Arslana Binen
Evliya
Anadolu evliyalarından Hasan Harkani Hazretlerini, kendisine talebe olmak isteyen bir kişi ziyaret maksadıyla evine gelip kapısını çaldı. Harkani hazretleri evde yoktu. Hanımı açtı kapıyı ve "Kim o, ne istiyorsunuz?" diye sordu. Adam çok uzaklardan geldiğini, Hasan Harkani Hazretlerini görmek istediğini söyledi. Kadın ziyarete gelen adama, "Sen deli misin? Nesi var o adamın görecek... Bir de tâ uzaklardan gelmişsin. Onun inanılacak bir tarafı yoktur. Her hareketi saçmalıklarla doludur. Onu sizin gibi akılsızlar şımartıyor, o da kendisini bir şey zannediyor. Varget işine, kendini boşuna yorma!" dedi. Çünkü kendisi Harkani Hazretlerini yadırgıyor, onun rol yaptığını iddia ediyordu.
Ziyarete gelen adam, kadından bu sözleri dinledi ama, yine de kalbi bozulmuş değildi. İnanıyordu, Hasan Harkani hazretlerinin büyüklüğüne...
"Bu kadın ne sapık kadınmış. Ben illa da onu bulacağım" diyerek çarşıya çıktı ve Hazretin nerede olabileceğini sordu. Onu tanıyanlardan birkaç kişi dağda olabileceğini ve oduna gitmiş olduğunu söylediler. Adam dağın yolunu tuttu. İçinden bazı şeyler geçiyor, bu adam hakkında neden bu kadar kötü konuştu bu kadın diye düşünüyordu ki, şehirden epeyce uzaklaşmıştı. Baktı ki karşıdan acaip bir şey geliyor ama tozu da dumana katıp geliyor. İyice, gelen şeyin ne olduğu farkedilecek kadar yaklaştığında baktı ki, bir arslan, arslanın arkasında bir hayli odun, üzerinde de bir adam oturmakta... Şaşırmıştı adamcağız, bu nasıl şeydir böyle diye...
İyice yaklaştıktan sonra Hasan Harkani hazretleri arslanın üzerinden indi ve kendisini ziyarete gelen adama şöyle dedi:
"Biliyorum başına neler geldiğini... Eve gittin sana bir takım şeyler söylediler ama, sen inanmadın. Fakat şunu iyi bil ki, sabır bütün sıkıntıları savar. Ben o kadına sabretmeseydim belki de bu dereceye ulaşamazdım. Ben onun yükünü çekmeseydim, bu arslan da benim yükümü çekmezdi" dedi.
Ziyarete gelen misafirin imanı bir kat daha artmıştı. Orada ona teslim oldu ve talebelik şerefine nail oldu...
Evliya
Anadolu evliyalarından Hasan Harkani Hazretlerini, kendisine talebe olmak isteyen bir kişi ziyaret maksadıyla evine gelip kapısını çaldı. Harkani hazretleri evde yoktu. Hanımı açtı kapıyı ve "Kim o, ne istiyorsunuz?" diye sordu. Adam çok uzaklardan geldiğini, Hasan Harkani Hazretlerini görmek istediğini söyledi. Kadın ziyarete gelen adama, "Sen deli misin? Nesi var o adamın görecek... Bir de tâ uzaklardan gelmişsin. Onun inanılacak bir tarafı yoktur. Her hareketi saçmalıklarla doludur. Onu sizin gibi akılsızlar şımartıyor, o da kendisini bir şey zannediyor. Varget işine, kendini boşuna yorma!" dedi. Çünkü kendisi Harkani Hazretlerini yadırgıyor, onun rol yaptığını iddia ediyordu.
Ziyarete gelen adam, kadından bu sözleri dinledi ama, yine de kalbi bozulmuş değildi. İnanıyordu, Hasan Harkani hazretlerinin büyüklüğüne...
"Bu kadın ne sapık kadınmış. Ben illa da onu bulacağım" diyerek çarşıya çıktı ve Hazretin nerede olabileceğini sordu. Onu tanıyanlardan birkaç kişi dağda olabileceğini ve oduna gitmiş olduğunu söylediler. Adam dağın yolunu tuttu. İçinden bazı şeyler geçiyor, bu adam hakkında neden bu kadar kötü konuştu bu kadın diye düşünüyordu ki, şehirden epeyce uzaklaşmıştı. Baktı ki karşıdan acaip bir şey geliyor ama tozu da dumana katıp geliyor. İyice, gelen şeyin ne olduğu farkedilecek kadar yaklaştığında baktı ki, bir arslan, arslanın arkasında bir hayli odun, üzerinde de bir adam oturmakta... Şaşırmıştı adamcağız, bu nasıl şeydir böyle diye...
İyice yaklaştıktan sonra Hasan Harkani hazretleri arslanın üzerinden indi ve kendisini ziyarete gelen adama şöyle dedi:
"Biliyorum başına neler geldiğini... Eve gittin sana bir takım şeyler söylediler ama, sen inanmadın. Fakat şunu iyi bil ki, sabır bütün sıkıntıları savar. Ben o kadına sabretmeseydim belki de bu dereceye ulaşamazdım. Ben onun yükünü çekmeseydim, bu arslan da benim yükümü çekmezdi" dedi.
Ziyarete gelen misafirin imanı bir kat daha artmıştı. Orada ona teslim oldu ve talebelik şerefine nail oldu...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.