KKTC isminin değiştirilmesinin arkasında bilinçli yada bilinçsiz bir biçimde yapılmağa çalışılan yada dayatılan yapı Özerk Cumhuriyet (Muhtar Cumhuriyet) yapısıdır. Unutmayalım, Özerk Cumhuriyet yapısı, devletlerin egemenlik kullanış biçimlerine göre sınıflandırılmasında federal yapılı devletler kategorisine girmektedir. Bu yapıda egemenlik hakları, bir üst egemen güç vasıtasıyla anayasal olarak denetlenebilmekte ve fakat dış ilişkiler dışında egemenlik yetkisini kendi sınırları içerisinde kullanabilen, cumhuriyet niteliğine sahip olmaları dolayısıyla elde ettikleri otoriteyi yasa çıkartma yetkisi sayesinde yerine getiren bir devlet yapısını dikte ettirmektedir. 1 Yine bu yapıda üniter bir devletin sahip olduğu hemen hemen tüm niteliklere sahip gibi görünmesine karşın, genel olarak etnik farklılık gözetilerek sınırlar belirlenmektedir. Özerk cumhuriyetlerde kısmen anayasa olduğu gibi, büyük ölçüde anayasadan yoksunluk da görülmektedir. Örneğin Rusya Federasyonu içerisindeki birçok özerk Türk Cumhuriyetinin kendi anayasaları olmadığı bilinen bir gerçektir.
Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti gibi güçlü bir Devlet tarafından tanınmış olan KKTC Devleti isminin “Kıbrıs Türk Devleti” haline getirilmesi düşüncesi, dünyaya “Rum tarafı bu sefer de çözüm sürecini sonuçsuz” bırakıyor, denilmek üzerine bina edilmiştir. Yine bilinmelidir ki, bu durum, son derece tehlikeli bir süreçtir. Zaman, KKTC ve Türkiye kamuoylarının KKTC’nin isminin değiştirilmesi gibi, Millî Dava’ya ve Kıbrıs sorununun çözümüne hiçbir katkısı olmayan düşüncelerle meşgul edilmesine uygun değildir. Bu süreç aynı zamanda “Üniter Rum Kıbrıs Devleti”ne doğru gidişin de yolunu açabileceği değerlendirilmektedir. Bundan kaçınmak için KKTC’nin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine ilhak edilmesinin TC Bakanları tarafından bilinçsiz bir biçimde dillendirilmesi bundan daha da tehlikeli bir süreci beraberinde getirebileceği düşünülmektedir.
İçinde bulunduğumuz nazik dönemde KKTC’nin Türkiye tarafından “ilhakı” gibi düşüncelerin dile getirilmesi son derece sakıncalıdır. İlhak sözcüğü nereden bakılırsa bakılsın, “irredentizm” sözcüğü ile örtüşmektedir. İrredentizm bir zamanlar kendi yönetimleri altında bulunan ancak uluslararası antlaşmalar gereği başka ülke sınırları içerisinde kalan toprakları tekrardan elde etmeyi hedefleyen saldırgan bir politikanın ta kendisidir. İlhak sözcüğü her kullanıldığında uluslararası arenada “irredendist” suçlaması ile yaftalanırsınız. Bunu değiştirmek de oldukça güçtür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kıbrıs Türk halkıyla birlikte “Millî Dava”’sını sürdürürken hiçbir zaman Doğu Akdeniz’de toprak kazancı hedefi gütmemiş ve ortaya koymamıştır. “İlhak” sözünün Türkiye’de özellikle resmî şahsiyetler tarafından telâffuz edilmesinin, sadece Rumlara Türkiye aleyhine istismar edeceği yeni bir malzeme oluşturacağı kuşkusuzdur. Herkes tarafından bilinmelidir ki, Kıbrıs’ta çözüm, iki ayrı bağımsız ve egemen Devletin varlığı gerçeğine dayanan bir çözümdür. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
1 http://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/359802-muhtar-cumhuriyeti-ne-demektir.html#ixzz1uC9ollEc (Erişim Tarihi: 07.05.2012)
Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti gibi güçlü bir Devlet tarafından tanınmış olan KKTC Devleti isminin “Kıbrıs Türk Devleti” haline getirilmesi düşüncesi, dünyaya “Rum tarafı bu sefer de çözüm sürecini sonuçsuz” bırakıyor, denilmek üzerine bina edilmiştir. Yine bilinmelidir ki, bu durum, son derece tehlikeli bir süreçtir. Zaman, KKTC ve Türkiye kamuoylarının KKTC’nin isminin değiştirilmesi gibi, Millî Dava’ya ve Kıbrıs sorununun çözümüne hiçbir katkısı olmayan düşüncelerle meşgul edilmesine uygun değildir. Bu süreç aynı zamanda “Üniter Rum Kıbrıs Devleti”ne doğru gidişin de yolunu açabileceği değerlendirilmektedir. Bundan kaçınmak için KKTC’nin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine ilhak edilmesinin TC Bakanları tarafından bilinçsiz bir biçimde dillendirilmesi bundan daha da tehlikeli bir süreci beraberinde getirebileceği düşünülmektedir.
İçinde bulunduğumuz nazik dönemde KKTC’nin Türkiye tarafından “ilhakı” gibi düşüncelerin dile getirilmesi son derece sakıncalıdır. İlhak sözcüğü nereden bakılırsa bakılsın, “irredentizm” sözcüğü ile örtüşmektedir. İrredentizm bir zamanlar kendi yönetimleri altında bulunan ancak uluslararası antlaşmalar gereği başka ülke sınırları içerisinde kalan toprakları tekrardan elde etmeyi hedefleyen saldırgan bir politikanın ta kendisidir. İlhak sözcüğü her kullanıldığında uluslararası arenada “irredendist” suçlaması ile yaftalanırsınız. Bunu değiştirmek de oldukça güçtür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kıbrıs Türk halkıyla birlikte “Millî Dava”’sını sürdürürken hiçbir zaman Doğu Akdeniz’de toprak kazancı hedefi gütmemiş ve ortaya koymamıştır. “İlhak” sözünün Türkiye’de özellikle resmî şahsiyetler tarafından telâffuz edilmesinin, sadece Rumlara Türkiye aleyhine istismar edeceği yeni bir malzeme oluşturacağı kuşkusuzdur. Herkes tarafından bilinmelidir ki, Kıbrıs’ta çözüm, iki ayrı bağımsız ve egemen Devletin varlığı gerçeğine dayanan bir çözümdür. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
1 http://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/359802-muhtar-cumhuriyeti-ne-demektir.html#ixzz1uC9ollEc (Erişim Tarihi: 07.05.2012)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
YeniMesaj / diğer yazıları
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013