"İsrail bizim dostumuzdur" ilanını hatırladınız mı?
"İsrail bizim dostumuz"... ve dahi "onlara muhtacız" "bu Ortadoğu'nun gerçeği!"
Hatta ve hatta "sadece dost ve kardeşlikten de öte biz birbirinizin kardeşiyiz çünkü biz (Yahudi Barzani) ile dinsel kardeşiz" sözlerini bir kez daha burada hatırlatmak isteriz.
"Hak geldi bâtıl zail oldu" mu?
Size göre hangisi hak... ve zail olan hangisi?
"Şeriat getireceğim" diyerek yola çıkanların açtığı onbinlerce kilise ve sinagogu da eklersek... sahi siz hangi şeriat ve Hak'tan bahsetmiştiniz?
Bir iman muhasebesi yapın şimdi burada (İslam itikadına göre ama)?
"Avrupa'ya (AB) Katolik nikâhı ile bağlıyız."
"ABD dostumuz ve bizim stratejik müttefikimiz", "ABD ile ilişkilerimiz vazgeçilmezdir", "ABD-Türkiye ittifakının başka bir alternatifi yoktur."
Anladın mı ey millet aklına iyice koy. Bak bu saydıklarım bizim yeni dostlarımız, hatta bunların dini liderleri de (Papa Fransuva kastedilerek) bizim, sizin, hepimizin kutsiyetpenah (sığınılacak yer, sığınılacak kutsal kişi) olarak gördüğümüz insanlardır, sadece siyasi değil. Eğer dini anlamda sorununuz var ise, sığınacak bir liman kurtuluş için yürüyecek bir yol arıyorsanız, sığınacağınız liman da burasıdır!!!
İşte bunlar senin dostların! Gözünden düşmemek, onların yanında şeksiz şüphesiz taraf olarak izzet ve şeref sahibi olma hevesi ile "milli ve dini" kimliğinden kaçan siyaset ve millet fotoğrafı.
Yılanın kınından sıyrıldığı gibi dininden ve kimliğinden sıyrılmak isteyen başka bir siyaset ve millet var mı sizce?
Ne yazık ki siyaset ve millet az paha karşılığında izzet ve şerefi sürekli başka adreslerde ararken, her dönem ve devirde kimlik ve dost tanımı çok net olan bir ismi; Prof. Dr. Haydar Baş'ı hatırlatmak isterim.
Milletimizin hiç dikkatini çekmiyor mu, 30 yıl hatta 40 yıla yakın bir süreden beri sürekli izzet ve şerefi Allah'ın, Peygamberin (sav) ve Ehl-i Beyt'inin yolundan gitmekle ancak mümkün olacağını vurgulaması...
Sürekli, "ben tek başına kalsam da Ehl-i Beyt'ten vazgeçmem" ifadeleri?
Bu gerçek başta milletimiz olmak üzere aslında tüm insanlığa gitmesi gereken, kurtuluşa götüren yol olarak yetmez mi?
Ama çok enteresan bir durum değil mi, Sayın Baş yıllardan beri, "Ey milletim, kardeşlerim eğer Peygamberin yolundan ayrılırsan hem dünyan hem ahretin helak olur, namusunu kaybedersin vatanını kaybedersin, dinini kaybedersin" diyor.
Burada bir yanlışlık var mı?
Bu konuda birisi sizi uyarsa, "hayır canım ben namusumu, vatanımı, dinimi satacağım" mı dersiniz. Yoksa "Allah senden razı olsun" deyip Haydar Hoca'nın elini ayağını öpmez misin?
Şimdi bunu yapacağın yerde diyorsun ki; "hayır karışma bana ben namusunu satacağım, dinimi satacağım."
Senin bugün inkâr etiğin ve gizlediğin gerçek, yaptığın kör taklidi aslında Prof. Dr. Haydar Baş'ın şahsında temsil ettiği gerçektir.
Ve bu inkâr ve yok sayma hem milletin hem de devletin sonunu getiriyor hala farkında değilsiniz.
Program ve konuşmalarımda sürekli gündem ediyorum. Diyorlar ki; "yahu niye sürekli Haydar Hoca, Haydar Hoca deyip duruyorsunuz?"
Kıymetli okurlarım, bir kelimenin anlamının yanında ıstılahi manası vardır. Mesela Türk kimliğine baktığımızda kelime anlamı itibariyle bir kavmi temsil ederken ıstılahi manada İslam dinini temsil etmektedir.
Bakınız Avrupa'ya gittiğinizde Türk dendiğinde Müslüman akla gelir.
Bu gerçeği bugünün "siyasileri, aydınları, yöneticileri!" kabul etse de böyledir, etmese de. Sen kimliğini reddetsen de, "ben Türk değilim, Müslüman da değilim, ben sendenim ey AB, ey ABD, ey İsrail" desen de Batının gözündeki Müslüman Türk kimliği tanımını değiştiremezsiniz.
Ehl-i Beyt'in eliyle Hacı Bektaş Veli bu topraklara öyle bir maya atmıştır ki Türk kimliğinin ıstılahi manasında İslam vardır, Ehl-i Beyt vardır.
Tarih her anı ile bir hakikati daha kayıt altına almaktadır.
Bizim sürekli programlarımızda ve insanlarla birlikteliklerimizde "Haydar Hoca" ismindeki vurgumuzun özünde Prof. Dr. Haydar Baş'ın şahsında Müslüman Türk kimliğinin vücut bulduğunu anlatmaya çalışmamızdan kaynaklanmaktadır.
Sayın Baş'ın hayatının tamamına baktığınızda Allah'a hesap verme endişesi ile yaşanmış bir ömürden başka hiçbir şey göremezsiniz.
Aslında bugün Türkiye'de inkâr edilerek, gizlenerek, kör taklidi yapılarak gizlenmek istenilen Prof. Dr. Haydar Baş ismi değil, O'nun şahsında vücut bulan tüm insanlığın kurtuluş adresini gösteren Müslüman Türk kimliğinin özünde saklı olan Ehl-i Beyt yolunadır.
Her zaman ve zeminde izzet ve şerefi Allah'ın, Peygamber (sav)'in ve Ehl-i Beyt'inin yolundan gitmekle mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendi de, dostlarını her mekânda anmakta ve ilan etmektedir: "Benim dostum Allah, benim dostum Hazreti Muhammed, benim dostum İmam Ali, benim dostum canım annem Hazreti Fâtıma, benim dostum İmam Hasan, benim dostum İmam Hüseyin." (Salat ve selam Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun).
"Tek başına kalsam da Ehl-i Beyt'in yolundan vazgeçmem" diyen Haydar Hoca dostlarını tek tek isimleriyle sürekli ilan etmektedir.
İşte benim dostum ve ilanım...
Nasıl ki kurtuluş için gidilecek yol Allah'ın ve Peygamberin emrettiği Ehl-i Beyt'in yolu İmam Ali'nin peşinden gitmek ile mümkün ise, bugün de bu gerçeğe bizleri taşıyacak ve ulaştıracak olan kişi çok açık ve net söylüyorum yine ismi Haydar olanın peşinen gitmek, O'nunla bir ve beraber olmakla mümkün olacaktır...
Şimdi siz dostunuzu seçin, O'nunla beraber olun ve herkese ilan edin...
"İsrail bizim dostumuz"... ve dahi "onlara muhtacız" "bu Ortadoğu'nun gerçeği!"
Hatta ve hatta "sadece dost ve kardeşlikten de öte biz birbirinizin kardeşiyiz çünkü biz (Yahudi Barzani) ile dinsel kardeşiz" sözlerini bir kez daha burada hatırlatmak isteriz.
"Hak geldi bâtıl zail oldu" mu?
Size göre hangisi hak... ve zail olan hangisi?
"Şeriat getireceğim" diyerek yola çıkanların açtığı onbinlerce kilise ve sinagogu da eklersek... sahi siz hangi şeriat ve Hak'tan bahsetmiştiniz?
Bir iman muhasebesi yapın şimdi burada (İslam itikadına göre ama)?
"Avrupa'ya (AB) Katolik nikâhı ile bağlıyız."
"ABD dostumuz ve bizim stratejik müttefikimiz", "ABD ile ilişkilerimiz vazgeçilmezdir", "ABD-Türkiye ittifakının başka bir alternatifi yoktur."
Anladın mı ey millet aklına iyice koy. Bak bu saydıklarım bizim yeni dostlarımız, hatta bunların dini liderleri de (Papa Fransuva kastedilerek) bizim, sizin, hepimizin kutsiyetpenah (sığınılacak yer, sığınılacak kutsal kişi) olarak gördüğümüz insanlardır, sadece siyasi değil. Eğer dini anlamda sorununuz var ise, sığınacak bir liman kurtuluş için yürüyecek bir yol arıyorsanız, sığınacağınız liman da burasıdır!!!
İşte bunlar senin dostların! Gözünden düşmemek, onların yanında şeksiz şüphesiz taraf olarak izzet ve şeref sahibi olma hevesi ile "milli ve dini" kimliğinden kaçan siyaset ve millet fotoğrafı.
Yılanın kınından sıyrıldığı gibi dininden ve kimliğinden sıyrılmak isteyen başka bir siyaset ve millet var mı sizce?
Ne yazık ki siyaset ve millet az paha karşılığında izzet ve şerefi sürekli başka adreslerde ararken, her dönem ve devirde kimlik ve dost tanımı çok net olan bir ismi; Prof. Dr. Haydar Baş'ı hatırlatmak isterim.
Milletimizin hiç dikkatini çekmiyor mu, 30 yıl hatta 40 yıla yakın bir süreden beri sürekli izzet ve şerefi Allah'ın, Peygamberin (sav) ve Ehl-i Beyt'inin yolundan gitmekle ancak mümkün olacağını vurgulaması...
Sürekli, "ben tek başına kalsam da Ehl-i Beyt'ten vazgeçmem" ifadeleri?
Bu gerçek başta milletimiz olmak üzere aslında tüm insanlığa gitmesi gereken, kurtuluşa götüren yol olarak yetmez mi?
Ama çok enteresan bir durum değil mi, Sayın Baş yıllardan beri, "Ey milletim, kardeşlerim eğer Peygamberin yolundan ayrılırsan hem dünyan hem ahretin helak olur, namusunu kaybedersin vatanını kaybedersin, dinini kaybedersin" diyor.
Burada bir yanlışlık var mı?
Bu konuda birisi sizi uyarsa, "hayır canım ben namusumu, vatanımı, dinimi satacağım" mı dersiniz. Yoksa "Allah senden razı olsun" deyip Haydar Hoca'nın elini ayağını öpmez misin?
Şimdi bunu yapacağın yerde diyorsun ki; "hayır karışma bana ben namusunu satacağım, dinimi satacağım."
Senin bugün inkâr etiğin ve gizlediğin gerçek, yaptığın kör taklidi aslında Prof. Dr. Haydar Baş'ın şahsında temsil ettiği gerçektir.
Ve bu inkâr ve yok sayma hem milletin hem de devletin sonunu getiriyor hala farkında değilsiniz.
Program ve konuşmalarımda sürekli gündem ediyorum. Diyorlar ki; "yahu niye sürekli Haydar Hoca, Haydar Hoca deyip duruyorsunuz?"
Kıymetli okurlarım, bir kelimenin anlamının yanında ıstılahi manası vardır. Mesela Türk kimliğine baktığımızda kelime anlamı itibariyle bir kavmi temsil ederken ıstılahi manada İslam dinini temsil etmektedir.
Bakınız Avrupa'ya gittiğinizde Türk dendiğinde Müslüman akla gelir.
Bu gerçeği bugünün "siyasileri, aydınları, yöneticileri!" kabul etse de böyledir, etmese de. Sen kimliğini reddetsen de, "ben Türk değilim, Müslüman da değilim, ben sendenim ey AB, ey ABD, ey İsrail" desen de Batının gözündeki Müslüman Türk kimliği tanımını değiştiremezsiniz.
Ehl-i Beyt'in eliyle Hacı Bektaş Veli bu topraklara öyle bir maya atmıştır ki Türk kimliğinin ıstılahi manasında İslam vardır, Ehl-i Beyt vardır.
Tarih her anı ile bir hakikati daha kayıt altına almaktadır.
Bizim sürekli programlarımızda ve insanlarla birlikteliklerimizde "Haydar Hoca" ismindeki vurgumuzun özünde Prof. Dr. Haydar Baş'ın şahsında Müslüman Türk kimliğinin vücut bulduğunu anlatmaya çalışmamızdan kaynaklanmaktadır.
Sayın Baş'ın hayatının tamamına baktığınızda Allah'a hesap verme endişesi ile yaşanmış bir ömürden başka hiçbir şey göremezsiniz.
Aslında bugün Türkiye'de inkâr edilerek, gizlenerek, kör taklidi yapılarak gizlenmek istenilen Prof. Dr. Haydar Baş ismi değil, O'nun şahsında vücut bulan tüm insanlığın kurtuluş adresini gösteren Müslüman Türk kimliğinin özünde saklı olan Ehl-i Beyt yolunadır.
Her zaman ve zeminde izzet ve şerefi Allah'ın, Peygamber (sav)'in ve Ehl-i Beyt'inin yolundan gitmekle mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendi de, dostlarını her mekânda anmakta ve ilan etmektedir: "Benim dostum Allah, benim dostum Hazreti Muhammed, benim dostum İmam Ali, benim dostum canım annem Hazreti Fâtıma, benim dostum İmam Hasan, benim dostum İmam Hüseyin." (Salat ve selam Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun).
"Tek başına kalsam da Ehl-i Beyt'in yolundan vazgeçmem" diyen Haydar Hoca dostlarını tek tek isimleriyle sürekli ilan etmektedir.
İşte benim dostum ve ilanım...
Nasıl ki kurtuluş için gidilecek yol Allah'ın ve Peygamberin emrettiği Ehl-i Beyt'in yolu İmam Ali'nin peşinden gitmek ile mümkün ise, bugün de bu gerçeğe bizleri taşıyacak ve ulaştıracak olan kişi çok açık ve net söylüyorum yine ismi Haydar olanın peşinen gitmek, O'nunla bir ve beraber olmakla mümkün olacaktır...
Şimdi siz dostunuzu seçin, O'nunla beraber olun ve herkese ilan edin...
Aslan Kamer / diğer yazıları
- 'Hiç'liğe mahkûm olan Türkiye / 15.07.2016
- Ehl-i Beyt'i inkâr ediyorsun! / 03.05.2016
- Bugün Ali'nin eli Haydar'ının elinin üstünde / 02.05.2016
- Kurtuluşun ismi bugün 'Haydar'dır / 03.04.2016
- Dinsizliklerini gizleyenlerin Rusya çıkmazı / 19.02.2016
- İsrail'le dostluktan da öte Barzani ile din kardeşiyiz! / 30.12.2015
- İsrail'e dost olmak isteyenler mi uçağı düşürdü? / 29.12.2015
- Rusya'ya angajman İsrail'e angaje / 28.11.2015
- Gorbaçov'un kafası hoştu bunların eli cebinde / 22.11.2015
- Dilip/ak başkan Noel Baba halife! / 02.11.2015
- Ehl-i Beyt'i inkâr ediyorsun! / 03.05.2016
- Bugün Ali'nin eli Haydar'ının elinin üstünde / 02.05.2016
- Kurtuluşun ismi bugün 'Haydar'dır / 03.04.2016
- Dinsizliklerini gizleyenlerin Rusya çıkmazı / 19.02.2016
- İsrail'le dostluktan da öte Barzani ile din kardeşiyiz! / 30.12.2015
- İsrail'e dost olmak isteyenler mi uçağı düşürdü? / 29.12.2015
- Rusya'ya angajman İsrail'e angaje / 28.11.2015
- Gorbaçov'un kafası hoştu bunların eli cebinde / 22.11.2015
- Dilip/ak başkan Noel Baba halife! / 02.11.2015