Türkiye'nin son yıllarını esaret altına alan AKP hükümetinin attığı sayısın yanlış adımlarla oluşan tehditlerde kritik eşik aşılmak üzere.
Kritik eşik aşıldığı takdirde Türkiye geriye dönüşü mümkün olmayan bir yola girmiş olacak ve milletçe çok büyük bedeller ödenmek zorunda kalacağız.
Ödeyeceğimiz bedellerin büyüklüğünü daha iyi anlamak isteyenler Reyhanlı'daki saldırının bilânçocunu hesap etsin.
Türkiye'nin başını belaya sokan ok yaydan çoktan çıkmış durumda. ABD ve İsrail güdümünde gözü başka bir şey görmeyen hükümet, Türkiye'yi göz göre göre büyük tehlikelerin ortasına sürüklüyor.
Neredeyse tamamı hükümetin güdümüne girmiş medya, dezenforme edilmiş haberlerle hükümetin yanlışlarını vatandaşın fark etmesini önlemekte başrol oynuyor.
Gerçeklerle arası iyi olmayan hükümet Yeni Mesaj gibi sayısı az basın kuruluşlarının yayınlarını ancak sansür kararlarıyla önleyebiliyor.
Ama vatandaş bihaber bırakılsa da gelişmeler o kadar hızlı oluyor ki, bizlerin ifade etmeye çalıştığımız, milletin inanmakta zorluk çektiği tehditler buzdağının görünen kısmı mesabesinde kalıyor.
Türkiye'de hükümetin şer projelerde boy göstermeyi maharet sayması, milletin de gaflet halinden bir türlü kurtulamaması sayesinde ülkenin dört bir tarafı tehditlerle kuşatılmış halde.
Tehditler her an gücüne güç katarken tedbir alması gerekenler Obama'yla yeni talimatları için Oval Ofis'te randevularına koşuyorlar.
Olaylar, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kez daha haklı çıkaracak noktaya doğru, yani Türkiye'nin parçalanmasına, ülkemizin büyük bir savaşın içerisine sürüklenmesine doğru ilerliyor.
Bu tehditlerin en büyüğü, yakın gelecekte Türkiye'nin en büyük baş belası olacak Barzani'nin başını çektiği İsrail ve ABD'nin maşası sözde Kürt devletidir. Özde Büyük İsrail devletinin nüvesini oluşturan bu yapılanma güçlendikçe Türkiye'ye yönelttiği tehdit daha da artacak.
Bu tehdidin sayısız işareti çoktandır geliyor.
Suriye sınırındaki Kilis'e yönelik dikkat çekici bir rapor hazırlayan 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Türkiye-Suriye sınırının Kilis bölümünün delik deşik durumda olduğunu ifade etti.
Rapora göre Türkiye sınırına yakın Afrin kasabası PKK üssü durumuna gelmiş. Afrin'in nüfusu 450- 500 bini aşmış.
Rapora göre Afrin'de PKK'nın büroları bulunuyor, bürokratik işlemler PKK tarafından yapılıyor ve PKK vergi topluyor.
Ve sıkı durun, PKK Afrinli gençleri 'askere' alıyor.
Raporda bu durumlar ortaya konulduktan sonra "Kilis resmen canlı bomba üzerinde yaşıyor" deniliyor.
Biz buna Türkiye canlı bomba üzerinde bulunuyor diyerek bir ilavede bulunalım.
Zaman zaman mayınlı arazilerin temizlenmesi gündeme getiriliyor. Temizlensin bir şey demiyoruz ama asıl tehlike vatandaşlarımız arasında dolaşan canlı mayınlar. Nerede, ne zaman patlayacağı belli olmayan bu mayınlar sadece Kilis'te ya da Reyhanlı'da yok, tüm Türkiye'de on binlercesi var.
Hükümet Arap Baharı'na gönüllü taşeron olarak hem içimize bu canlı mayınları ithal etti.
Hem de PKK'yı Türkiye'de muhatap alıp, Suriye'de ortak çalışarak boyundan büyük cürümlere imza attı.
Bugün PKK her yerden militan topluyor. Yukarıdaki rapor bunu ispatlıyor. Bu militanlar niçin toplanıyor, Davutoğlu'nun stratejik derinliği bu konuyu acaba nasıl izah ediyor?
Atalarımız "bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı toplanmış çıkaramamış" der.
Hükümet, BOP ve Arap Baharı çukuruna bir değil bin tane taş attı.
Kritik eşik aşıldığı takdirde Türkiye geriye dönüşü mümkün olmayan bir yola girmiş olacak ve milletçe çok büyük bedeller ödenmek zorunda kalacağız.
Ödeyeceğimiz bedellerin büyüklüğünü daha iyi anlamak isteyenler Reyhanlı'daki saldırının bilânçocunu hesap etsin.
Türkiye'nin başını belaya sokan ok yaydan çoktan çıkmış durumda. ABD ve İsrail güdümünde gözü başka bir şey görmeyen hükümet, Türkiye'yi göz göre göre büyük tehlikelerin ortasına sürüklüyor.
Neredeyse tamamı hükümetin güdümüne girmiş medya, dezenforme edilmiş haberlerle hükümetin yanlışlarını vatandaşın fark etmesini önlemekte başrol oynuyor.
Gerçeklerle arası iyi olmayan hükümet Yeni Mesaj gibi sayısı az basın kuruluşlarının yayınlarını ancak sansür kararlarıyla önleyebiliyor.
Ama vatandaş bihaber bırakılsa da gelişmeler o kadar hızlı oluyor ki, bizlerin ifade etmeye çalıştığımız, milletin inanmakta zorluk çektiği tehditler buzdağının görünen kısmı mesabesinde kalıyor.
Türkiye'de hükümetin şer projelerde boy göstermeyi maharet sayması, milletin de gaflet halinden bir türlü kurtulamaması sayesinde ülkenin dört bir tarafı tehditlerle kuşatılmış halde.
Tehditler her an gücüne güç katarken tedbir alması gerekenler Obama'yla yeni talimatları için Oval Ofis'te randevularına koşuyorlar.
Olaylar, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kez daha haklı çıkaracak noktaya doğru, yani Türkiye'nin parçalanmasına, ülkemizin büyük bir savaşın içerisine sürüklenmesine doğru ilerliyor.
Bu tehditlerin en büyüğü, yakın gelecekte Türkiye'nin en büyük baş belası olacak Barzani'nin başını çektiği İsrail ve ABD'nin maşası sözde Kürt devletidir. Özde Büyük İsrail devletinin nüvesini oluşturan bu yapılanma güçlendikçe Türkiye'ye yönelttiği tehdit daha da artacak.
Bu tehdidin sayısız işareti çoktandır geliyor.
Suriye sınırındaki Kilis'e yönelik dikkat çekici bir rapor hazırlayan 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Türkiye-Suriye sınırının Kilis bölümünün delik deşik durumda olduğunu ifade etti.
Rapora göre Türkiye sınırına yakın Afrin kasabası PKK üssü durumuna gelmiş. Afrin'in nüfusu 450- 500 bini aşmış.
Rapora göre Afrin'de PKK'nın büroları bulunuyor, bürokratik işlemler PKK tarafından yapılıyor ve PKK vergi topluyor.
Ve sıkı durun, PKK Afrinli gençleri 'askere' alıyor.
Raporda bu durumlar ortaya konulduktan sonra "Kilis resmen canlı bomba üzerinde yaşıyor" deniliyor.
Biz buna Türkiye canlı bomba üzerinde bulunuyor diyerek bir ilavede bulunalım.
Zaman zaman mayınlı arazilerin temizlenmesi gündeme getiriliyor. Temizlensin bir şey demiyoruz ama asıl tehlike vatandaşlarımız arasında dolaşan canlı mayınlar. Nerede, ne zaman patlayacağı belli olmayan bu mayınlar sadece Kilis'te ya da Reyhanlı'da yok, tüm Türkiye'de on binlercesi var.
Hükümet Arap Baharı'na gönüllü taşeron olarak hem içimize bu canlı mayınları ithal etti.
Hem de PKK'yı Türkiye'de muhatap alıp, Suriye'de ortak çalışarak boyundan büyük cürümlere imza attı.
Bugün PKK her yerden militan topluyor. Yukarıdaki rapor bunu ispatlıyor. Bu militanlar niçin toplanıyor, Davutoğlu'nun stratejik derinliği bu konuyu acaba nasıl izah ediyor?
Atalarımız "bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı toplanmış çıkaramamış" der.
Hükümet, BOP ve Arap Baharı çukuruna bir değil bin tane taş attı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024