Futbol Federasyonu Genel Kurulu'ndan sonra futbolda beklentilerin yönünün daha çok para, daha çok borç, daha çok açılım yönünde gelişeceği anlaşılıyor. Bunu Federasyon Başkanının açıklamalarından anlıyoruz.
Daha iyi takımın, daha güçlü futbolun, daha popüler kulüplerin oluşması biliyorsunuz takımların başarılarından kaynaklanıyor.
Buna ulaşmakta sahaya sürdükleri futbolculardan geçiyor. Kaliteli futbolcu varsa iyi sonuç var.
Bir başka söyleyişle para varsa iyi futbolcu var yoksa ligin alt sıralarında dolaşmak kısır bütçelerle borçla harçla uğraşıp kara talihinle baş başa yaşamak kalıyor takımlara ve taraftarlarına.
Bir başka söyleyişle para varsa iyi futbolcu var yoksa ligin alt sıralarında dolaşmak kısır bütçelerle borçla harçla uğraşıp kara talihinle baş başa yaşamak kalıyor takımlara ve taraftarlarına.
Şimdi Türkiye'de borç harç içinde bulunan kulüplerin önü nasıl açılacak?
Hatırlarsanız bir kaç yıl önce yeniden yapılanma düşüncesiyle devlet bankalarıyla kulüpler arasında bir çözüm aranmıştı. Ne var ki bu uygulama yeni borçlardan başka bir sonuç getirmedi.
Hatırlarsanız bir kaç yıl önce yeniden yapılanma düşüncesiyle devlet bankalarıyla kulüpler arasında bir çözüm aranmıştı. Ne var ki bu uygulama yeni borçlardan başka bir sonuç getirmedi.
Şimdi kulüpler alt yapılarından yeterince futbolcu yetiştiremediklerine göre, para da olmadığına göre kadrolarını nasıl oluşturacaklar? Popülizmi şovu nasıl gerçekleştirecekler?
İşte şimdi bizim futbolda bizi bekleyen soru bu. Az önce söyledim yeni seçilen başkan açıklamalarından yolu işaret ediyor.
Madem kulüplerimiz anonim şirket o zaman neden iç ve dış sermayeye takımlarımız satılmasın?
Bunu en kolay bir şekilde anlamak için Acun Ilıcalı örneği önümüzde duruyor. Ilıcalı gitti futbolun beşiği bir ülkede, İngiltere'de Hull City isimli bir takımı satın aldı.
Yalnız bu işinde de bir püf noktası var. Nedir o? Takım marka olacak takımı alan şirket de marka olacak.
Dilim varmıyor ama içerde ve dışarda Beşiktaş'ın, Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın alıcısı çok olur da diğerleri ne yapar?
Dilim varmıyor ama içerde ve dışarda Beşiktaş'ın, Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın alıcısı çok olur da diğerleri ne yapar?
Şimdi elin arabını düşün petrole dayalı dolar çuvallar var elinde. Uluslararası ticari ilişkileri var. İngiltere'de, İspanya'da takım almaya çalışıyor alıyor da neden?
Çünkü o takımın ismiyle kendi şirketinin reklamını yapacak. Bizim Türk Hava Yolları da yapmıştı böyle bir işi kendi reklamı için.
Milyarlarca bor içinde bulunan takımlarımıza bu yol gösteriliyor şimdi.
Yerli veya yabancı sermayeye bırakın kendinizi borçtan hatadan kurtulun şovunuza devam edin. Bizim yeni misyonumuz bu deniliyor yeni başkanın açıklamalarında.
Bakalım bu hangi takımızla başlayacak.
Açıkça diyorum bu zaten ülkemizde dolaylı olarak yapılıyor yıllardır.
Kulüp başkanlarına bakın hep iş adamı. Onlar bu işe talip olurken sanki para verecekler algısı oluşturulur ancak onlarda kendi şirketleri nasıl katkı çıkar bu işten diye düşünür.
Açıkça diyorum bu zaten ülkemizde dolaylı olarak yapılıyor yıllardır.
Kulüp başkanlarına bakın hep iş adamı. Onlar bu işe talip olurken sanki para verecekler algısı oluşturulur ancak onlarda kendi şirketleri nasıl katkı çıkar bu işten diye düşünür.
Şimdi bu dolaylı uygulama kulüplerimize yeni bir çıkış yolu olarak. Sunulacak herkesin kabul edeceği ve alışacağı bir platformda.
Borç batağında yüzen takımlarımıza çözüm olur mu? Göreceğiz. Aslında bana göre sonucu belli şimdi en popüler takımlar kimse onlar yırtacak borçtan harçtan.
Diğerleri ne mi olacak? Onlarda esas takımların arkasında yeni sistemin figüranları olarak sorunlarıyla yaşayacaklar. Ne yapalım bu hayatın gerçeği.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025