Peygamber Efendimiz (s.a.a.), Maide sûresi 67. ayet nazil olması üzerine Gadir-i Hum mevkiinde beraberindeki yüz yirmi bin hacı sahabiyi toplayarak burada bir hutbe irad ettiğinde, Hz. Ali'yi yanına alarak yüksekçe bir yerden halka şöyle seslenmişti:
"Ey insanlar! Bu Ali'dir. Amcam oğlu, damadım, dünya ve ahret kardeşim, vasiyim, halifem ve Mü'minlerin Emiridir. Ona itaat ediniz! Size iki kutsal emanet bırakıyorum; Allah'ın Kitabı Kur'an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt'im. Bunlar, kıyamet günü Cennetteki Kevser Havuzu başına gelinceye kadar birbirinden ayrılmazlar. Sakın bunları terk etmeyiniz; dalalete düşersiniz. Ehl-i Beyt'im, Nuh'un Gemisi gibidir; gemiye binen kurtulur binmeyen helâk olur. Allah Benim mevlamdır; Ben de mü'minlerin mevlasıyım (şartsız önderi, rehberi, yöneticisi). Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım, Ali'yi seveni sev, Ona buğzedene sen de buğzet. Allah'ım, Ona yardım edene Sen de yardım et. Ona düşmanlık edene, Sen de düşman ol."
Uzun hutbesini irad ettikten sonra orada bulunan yüz yirmi bin hacı sahabi teker teker gelip İmam-ı Ali'yi tebrik edip biat ettiler.
Bu olaydan kısa bir zaman sonra, Sakife'de toplanan bazı sahabiler, ahidlerinden döndüler.
Bundan sonra gelişen süreç, Resûlullah'ın (s.a.a.) "kutsal emanetim, Ehl-i Beyt'im" buyurduğu Hz. Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'in aleyhine gelişti. Muaviye halife olup acımasızca Hz. Ali'ye, ailesine ve sevenlerine eziyetlerde bulundu, savaşlar açtı ve katliamlar yaptı.
Bu noktada ümmet bölündü. Bir kol, Ehl-i Beyt'le beraber oldu. Bir kol da Emevi hanedanı selefi Muaviye ile beraber oldu. O günden bugüne kadar iktidarlar genelde Emevi hanedanlarının uzantılarının elinde bulundu.
Ehl-i Beyt taraftarları, Hz. Ali'den edindikleri örnekle, kaderlerine boyun eğip, sabrederek, ilme ve ibadete yöneldiler.
Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor: "Ahiret ekinini isteyene, ekinini artırırız. Dünya ekinini isteyene de ondan biraz veririz ve onun ahrette bir payı olmaz." (Şûra, 20).
"Kur'an ayetleri muhkem ve müteşabih olmak üzere iki kısımdır. Muhkem ayetler kitabın anası-temelidir. Diğer bir kısmı da, müteşabih (çeşitli manalara benzerliği olan) ayetlerdir. Kalbinde hastalık (ard niyet) olanlar, fitne çıkarmak ve te'vilini bulmak için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler." (Âl-i İmran, 7).
Hz. Ali de diyor ki: "İnsan bilmediğine düşmandır."
"Ey insanlar! Bu Ali'dir. Amcam oğlu, damadım, dünya ve ahret kardeşim, vasiyim, halifem ve Mü'minlerin Emiridir. Ona itaat ediniz! Size iki kutsal emanet bırakıyorum; Allah'ın Kitabı Kur'an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt'im. Bunlar, kıyamet günü Cennetteki Kevser Havuzu başına gelinceye kadar birbirinden ayrılmazlar. Sakın bunları terk etmeyiniz; dalalete düşersiniz. Ehl-i Beyt'im, Nuh'un Gemisi gibidir; gemiye binen kurtulur binmeyen helâk olur. Allah Benim mevlamdır; Ben de mü'minlerin mevlasıyım (şartsız önderi, rehberi, yöneticisi). Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım, Ali'yi seveni sev, Ona buğzedene sen de buğzet. Allah'ım, Ona yardım edene Sen de yardım et. Ona düşmanlık edene, Sen de düşman ol."
Uzun hutbesini irad ettikten sonra orada bulunan yüz yirmi bin hacı sahabi teker teker gelip İmam-ı Ali'yi tebrik edip biat ettiler.
Bu olaydan kısa bir zaman sonra, Sakife'de toplanan bazı sahabiler, ahidlerinden döndüler.
Bundan sonra gelişen süreç, Resûlullah'ın (s.a.a.) "kutsal emanetim, Ehl-i Beyt'im" buyurduğu Hz. Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'in aleyhine gelişti. Muaviye halife olup acımasızca Hz. Ali'ye, ailesine ve sevenlerine eziyetlerde bulundu, savaşlar açtı ve katliamlar yaptı.
Bu noktada ümmet bölündü. Bir kol, Ehl-i Beyt'le beraber oldu. Bir kol da Emevi hanedanı selefi Muaviye ile beraber oldu. O günden bugüne kadar iktidarlar genelde Emevi hanedanlarının uzantılarının elinde bulundu.
Ehl-i Beyt taraftarları, Hz. Ali'den edindikleri örnekle, kaderlerine boyun eğip, sabrederek, ilme ve ibadete yöneldiler.
Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor: "Ahiret ekinini isteyene, ekinini artırırız. Dünya ekinini isteyene de ondan biraz veririz ve onun ahrette bir payı olmaz." (Şûra, 20).
"Kur'an ayetleri muhkem ve müteşabih olmak üzere iki kısımdır. Muhkem ayetler kitabın anası-temelidir. Diğer bir kısmı da, müteşabih (çeşitli manalara benzerliği olan) ayetlerdir. Kalbinde hastalık (ard niyet) olanlar, fitne çıkarmak ve te'vilini bulmak için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler." (Âl-i İmran, 7).
Hz. Ali de diyor ki: "İnsan bilmediğine düşmandır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Topacık / diğer yazıları
- Hz. İbrahim'in kavminden örnekler / 23.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-7 / 22.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-6 / 21.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-5 / 20.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-4 / 19.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-3 / 18.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-2 / 17.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-1 / 16.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-2 / 15.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-1 / 14.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-7 / 22.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-6 / 21.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-5 / 20.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-4 / 19.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-3 / 18.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-2 / 17.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-1 / 16.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-2 / 15.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-1 / 14.03.2017