Ortadoğu'daki gerilimin azalması(?) amacıyla NATO öncülüğünde bir "uluslararası gücün" oluşturulması gündemde.İlk başta kulağa hoş geliyor. Diyalog kelimesinde de yaptığımız hatayı tekrarlıyoruz, yine kelimelerin bize göre anlamından yola çıkıyoruz, sadece barış gücü kelimesindeki "barış" kelimesi bizi cezbediyor.Peki, bu gücün varlığı neden isteniyor?ABD, bayram değil seyran değil, neden Fransa ve Türkiye'nin bu güce komuta etmesini teklif ediyor?İşin garip tarafı da 1,2 askeri kaçırıldı diye gerek Filistin'de, gerekse Lübnan'da olayla hiç alakası olmayan yüzlerce sivili bütün dünyaya göstere göstere katleden, yüzbinlercesini de evinden yurdundan eden İsrail de bu gücün varlığını destekliyor.Esasen sadece desteklemekle de kalmıyor, zannımca bu gücü talep eden de İsrail. Bakın İsrailli yetkililer neler diyor?İsrail'in Washington Büyükelçisi Daniel Ayalon, Lübnan'a gönderilecek uluslararası gücün çevik ve güçlü bir istihbarat kapasitesine sahip olmasının kendileri için yeterli olduğunu söyledi. Terör saldırılarının ancak bu şekilde önlenebileceğini belirten Ayalon, İsrail'in 1999 yılında Kosova'ya gönderilen "ağır silahlı" NATO gücü benzeri bir güç görmek istediğini belirtti.Yani istenen güç, çevik olacak, istihbarat gücü olacak ve ağır silahlı olacak. Bunu kim talep ediyor? Şu an sivil katliamı yapan İsrail.İsrail ve bodyguardı ABD'nin, böyle bir taleple neleri hedeflediği açık ve net ortada.İsrail Lübnan'ı işgal ettikten sonra, Lübnan'daki direniş beklediğinden fazla çıktı ve İsrail ağır kayıplar verdi. Bu durum İsrail'i işgal konusunda yavaşlatırken, İsrail halkının da tepkilerine sebep oldu. Hatırlarsanız birçok Yahudi de Lübnan işgaline protesto gösterilerine katıldı.NATO kapsamında böyle bir uluslararası gücün gelmesi ve bu gücün direnişin en çok olduğu yere yerleştirilmesi İsrail'in önündeki engelleri kaldıracaktır. Direnişle artık bu güç uğraşacak, İsrail kendi halkına da "bakın bu uluslararası bir mesele" diyebilecektir, halkını rahatlatacaktır. ABD'nin Fransa ve Türkiye'yi koordinatör olarak seçmesi de önemlidir. Dikkat ederseniz, İsrail'in Lübnan işgaline cılız da olsa ilk tepkiyi koyan Fransa'dır. Fransa'nın Lübnan üzerinde siyasi ve ekonomik hesapları, yatırımları vardır. Türkiye'nin ise bu coğrafyada tarihten kaynaklanan güçlü bir imajı vardır.Direnişin en güçlü olduğu noktalara yerleştirilen bir uluslararası güce Lübnan açısından iyi imaja sahip bu iki ülke komuta ederse Lübnan halkının direnişi kırılabilecektir. İşte ABD ve İsrail'in planı da budur.Hatırlarsanız Irak için de benzer bir senaryo planlanmıştı. Türk ordusu Irak'ta direnişin en fazla olduğu yerlere yerleştirilmek ve ABD askerlerinin kayıplarının azaltılması düşünülüyordu. Meşhur 1 Mart tezkeresinin TBMM'nde reddiyle bu oyuna düşülmemiş olundu, ancak tezkere çıkmamasına rağmen AKP hükümetinin ABD'ye sağladığı lojistik destekle ABD hedefine ulaşmış oldu.ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın "artık yeni bir Ortadoğu'nun zamanı geldi" ifadeleri, ABD ve İsrail'in sadece Irak, Filistin ve Lübnan'la sınırlı kalmayacaklarını ispatlamaktadır.Arzu ettikleri Ortadoğu ise arzı mevut çerçevesinde halkları tamamen köle haline getirilmiş, direnişi tamamen bitirilmiş, direnenlerin ise tamamen katledildiği bir yer.İnsan haklarından zerre kadar nasibini almamış olan ABD ve İsrail'in özlediği yeni bir Ortadoğu sizce başka nasıl olabilir?Türkiye bu oyunlara asla alet olmamalı, atacağı bütün adımları ulusal çıkarlarımıza uygun atmalı.Tabii bunun için okyanus ötelerinden icazet almamış, kafası ve gönlü bu ülkeye ve aziz millete ait bir lider lazım.Bu da yeterli değil, aynı zamanda bu liderin çözüm için projeleri olması ve de bu projeleri hayata geçirecek bir kadrosu da olması lazım.Görünen o ki bu lider, ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli projesi sebebiyle, yerli yabancı yüzlerce bilim adamının Nobel'e aday gösterdiği Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu da Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) fedakar kadrolarıdır.Çözümü uzaklarda aramamak lazım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025