Şimdi neredeyse hepsi harap halde. Taş duvarlı binalardı. İki sınıflı, küçük bir koridoru, küçük bir müdür odası ve bitişiğinde de öğretmen lojmanı vardı. İki sınıfın birinde 1., 2. ve 3. sınıf öğrencilerine ders verilirdi; diğer sınıfta da 4. ve 5. sınıflara ders verilirdi. "Birleştirilmiş sınıflar" deniyordu bu okullarda yapılan eğitim sistemine. Cumhuriyetin ilk yıllarında ve sonrasında öğretmen eksikliği olduğundan çoğu okulda yalnızca bir öğretmen olurdu, öğretmen de tek başına beş sınıfı birden okuturdu. Bunu nasıl başarırdı? Bu sorunun cevabı da "Mefkureci Öğretmen" kitabında var!..Hatta öğretmen bulunamazdı, bu okullar öğretmensizlikten açılamazdı. Ortaokul ve lise mezunlarından "Vekil Öğretmen" adıyla bu okullara öğretmen gönderilirdi. Askerliğini temel eğitimlerinden sonra "Yedek Subay" olarak yapacak olanlar da köy okullarına, "Öğretmen Subay" olarak gönderilirlerdi. Böylece köy çocukları, okuma imkanlarını elde ederlerdi.Ancak köy okullarının öğretmen ihtiyacı "Eğitmen" unvanlı öğretmenlerin yetiştirilmesiyle giderildi. Eğitmenler sadece 1., 2. ve 3. sınıfları okuturdu. Diğer sınıfları ise o zaman "Başöğretmen" denilen öğretmenler okuturdu. Başöğretmen, o zamanlar aynı zamanda müdür öğretmenlerdi. Eğitmenler, okur-yazar olanlardan seçiliyordu. Kısa hikayesi şöyledir:Cumhuriyetin hedeflerinden biri de okul çağındaki nüfusun tamamını okula kavuşturmaktı. Okul çağını geçmiş yetişkinler için de okuma-yazma kursları açılıyordu. Yediden yetmişe herkeste okula gitme, okuma arzusu had safhadaydı. Güzel günlerdi, bütün kapılar aydınlanmaya, ilim ve irfana açılıyordu. Halkımız da bu kapıdan içeri girmeye can atıyordu. Cumhuriyetle birlikte il ve ilçelere, merkez köylere çok sayıda okul yapıldı. Uzak köylere de birkaç köyün ve mezranın çocuğunun birlikte okuyacağı ortada olan köylere okullar yapıldı. Okullar çarçabuk yapılıp tamamlandı ama fark edildi ki öğretmen sayısı çok yetersiz. Yetkililer; bu okul ve eğitim seferberliği içinde olanlar hemen Atatürk'e koştular:"Okullar bitti ama öğretmen yok! Ne yapacağız?!"Türk Milleti'nin Başöğretmeni hemen şu talimatı verdi:"Milletimizin gençlerinden okur-yazar olup da askerliğini çavuş olarak yapanları toplayın, onlara Öğretmen Okulları'nda kurslar düzenleyin ve bu evlatlarımızı 'Eğitmen' olarak köy okullarına yollayın. Eğitmenler dörde kadarki sınıfları okutsunlar, zaman içinde öğretmen ordumuz yetişecek, o zaman bu mesele temelli halledilecek?"Böyle yapılır? Köy çocuklarının okumaya olan sevgileri, onları, köylerinden alıp şehirlere, hatta yurt dışına götürür.Şimdilerde bu köy okulları yıkılmış, dökülmüş, çatıları çökmüş, değişik amaçlarla kullanılır olmuş. Hatıralar yıkıntılar arasında kalmış. Türkiye'nin tüm il ve ilçelerinde idari ve mülki amirler bir karar alsalar da bu köy okullarını bir ucundan onarsalar, sıralarla, masalarla, tahtayla donatsalar; elektrikle aydınlatsalar, görev yapan öğretmenlerin fotoğraf ve kısa hayat hikayelerini çerçeveleyip assalar? Her gün ondan fazla gazete yollasalar o okullara, her zaman kapıları açık tutulsa? Arada bir de köylere gidip bu okullarda oluşturulacak kütüphanede köylülerle beraber gazete, kitap okusalar?Bu proje çok etkili olur. Yediden yetmişe herkes yenilenecek olan bu okullarda kitabını, gazetesini okur, aşısını olur, konferansları dinler, köyü ile ilgili toplantılarını yapar ki her bir köy okulu kültür, sanat ve eğitim kurumları haline gelir.Köy okullarında okuyup da varlıklı olanların katkılarıyla, köylünün kendi içinde yapacağı imece ile devletimize fazla yük olmadan bu güzelim okullar onarılır, temiz, pak hale getirilir ve her biri aydınlığın merkezleri olur. Tekrar devletimizin köylerdeki devlet binaları halini alırlar. Bu okullarda okuyanların bilgi ve belgeleri de dosyalanarak okullarda korunur. Hatıralar canlanır. Köylümüzü kalkındıracak kurslar düzenlenir. İnternet, televizyon gibi çağın haberleşme araçları da okullara konur; iletişim de sağlanır.Mülki ve idari amirlerin köyün ileri gelenlerine birer yazı yazmaları ile tam bir seferberlik sağlanır ve köy okulları çok kısa zamanda eskisinden daha faydalı kurumlar haline getirilirler.Lojmanı da köye gelecekler için "Misafir Evi" olarak tanzim etseler? Bir bakıma uygun ücretli köy oteli gibi de düşünülebilir. Köye dönüşler hızlanır, ekilmedik bir tek tarla bile kalmaz ama traktörle, ama çapayla, ama kazmayla? Ülkemizin kalkınmasına da büyük faydası olur. Köy okullarımız; ışığı olsa yeniden köyün, köylünün ve milletimizin!.. Ne dersiniz, iyi, güzel olmaz mı?!.. Köy okulu pınardır? Eğitim pınarıdır, hiç durmadan akan, aktıkça cana can katan?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cemal Hüseyin Çağlar / diğer yazıları
- Gezek oğlu Ali Osman / 21.11.2015
- Kurbanlık koyun olmak Türke yakışmaz / 08.08.2015
- Köy okulları / 05.08.2015
- Şehitlerden geriye ne kalır?! / 30.07.2015
- Hüseyin'i seveni herkes sever / 25.11.2014
- ABD ve Batı ile savaş ortaklığı mı, Rusya ile stratejik ortaklık mı? / 10.10.2014
- Kurbanlık koyun olmak Türke yakışmaz / 08.08.2015
- Köy okulları / 05.08.2015
- Şehitlerden geriye ne kalır?! / 30.07.2015
- Hüseyin'i seveni herkes sever / 25.11.2014
- ABD ve Batı ile savaş ortaklığı mı, Rusya ile stratejik ortaklık mı? / 10.10.2014