Şimdi bir güruh çıktı. "Savaş halindeyiz. Şimdi ekonomik sıkıntıları gündem etmek yersiz" diyor. İyi de, vatandaşın maruz kaldığı 25 milyonu aşan icra dosyası ne olacak? Borçlu, kapısına gelen haczi; "Şimdi ordumuz Afrin'de, dönünce gelin" diyerek durdurabiliyor mu? 3 milyon kredi kartı borçlusu, bankaya; "Arfin harekâtından sonra ödeyeceğim şimdi bas git!" diyebiliyor mu? Hükümet de, vatandaşın banka ve vergi borçlarını Afrin gerekçesiyle bir KHK çıkarıp durduramadığına göre ekonomi, gündemin değişmez bir maddesi olmaya devam edecektir.
Gündemin değişmez maddesi 16 yıldır değişmedi. Gömlekler değişti, saatler milyon dolarlık yenisiyle değişti, değiştim diyenler yine değişti. Ama vatandaşın gündemi nedense hiç değişmedi. O halde vatandaşın ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmek için bundan sonra ne yapacağız? Meclis'teki grup toplantısında en güzel konuşanı mı seçeceğiz? Meydanlarda sesi en çok çıkana mı kulak kabartacağız? Yoksa medyada en çok çıkana, "vardır bir bildiği" mi diyeceğiz? Ya da geçen dönemlerde aldatılmışlardı o yüzden başarılı olmadılar mı diyeceğiz?
Ekonomik ve sosyal sorunlarımızı çözmek için önümüzdeki dönem kime vekâlet vereceğiz. Öyle ya da böyle bu sorunların çözülmesi için; kendimiz, çocuklarımız ve geleceğimiz adına bir vekâlet vereceğiz. Bu bir gerçek ama vekil adayının bize verdiği sözleri yerine getirebileceğine nasıl güveneceğiz?
Öyle ki seçeceğimiz vekili; Anayasanın üçüncü bölümünde "Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler" başlığı altında devlete yüklenen hak ve ödevleri yerine getirmek ile görevlendirmiş olacağız. Ki bu hak ve ödevler Anayasa'nın 41 ve devamı maddelerinde; Ailenin Korunması, Eğitim ve Öğrenim, Tarım, Hayvancılık, Sağlık, Çevre ve Konut, Gençliğin Korunması, Sosyal Güvenlik Hakları olarak tek tek sayılmıştır. Demek ki bu göreve seçilecek kişinin yani devleti yönetmeye aday birinin bu sorunları çözmede donanımlı olması şarttır. Yani kişinin ayinesi iş olacak; onun sözüne veya bahanesine bakılmayacak.
Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig adlı eserinde; "Söz, bilerek söylenirse bilgi sayılır" demektedir. Bilmenin ispatı da ortaya bir eser koymaktan geçer. Eserin iddiadan öteye geçip uygulama ile kanıtlandığında ise artık o eser bir tez değil kanundur. Eserin bilimsel anlamda kanun olarak kabul edilmesi demek artık yanlış olabileceğine ihtimal verilmeyen sonuçlar ortaya çıkması demektir.
Budan sonra bir çay ocağında bile konuşulacak makalesi olmayana değil de adına 2005'ten bugüne kadar 9 uluslararası kongre yapılan, yüzlerce bilim adamı tarafından enine boyuna tartışılan, 4 milyar insanın faydalandığı Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'a; başkalarına verdiğiniz gibi 3 veya 5 defa değil bir defa şans tanımaya ne dersiniz? Çünkü MEM politik bir vaat veya söz değil; yüzlerce bilim adamı tarafından yeni bir ekonomi modeli olduğu tescillenmiş, uygulama ile de kanıtlanmış bir kanundur. MEM'i uygulayanlar bunun sonuçlarını kalkınma ve refah olarak almaktadırlar. Artık siz de; Anayasal hakkınız olan; ruh ve fizik sağlığı içinde insana yaraşır bir hayat sürdürmeyi hak etmiyor musunuz?
Gündemin değişmez maddesi 16 yıldır değişmedi. Gömlekler değişti, saatler milyon dolarlık yenisiyle değişti, değiştim diyenler yine değişti. Ama vatandaşın gündemi nedense hiç değişmedi. O halde vatandaşın ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmek için bundan sonra ne yapacağız? Meclis'teki grup toplantısında en güzel konuşanı mı seçeceğiz? Meydanlarda sesi en çok çıkana mı kulak kabartacağız? Yoksa medyada en çok çıkana, "vardır bir bildiği" mi diyeceğiz? Ya da geçen dönemlerde aldatılmışlardı o yüzden başarılı olmadılar mı diyeceğiz?
Ekonomik ve sosyal sorunlarımızı çözmek için önümüzdeki dönem kime vekâlet vereceğiz. Öyle ya da böyle bu sorunların çözülmesi için; kendimiz, çocuklarımız ve geleceğimiz adına bir vekâlet vereceğiz. Bu bir gerçek ama vekil adayının bize verdiği sözleri yerine getirebileceğine nasıl güveneceğiz?
Öyle ki seçeceğimiz vekili; Anayasanın üçüncü bölümünde "Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler" başlığı altında devlete yüklenen hak ve ödevleri yerine getirmek ile görevlendirmiş olacağız. Ki bu hak ve ödevler Anayasa'nın 41 ve devamı maddelerinde; Ailenin Korunması, Eğitim ve Öğrenim, Tarım, Hayvancılık, Sağlık, Çevre ve Konut, Gençliğin Korunması, Sosyal Güvenlik Hakları olarak tek tek sayılmıştır. Demek ki bu göreve seçilecek kişinin yani devleti yönetmeye aday birinin bu sorunları çözmede donanımlı olması şarttır. Yani kişinin ayinesi iş olacak; onun sözüne veya bahanesine bakılmayacak.
Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig adlı eserinde; "Söz, bilerek söylenirse bilgi sayılır" demektedir. Bilmenin ispatı da ortaya bir eser koymaktan geçer. Eserin iddiadan öteye geçip uygulama ile kanıtlandığında ise artık o eser bir tez değil kanundur. Eserin bilimsel anlamda kanun olarak kabul edilmesi demek artık yanlış olabileceğine ihtimal verilmeyen sonuçlar ortaya çıkması demektir.
Budan sonra bir çay ocağında bile konuşulacak makalesi olmayana değil de adına 2005'ten bugüne kadar 9 uluslararası kongre yapılan, yüzlerce bilim adamı tarafından enine boyuna tartışılan, 4 milyar insanın faydalandığı Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'a; başkalarına verdiğiniz gibi 3 veya 5 defa değil bir defa şans tanımaya ne dersiniz? Çünkü MEM politik bir vaat veya söz değil; yüzlerce bilim adamı tarafından yeni bir ekonomi modeli olduğu tescillenmiş, uygulama ile de kanıtlanmış bir kanundur. MEM'i uygulayanlar bunun sonuçlarını kalkınma ve refah olarak almaktadırlar. Artık siz de; Anayasal hakkınız olan; ruh ve fizik sağlığı içinde insana yaraşır bir hayat sürdürmeyi hak etmiyor musunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kazım Üstün / diğer yazıları
- İklim krizinin çözümü Z kuşağına kaldı / 17.12.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021