Koçi Bey, Osmanlının 3 padişahı döneminde devlet kademelerinden önemli görevlerde yer almış bir isim.
Yaptığı çalışmalar ile 4. Murat'ın güvenini kazanmış, bugünkü tabirle 'başdanışmanı' artı sırdaşı olmuş.
Duraklama dönemin padişahlarından 4. Murat, Koçi Bey'den, devlet işleyişinin neden sekteye uğradığı konusunda bir çalışma yapmasını istemiş.
Koçi Bey, yaptığı araştırma sonuçlarında devletteki çürüyüşün sebeplerini tek tek ortaya koymuş.
Tarih kitaplarında, 'Koçi Bey Risalesinin, 4. Murad üzerinde büyük etkiler yaptığını, o zamana annesi Rum asıllı Kösem Sultan tavsiyelerine göre devleti yöneten padişahın, bu tarihten sonra devlet idaresini tamimiyle kendi eline aldığı ve Koçi Bey'in tavsiyelerine uyarak ıslahat yapmaya çalıştığı' ifade edilmekte.
4. Murat içki ve tütünü yasaklamış, kapıkulu askerlerinin elebaşlarını idam ettirmiş, devlet teşkilatında görevini suiistimal edenleri ve ihmalleri görülenleri cezalandırmış, rüşvet, zimmet ve irtikâp ile ilişkili olanları azaltmaya çalışmıştır. İlginçtir! İçkiyi yasaklayan 4. Murat, içkiden ölmüştür.
Koçi Bey'in devlet yönetimi ile ilgili tespit ettiği aksaklıklar
Bu konuda okuduğum makalelerden ve tespitlerden bazılarını aktarayım:
1- Yüksek dereceli memurluklara yapılan atamaların kişilerin liyakatlerine bakılmaksızın yapılması. (Bugünde aynı)
2- Atamaların sarayda, padişaha yakın çevrelerin ön plana çıkarak rüşvet karşılığı yapılması. (Bugünde aynı)
3- Memurların görevdeki başarılarının göz ardı edilerek, çekememezlik ve kıskançlıklar sonucu çıkarılan dedikodular ile haksız yere görevden alınmaları. (Bugünde aynı)
4- Rüşvetin devletin tüm kademelerinde yaygınlaşması. (Bugünde aynı)
Şu kavramların mahiyetine dikkat edelim!
Şeyhülislam: Dini konularda en yüksek derecede bilgi ve yetkiye sahip devlet görevlisi. Yayınladığı fetvalar kanun kabul edilirdi.
Kazasker; Şeri davalara bakan, kadı, müderris ve din görevlisi atamaları yapan, kadı kararlarını bozma, değiştirme ve yeni kararlar oluşturma yetkisindeki askeri hakim.
Mülazımlık: Medrese mezunlarının müderrislik ve kadılık almak için sıra beklemeleri, bu arada meslekî tecrübe kazanmaları ve belirli kontenjanlardan istifade ile göreve başlamalarını ifade eder.
Yani bugünkü yargı, içişleri ve YÖK'ün görevlerini yerine getiren kişi ve kurumlar. Bu yapı için Koçi Bey şu tespitleri yapıyor:
1- Şeyhülislam ve kazaskerlerin faziletli, bilgili insanlardan seçilmemesi. (Bugünde aynı)
2- Şeyhülislam, kazasker, kadı ve mülazımların sebepsiz yere görevden alınması. (Bugünde aynı)
3- Kazaskerlik, kadılık ve mülazımlık görevlerinin para karşılığı satılması. (Bugünde aynı)
4- Cahil ve yetersiz kişilerin hatır gönül ilişkisi içinde bu görevlere gelmesi. (Bugünde aynı)
5- Cahil ve yetersiz kişilerin kararlarının adaleti sağlayamaması sonucu bu kişilerin, sözlerine ve kararlarına karşı konulması, iç karışıklık çıkması. (Bugünde aynı)
Ekonomi
Tımar ve zeamet kabaca devlet arazileri ve gelirleri ve de bu arazi ve gelirlerin belli kişilerin tekeline verilmesi, diyebiliriz.
Koçi Beyin tespitlerinde; 'Rüşvetle dağıtılan tımar ve zeametlerin devlet hazinesini zarara uğrattığını, hak sahibi olmayan kişilere verilen tımar ve zeametler sonucu emektar, yararlı ve şecaatli kişilerin fakirlik içinde bir köşede kaldıklarını belirtmektedir'. (E bugünde aynı)
Koçi Bey rüşvetle dağıtılan tımar ve zeametle ilgili olarak şunları anlatmaktadır;
'Onlardan sonra gelen vezirler, mecburen iç halkına uyup, havalarına göre hareket edip, her ne isteseler reddetmez oldular.
Onlarda pek çok işlere karışmaya başlayıp, kan pahasına nice yüz yıl evvel feth olunmuş köyleri, tarlaları birer yolunu bulup, kimini paşmaklık ve kimini arpalık, kimini mülk olarak verdirip, kendileri tamamen doyduktan sonra her biri adamlarına nice tımar ve zeametler verdirip, kılıç erbabının dirliklerini kesitler".
AKP döneminde en çok değişen yasa hangisidir? İmar yasası. Aynı mantık.
Koçi Bey vergi artışına karşı çıkıyor
Koçi Bey risalesinde 1582 yılına kadar halktan vergilerin alınma yöntemini anlatarak, miktarı sabit olan bu vergiler dışında fazla vergi almanın hiç kimsenin yetkisi dâhilinde olmadığını belirtmektedir.
Vergi miktarının artmasını, ulufeli asker sayısının artması ile birlikte masrafların artmasına bağlamakta, masrafları karşılayabilmek amacıyla vergi miktarlarının artırıldığını belirtmektedir.
Artan vergi miktarları karşısında halkın zor durumda kaldığını, vergisini veremeyen halk üzerinde baskılar uygulandığını, halkın zulme uğradığını, harap ve bitap olduğunu belirtmektedir.
Koçi Bey halkın içinde olduğu kötü durumu şöyle anlatmaktadır;
'Vergi artınca reayaya zulüm ziyade olup, alem harap olmuştur. Evvelce ev başına kırkar, ellişer akçe alınırken şimdi yalnız miri için her neferden ikişer yüz, kırkar akçe ve her ev halkından üçer yüz akçe, her koyun başına bir akçe tayin olundu".
Koçi Bey'in halk ve vergi ile ilgili tespit ettiği aksaklıkları;
1- Vergilerin artan masrafları karşılamak amacıyla artırılması.
2- Vergisini veremeyen halk üzerinde yöneticiler tarafından baskı uygulanması.
Demek ki Mehmet Şimşek yalnız değilmiş!
Osmanlı dönemini yaşıyoruz
Tabloya bakınca Sayın Erdoğan hayal ettiği 'Osmanlı dönemini' yaşadığımız ortada.
Aynen Osmanlı gibi yönetiliyoruz. Aynen Osmanlı gibi batıyoruz.
Aynen Osmanlı'daki gibi toplumun bir kesimi Lale Devri yaşarken milletin sorunlarına karşı, 'elimden gelen budur, sessizce haline şükret' dayatması yapılıyor.
Osmanlı borca battı. Borcu, borçla öderken faizini bile ödeyemez noktaya geldi. Alacaklıları çağırdı ve ekonomi yönetimini onlara teslim etti.
Yetmedi! Alacalıklara yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı verdi. Yetmedi! Papa karşılığı toprak sattı. Yetmedi! Bu millete vermediği ayrıcalıkları, batılılara verdi.
Kısaca Osmanlı sultanları her şeylerini verdiler ama itibarlarını korudular. Kırım, Balkanlar, Kafkaslar başta olmak üzere 1 buçuk milyon metrekare toprağımız elden çıkarken Mondros'u, Sevr'i 'Cihan Padişahı' ünvanlıyla imzaladılar.
Yunan ayaklanmasına, Mora katliamlarına, 12 Adanın işgaline yine 'Cihan Padişahı, Cennet mekan, Allah dostu' sıfatlarıyla razı oldular.
Kıbrıs'ın elden çıkmasına, Yahudilerin Filistin'e yerleşmesine yine Cihan Padişahı, Cennet mekan, Allah dostu' vasıflarıyla kabul ettiler, razı oldular, izin verdiler.
Dediğim gibi Padişahlar bu devlet ve millete ait her şeyi verdiler ama itibarlarından zerre ödün vermediler.
Şimdi aynı kaderi yaşıyoruz. Her şeyi verdiler ama itibardan zerre taviz vermediler.
- Atatürk çok büyük bir adammış vesselam -1- / 10.11.2024
- Kürtlerin sorunları belli, Kürtçülerin niyetleri de / 09.11.2024
- Kibir iktidarın gözlerini kör etti / 08.11.2024
- AKP’nin Filistin maskesi düştü / 07.11.2024
- AKP, MHP, CHP, DEM kimin oyuncularıdır? / 06.11.2024
- Sözde Kürt sorununa Atatürk ne diyor? / 04.11.2024
- Bebek katili iktidara nefes aldırdı / 03.11.2024
- Bizden başka herkese kapı açtılar / 02.11.2024
- Apo’nun ipini Türkiye’ye taktılar / 01.11.2024