Uçak krizinin hemen ardından yazdığım "Rusya'ya angajman, İsrail'e angaje siyaset!" başlıklı yazıda bu durumun ne anlama geldiğini o gün kaleme almıştım.
Bendeniz o gün yazımda;
"Siz angajman kurallarını mı uyguluyorsunuz, angaje olduğunuz ülkelere kalkan mı oluyorsunuz? BOP uğruna, Büyük İsrail'e giden yolda Türk siyaseti Türkmenleri Batı ise topyekûn Müslüman Türk milletini yem olarak kullanıyor.
Vatandaşın cesaretlendirdiği siyaset angajman kurallarını değil, Büyük İsrail'e giden yola angaje siyasetini yürütmekte.
Bu gerçeği anlamayanlar zifiri karanlıktan çıkamayacaklar" diye yazmıştım.
50 yıl boyunca AB kapısında milleti kandıran siyasiler bir 50 yıl da İsrail düşmanlığı yaparak Türkiye'ye biçilen donu aslında o gün giymiş ve millete giydirmeye and içmiş gibi!
* * *
Sayın Erdoğan 2002'de ABD'de Monarch Otelinde Musevi örgütlerinin temsilcilerine "Biz bu ilişkilerin çok daha ileri gitmesini istiyoruz? Biz Yahudilerden çok şey öğrendik, beni İstanbul'daki dostlarınızdan sorabilirsiniz" demişti.
Ve 29 Ocak 2004: Tayyip Erdoğan Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) tarafından Cesaret Karakteri Ödülü'ne (Profiles of Courage) layık görüldü.
Bülent Arınç 2003'te Berlin'de "... Musevi dostlarım için söylüyorum, Sizi rencide edecek hiçbir söz de söylemeyiz" diyordu.
Kobani'den sonra Türkiye'nin boşaltılan Güneydoğu'suna yerleştirilmek istenen "Büyük İsrail Devleti"nin görünen jönü Peşmerge Yahudi Mesut Barzani için AK Partisi Milletvekili Mehmet Metiner Haber Türk'ün canlı yayınında, "Barzani dinsel olarak da bizim kardeşimizdir, tarihsel ve bölgesel olarak da bizim kardeşimizdir" ifadelerini kullanmıştı.
Türk-İslam tarihinde ilklere imza atan siyasetin yolundan giden Diyanet İşleri Başkanlığı da bu duruma katkı amacıyla olsa gerek 'ilk kez' kamusal alanda Yahudilerin 'hanuka bayramı' kutlamalarına cami imamlarını gönderdi.
Özetle, bunca merasimin ardından "uçak" düşürüldü ve düşman belli oldu.
Dostlar düşman, düşmanlar dost oldu.
Söylenemeyen, gizlenen "dost" yeniden cümle aleme ilan edildi.
AK Partisi sözcüsü Ömer Çelik geçen hafta kameralar karşısına geçti ve açık açık bir kez daha "anlamayanlar için olsa gerek" söyledi.
"Kuşkusuz" diyerek başladı sözlerine...
"KUŞKUSUZ, İSRAİL HALKI VE DEVLETİ DOSTUMUZDUR" dedi.
Ve devamla, "İsrail hükümetinin aşırı davranışlarına, meşru görmediğimiz davranışlarına dönüktür" dedi.
* * *
Benim hiç kuşkum yoktu "AK Partisinin dostluğu" hususunda zira bugün yürütülen algı operasyonu son söz üzerinden yürütülüyor.
Bugün cami avlularında, kahvehanelerde vs. yerlerde bu dedikodu yapılıyor.
O öyle değildi de böyle dedi falan da filan...
Bakınız Davos'ta da aslında aynı şey olmuştu.
Davos'ta 'One münit'ın hemen ardından Sayın Erdoğan da kameralar karşısına geçip şöyle demişti; "Konuşmamda herhangi bir şekilde ne İsrail halkını ne Cumhurbaşkanı Peres'i ne de musevi halkını hedef aldım. Benim tepkim moderatöreydi."
* * *
Bu meseleler konuşulurken aslında unuttuğumuz belki de üzerinde durulması gereken bir isimi hatırlatmak isteriz.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül? Dönemin Dışişleri Bakanı Gül ile Colin Powel arasında 2003 yılında imzalanan anlaşmanın akabinde şöyle diyordu:
"Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye'nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek." "Özgürlük ve demokrasi olmasaydı, biz de iktidara gelemezdik." (Radikal/2006).
Bu başlığı daha detaylı detaylı değerlendirmek üzere başka bir güne bırakalım.
Bugünün İktidarı ve bu siyaseti cesaretlendiren millet bugün Büyük İsrail'in kurulması için uğraşıyor.
Ve bugün "özgürlük ve demokrasi" adıyla İslam coğrafyası işgal ediliyor, rejimler ve sınırlar değiştiriliyor.
Türk milleti sınırları genişleyen "Büyük Osmanlı", "Yeni Türkiye" yalanıyla kendini eğlerken nihayetinde Büyük İsrail hedefi Türkiye üzerinden vücut buluyor.
Ben şahsen bugün yaşananların millet nezdinde tepkiyle karşılanacağını filan beklemiyorum. Zira öyle can alıcı meseleler vuku buldu ki?
Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiği, Hz. Peygamberin Kelime-i Şehadetten, Kelime-i Tevhid'den çıkarıldığı bir dönemde Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'nın ve kadrosunun dışında tek bir iman ehli çıkıp da tepki göstermedi.
Bugün çıkıp "İsrail bizim dostumuz" çıkışına mı tepki gösterilecek.
* * *
Birkaç ay önce Milli Eğitim Bakanlığı'nda müfettişlik görevinde olan biriyle yaptığımız sohbette "Zina'dan domuz etine ve dinlerarası diyalog ile açılan kiliselere kadar birçok mesele gündem oldu ve ben de yaşanan bu süreci dini ve siyasi boyutuyla anlattım. Bunun üzerine bana, "Ya yok yok öyle şeyler yapmamışlardır, öyle değildir, onlar öyle şeyler yapar mı" şeklinde cevap verdi.
Ve devam eden sohbetimizin sonunda ben birçok mesele hakkında daha detaylı görüş beyan etmeye devam edince aynen şu ifadeleri kullandı: "Ama bunları yapan Müslüman olamaz, dinden çıkar imanını kaybeder."
"Benim artık sana diyeceğim bir şey kalmadı" diyerek ayrıldım o ortamdan.
Mesele bu kadar gerçek, hepimiz görüyoruz ve biliyoruz.
Ama çok azımız iman ediyor, inanıyoruz.
* * *
"Kuşkusuz dostumuz" demeden önce bir kez daha düşününüz. Kaybettiğiniz şey imanınız olabilir...
Bakın, Yüce Rabbimiz Maide suresinde ne buyuruyor: "Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, 'Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz' diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar."
Bir hakkı teslim edelim ki bu gerçeği bir tek Prof. Dr. Haydar Baş yıllardır ifade ediyor.
Allah O'ndan razı olsun, başımızdan eksik etmesin.
Dost arayan beri gelsin.
Devam edeceğim...
Bendeniz o gün yazımda;
"Siz angajman kurallarını mı uyguluyorsunuz, angaje olduğunuz ülkelere kalkan mı oluyorsunuz? BOP uğruna, Büyük İsrail'e giden yolda Türk siyaseti Türkmenleri Batı ise topyekûn Müslüman Türk milletini yem olarak kullanıyor.
Vatandaşın cesaretlendirdiği siyaset angajman kurallarını değil, Büyük İsrail'e giden yola angaje siyasetini yürütmekte.
Bu gerçeği anlamayanlar zifiri karanlıktan çıkamayacaklar" diye yazmıştım.
50 yıl boyunca AB kapısında milleti kandıran siyasiler bir 50 yıl da İsrail düşmanlığı yaparak Türkiye'ye biçilen donu aslında o gün giymiş ve millete giydirmeye and içmiş gibi!
* * *
Sayın Erdoğan 2002'de ABD'de Monarch Otelinde Musevi örgütlerinin temsilcilerine "Biz bu ilişkilerin çok daha ileri gitmesini istiyoruz? Biz Yahudilerden çok şey öğrendik, beni İstanbul'daki dostlarınızdan sorabilirsiniz" demişti.
Ve 29 Ocak 2004: Tayyip Erdoğan Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) tarafından Cesaret Karakteri Ödülü'ne (Profiles of Courage) layık görüldü.
Bülent Arınç 2003'te Berlin'de "... Musevi dostlarım için söylüyorum, Sizi rencide edecek hiçbir söz de söylemeyiz" diyordu.
Kobani'den sonra Türkiye'nin boşaltılan Güneydoğu'suna yerleştirilmek istenen "Büyük İsrail Devleti"nin görünen jönü Peşmerge Yahudi Mesut Barzani için AK Partisi Milletvekili Mehmet Metiner Haber Türk'ün canlı yayınında, "Barzani dinsel olarak da bizim kardeşimizdir, tarihsel ve bölgesel olarak da bizim kardeşimizdir" ifadelerini kullanmıştı.
Türk-İslam tarihinde ilklere imza atan siyasetin yolundan giden Diyanet İşleri Başkanlığı da bu duruma katkı amacıyla olsa gerek 'ilk kez' kamusal alanda Yahudilerin 'hanuka bayramı' kutlamalarına cami imamlarını gönderdi.
Özetle, bunca merasimin ardından "uçak" düşürüldü ve düşman belli oldu.
Dostlar düşman, düşmanlar dost oldu.
Söylenemeyen, gizlenen "dost" yeniden cümle aleme ilan edildi.
AK Partisi sözcüsü Ömer Çelik geçen hafta kameralar karşısına geçti ve açık açık bir kez daha "anlamayanlar için olsa gerek" söyledi.
"Kuşkusuz" diyerek başladı sözlerine...
"KUŞKUSUZ, İSRAİL HALKI VE DEVLETİ DOSTUMUZDUR" dedi.
Ve devamla, "İsrail hükümetinin aşırı davranışlarına, meşru görmediğimiz davranışlarına dönüktür" dedi.
* * *
Benim hiç kuşkum yoktu "AK Partisinin dostluğu" hususunda zira bugün yürütülen algı operasyonu son söz üzerinden yürütülüyor.
Bugün cami avlularında, kahvehanelerde vs. yerlerde bu dedikodu yapılıyor.
O öyle değildi de böyle dedi falan da filan...
Bakınız Davos'ta da aslında aynı şey olmuştu.
Davos'ta 'One münit'ın hemen ardından Sayın Erdoğan da kameralar karşısına geçip şöyle demişti; "Konuşmamda herhangi bir şekilde ne İsrail halkını ne Cumhurbaşkanı Peres'i ne de musevi halkını hedef aldım. Benim tepkim moderatöreydi."
* * *
Bu meseleler konuşulurken aslında unuttuğumuz belki de üzerinde durulması gereken bir isimi hatırlatmak isteriz.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül? Dönemin Dışişleri Bakanı Gül ile Colin Powel arasında 2003 yılında imzalanan anlaşmanın akabinde şöyle diyordu:
"Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye'nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek." "Özgürlük ve demokrasi olmasaydı, biz de iktidara gelemezdik." (Radikal/2006).
Bu başlığı daha detaylı detaylı değerlendirmek üzere başka bir güne bırakalım.
Bugünün İktidarı ve bu siyaseti cesaretlendiren millet bugün Büyük İsrail'in kurulması için uğraşıyor.
Ve bugün "özgürlük ve demokrasi" adıyla İslam coğrafyası işgal ediliyor, rejimler ve sınırlar değiştiriliyor.
Türk milleti sınırları genişleyen "Büyük Osmanlı", "Yeni Türkiye" yalanıyla kendini eğlerken nihayetinde Büyük İsrail hedefi Türkiye üzerinden vücut buluyor.
Ben şahsen bugün yaşananların millet nezdinde tepkiyle karşılanacağını filan beklemiyorum. Zira öyle can alıcı meseleler vuku buldu ki?
Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiği, Hz. Peygamberin Kelime-i Şehadetten, Kelime-i Tevhid'den çıkarıldığı bir dönemde Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'nın ve kadrosunun dışında tek bir iman ehli çıkıp da tepki göstermedi.
Bugün çıkıp "İsrail bizim dostumuz" çıkışına mı tepki gösterilecek.
* * *
Birkaç ay önce Milli Eğitim Bakanlığı'nda müfettişlik görevinde olan biriyle yaptığımız sohbette "Zina'dan domuz etine ve dinlerarası diyalog ile açılan kiliselere kadar birçok mesele gündem oldu ve ben de yaşanan bu süreci dini ve siyasi boyutuyla anlattım. Bunun üzerine bana, "Ya yok yok öyle şeyler yapmamışlardır, öyle değildir, onlar öyle şeyler yapar mı" şeklinde cevap verdi.
Ve devam eden sohbetimizin sonunda ben birçok mesele hakkında daha detaylı görüş beyan etmeye devam edince aynen şu ifadeleri kullandı: "Ama bunları yapan Müslüman olamaz, dinden çıkar imanını kaybeder."
"Benim artık sana diyeceğim bir şey kalmadı" diyerek ayrıldım o ortamdan.
Mesele bu kadar gerçek, hepimiz görüyoruz ve biliyoruz.
Ama çok azımız iman ediyor, inanıyoruz.
* * *
"Kuşkusuz dostumuz" demeden önce bir kez daha düşününüz. Kaybettiğiniz şey imanınız olabilir...
Bakın, Yüce Rabbimiz Maide suresinde ne buyuruyor: "Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, 'Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz' diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar."
Bir hakkı teslim edelim ki bu gerçeği bir tek Prof. Dr. Haydar Baş yıllardır ifade ediyor.
Allah O'ndan razı olsun, başımızdan eksik etmesin.
Dost arayan beri gelsin.
Devam edeceğim...
Aslan Kamer / diğer yazıları
- 'Hiç'liğe mahkûm olan Türkiye / 15.07.2016
- Ehl-i Beyt'i inkâr ediyorsun! / 03.05.2016
- Bugün Ali'nin eli Haydar'ının elinin üstünde / 02.05.2016
- Kurtuluşun ismi bugün 'Haydar'dır / 03.04.2016
- Dinsizliklerini gizleyenlerin Rusya çıkmazı / 19.02.2016
- İsrail'le dostluktan da öte Barzani ile din kardeşiyiz! / 30.12.2015
- İsrail'e dost olmak isteyenler mi uçağı düşürdü? / 29.12.2015
- Rusya'ya angajman İsrail'e angaje / 28.11.2015
- Gorbaçov'un kafası hoştu bunların eli cebinde / 22.11.2015
- Dilip/ak başkan Noel Baba halife! / 02.11.2015
- Ehl-i Beyt'i inkâr ediyorsun! / 03.05.2016
- Bugün Ali'nin eli Haydar'ının elinin üstünde / 02.05.2016
- Kurtuluşun ismi bugün 'Haydar'dır / 03.04.2016
- Dinsizliklerini gizleyenlerin Rusya çıkmazı / 19.02.2016
- İsrail'le dostluktan da öte Barzani ile din kardeşiyiz! / 30.12.2015
- İsrail'e dost olmak isteyenler mi uçağı düşürdü? / 29.12.2015
- Rusya'ya angajman İsrail'e angaje / 28.11.2015
- Gorbaçov'un kafası hoştu bunların eli cebinde / 22.11.2015
- Dilip/ak başkan Noel Baba halife! / 02.11.2015