Kuyudan kurtarıp kurutma kumpasına isyan

Türk milleti, kendisini kuyudan çıkaranın, çıkarma vaadinde bulunanın minnetine ve hele hele kuyudan çıkarılma mükâfatı; daha doğrusu mücazatı olan kurutulma zilletine hiç katlanamaz. Türk, kendi kuyusundan kendisi çıkacak, kendi özgür iradesiyle kurulanacak ve kendi hayatını hür bir şekilde ve istiklâlci bir ruhla şereflice yaşayacak.  Bu meseleyi çarpıcı ve simgesel bir kurguyla açıklayan bir Türk fıkrası: Adamın biri kuyuya düşmüş. Bir sürü akıllı adam, kuyunun etrafına toplanmış, nasıl çıkarsak diye uzun uzun münakaşa etmişler. Aradan zaman geçmiş, adam boğulacak, ama akıllılar hâlâ çözüm aramakla meşgul. Delinin biri gelmiş, hemen kuyuya inmiş ve adamı çıkarmış. Sonra da bir ağacın dalına asmış. Akıllılar: "Ne yapıyorsun? İpi hemen çöz, yoksa adam boğulacak" demişler. Delinin verdiği cevap şu: "Kurutuyorum." Türk milleti özellikle Tanzimat'tan bu yana gerilik, ilkellik, cahillik, ayrılık, paramparça oluş, tembellik, ümitsizlik, kendine güvensizlik, gayretsizlik, millî kimliğini ve benliğini kaybediş gayya kuyusuna düşmüş vaziyettedir. Akıllılarımız olan aydınlarımız, bu milleti nasıl kurtarırız diye yıllarca düşünüyor, çözüm arıyor. Tabiî bu arada biz boğuluyoruz. Bizi kurtarmak için birtakım deliler çıkıyor. Bu delilerden bazıları şunlar: Tam Batıcılar bize diyor ki: "İçinde debelendiğin kuyundan kalkınma vaadiyle seni kurtarırım. Ama sonra Türk-İslam kimliğinden vazgeçiş, tam batıcılaşma, yeraltı ve yer üstü bütün zenginliklerini yağmalama, seni dinsiz ve milliyetsiz bırakma sicimiyle asarak kuruturum. Yani senin özünü, ruhunu, varlığını kökünden kuruturum" diyor.  Komünistler de, "Seni komünizmle; yani herkese ölmeyecek kadar aş, köle gibi çalıştırılacak iş, baraka gibi ev vererek işsizlik, aşsızlık, eşitsizlik kuyusundan çıkararak kurtarırım. Ama sonra bütün özgürlüklerini, dinini ve milliyetini elinden alarak zorbalık, baskı, zulüm, sindirme, despotizm sicimiyle asarak insanlığını, insan olma haysiyetini kökünden kuruturum" diyor. Kapitalistler ve küreselciler de dönüp bize diyorlar ki: "Sana her türlü özgürlüğünü vererek baskı ve hürriyetsizlik kuyusundan çıkarırım. Ama sonra soyulma, yağmalama, sömürme, açlık, işsizlik, ahlaksızlık sicimiyle asarak iliklerini, kanını, canını, enerjini kuruturum."  Sahte İslâmcı muhafazakâr demokratlar da şöyle diyor: "Seni başörtü yasağı kuyusundan çıkarırım ama Türklüğünü silme, IŞİD, PKK ve Barzani ile işbirliği halinde bütün Türk varlığını yok etme sicimiyle asarak millî Türk varlığınızı kökünden kuruturum, yani sizin kökünüzü kuruturum." Türk milleti! Tanzimat'tan beri, Batıcılık, Komünistlik, Kapitalistlik, Türk düşmanı ve sahte İslamcılık, seni içine düştüğün cehalet, tembellik, ümitsizlik, ayrılık, taassup, gerilik kuyusundan kurtarmayı vaad etti. Ama kuyudan çıkardıktan sonra seni dinsizlik, milliyetsizlik, bölücülük, sömürü, kimliğini inkâr, millet varlığının kökünü kurutma sicimiyle astı. Artık aklını başına al. Kendi kuyundan yerli, millî, İslamî değerlerinle, öz kaynaklarınla, millî iradenle, tam istiklâlci ruh ve şuurunla, Allah'ına, kendine ve milletine olan tam imanın ve güveninle kendi kuyundan kendin çık ve Türk millet varlığını özgürce yaşa. Kimsenin kurtarması ve kurutması arasında bir tercihe razı olma.