geçmişe sahip olan insanlarımızdır.
***
Günümüz gençleri ile olan beraberliklerimizde de, çocuklukta aldıkları alışkanlıkların sonucu bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduklarını, pek çoğunun bizleri modası geçmiş bireyler olarak gördüklerini, söylediğiniz şeyleri can kulağı ile değil; baştan savmak için görece dayalı bir ilgi ile dinlediklerini fark ediyoruz.
Ders ve para konuları hariç yetişkinler ile ilgi kurmamaları; yaşanmışlıklar hakkındaki anlatılara uzak durmaları, bariz bir saygısızlık olarak ortaya çıkıyor. Bu biraz da: "Dün sen beni dinlemiyordun, bugün de ben seni dinlemiyorum…" tepkisi oluyor.
Doğa içindeki izcilik eğitimlerimizde genellikle çocuk liderlerin eğitilmesi ile diğer çocuklara daha kolay ulaştığımızı, bilgileri arkadaşlarından almalarının daha iyi bir yol olduğunu keşfettik. Bu nedenle çocuk ve genç gruplarında 6 ila 8 kişilik obaları bir arada tutmaya, onlara vermeyi planladığımız mesajları oba liderlerinin anlatacağı şekle getirmeye özen gösteriyoruz.
Gençleri direk karşımıza alarak yapılan bir yönetimsel yanlışın, davranış bozukluğunun, kişisel aykırılığın eleştirilmesi yerine grup ödevi olarak işlenmesini tercih ediyoruz.
***
Hepimizin yetişirken edindiği yanlış davranışlar ve söylem biçimleri bulunuyor. Bunu bizler değil, çocuk ve gençler daha iyi görüyorlar. Bir taşı düzleştirmenin en kolay yolu onu benzerleri ile bir araya getirmek, birbirine sürtünmesini sağlamaktır. Zaman zaman kıvılcımlar çıksa da sonuçları daima iyi ve güzel olmaktadır.
Ne zaman ki çocuklar belli bir terbiye içinde fikirlerini ifade etme, gençler saygı çerçevesinde şikayet ve kırgınlıkları ele almak için soru sormaya başlarlar ise o zaman demokratik düşünce yolunda başarı elde ederiz. Yoksa çocuklar bağırarak konuşmaya, gençler sözleri ile yetişkinlere saldırmaya devam edeceklerdir.
Bu da, bir 'nesil'in diğer 'nesil'i dışlaması; geçmişe değer vermemesi, kendileri için yapılanlara saygı duymaması, o günün şartlarını anlamaması, her söze saldırarak başlaması demektir. Bütün bunlar toplum barışını tehdit eder, insanlar arasındaki ayrımcılığı, mutsuzluğu, sevgisizliği körükler. Milli birlik ve beraberliği yok eder.
Lütfen çocukları susturmaya değil konuşmaya, gençleri de önce susup karşısındakini dinlemeye alıştırın…
- Rekabet ve geleceğin partisi olmak… / 05.04.2025
- İlahi adalet… / 04.04.2025
- Sahne… / 02.04.2025
- Sessizlik… / 01.04.2025
- Bayramlık… / 28.03.2025
- Gelecek kaygısı… / 21.03.2025
- VEFA… / 19.03.2025
- Doğruları söylemek… / 14.10.2024
- Haydar Hoca'yı hatırlarken… / 06.08.2024