Dünkü yazımın son paragrafı; "Ama efendim, hepsi namazında, niyazında, sakallı, geniş elbise giyiyor, sarık sarıyor, ilahiyat okumuş, takım elbiseli, kravatlı, doçent, prof., Kur'an, hadis, fıkıh biliyor bizler de onların dediklerine inanıyorduk, diyenlerin bu mazereti geçerli midir? Ben bilmem. Yarın ayet ve hadislere bakalım nasıl uyarı, ikaz ve tehditler var, bakalım" şeklindeydi. Bakalım o zaman!
Yüce Allah (c.c) şöyle buyuruyor; "Vah bana! Ne olurdu, ben falanı dost edinmeseydim! O beni, bana gelen zikirden (Kur'an'dan) saptırdı!" (Kur'an, Furkan, 25/28?29)
Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu ki; "Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse kiminle dost olduğunuzu iyi düşününüz!" (Suyuti, Camiussağir, 2/444, Ebu Davut, Edeb, 16; Tirmizi, Züht, 45)
Anladığım kadarıyla mazeret geçerli değil. Kur'an'dan saptıracak, dostluğundan pişman olunacakların profili bir başka hadiste şöyle tasvir ediliyor;
"Aranızdan öyle bir grup ortaya çıkacaktır ki, namazınızı onların namazları, oruçlarınızı onların oruçları ve diğer amellerinizi de onların amelleri yanında az göreceksiniz. Onlar Kur'ân okurlar, fakat okudukları boğazlarından aşağı geçmez. Onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar..." (Buhârî, Fedâilü'l-Kur'ân, 36)
Kim bunlar acaba? Hakkı bâtıl, bâtılı hak gösterenler olmasın? Veya Allah'ın ölçüsünü bildiği halde birilerinin güç ve makamından korktuğu için bu hakikati saklayanlar olmasın? Veya dünyalık kaygılar ve maddi çıkarlar için bâtılın karşısında susan hatta hakikati söyleyenlere cephe alanlar olmasın? Ha! Onlar, sana karşı çok yumuşaktırlar.
Bak! Allah'ın Resulü ne diyor;
"Ahir zamanda dinle dünyayı isteyen insanlar çıkar. Bunlar, insanlar(a iyi görünüp onları aldatmak) için öyle bir yumuşaklığa bürünürler ki, koyun postu yanlarında kaba kalır. Dilleri baldan daha tatlıdır ama kalpleri kurtlarınkinden vahşidir.
Cenab-ı Hak der ki: Beni aldatmaya mı çalışıyorsunuz? Yoksa bana karşı cürete mi yelteniyorsunuz? Kutsal kişiliğime ant olsun ki, bunların üzerine kendilerinden çıkacak bir fitne göndereceğim. İçlerinde halim olanlar bile bu fitneden şaşkına dönecekler." (Tirmizî, Züht, 60, H. 2406?2407)
Bir başka hadisi hatırlayalım;
"Gerçek şu ki, yakında sizin başınıza bir takım amirler getirilecek ki, bilerek bir takım meşru işler yapacak, bazen da bilerek meşru olmayan şeyler işleyecekler. Bunların yaptıkları bu kötü şeyleri hoş görmeyen kimse günahtan uzaklaşmış olur. (Elleri yahut dili ile) Müdahale eden ise (azaptan) kurtulmuş olur. Ancak yapılan bu gayri meşru şeylere razı olup, uyan kimse! (azaptan kurtulamaz)? (Riyazü's Salihin no:190)
Türkiye'ye bak. İslam ülkesi denilen ülkelerin yöneticilerine bak. Yaptıkları uygulamalara, çıkardıkları kanunlara bak. Haçlı ABD ve AB ile diyaloglarına bak. Sonra haline bak! Sen neredesin?
Amaaan! Ben o kadarına karışmam. Oyumu veririm. Gerisi benim işim değil, mantığını bu hadis çürütüyor. Sen de, ben de durduğumuz noktadan sorumluyuz. Hakk'ı savunanların ve asla Hakk'ın ölçüsüne muhalefet etmeyenlerin yanında durmuşsak mükafat, karşısında durmuşsak azap var.
Bu duruşun bedeli sadece ahiret için geçerli değildir. Allah Elçisi buyurdu ki; "Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce iyi işler işlemede acele ediniz. O fitne gelince kişi mümin olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama girer. Mümin olarak akşama erer de kâfir olarak sabaha ulaşır. Dinini sıradan bir dünya çıkarına satar!" (Müslim, İman, 186, H. 118; Tirmizi, Fiten, 30, H. 2196; Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütübisitte, 13/230)
Kafir olmaktan Allah'a sığınırım. Rabbim, bizlere 'hakkı hak olarak bilip hakka uymayı; batılı da batıl olarak bilip uzak durmayı nasip etsin.' (Âmin)
Yüce Allah (c.c) şöyle buyuruyor; "Vah bana! Ne olurdu, ben falanı dost edinmeseydim! O beni, bana gelen zikirden (Kur'an'dan) saptırdı!" (Kur'an, Furkan, 25/28?29)
Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu ki; "Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse kiminle dost olduğunuzu iyi düşününüz!" (Suyuti, Camiussağir, 2/444, Ebu Davut, Edeb, 16; Tirmizi, Züht, 45)
Anladığım kadarıyla mazeret geçerli değil. Kur'an'dan saptıracak, dostluğundan pişman olunacakların profili bir başka hadiste şöyle tasvir ediliyor;
"Aranızdan öyle bir grup ortaya çıkacaktır ki, namazınızı onların namazları, oruçlarınızı onların oruçları ve diğer amellerinizi de onların amelleri yanında az göreceksiniz. Onlar Kur'ân okurlar, fakat okudukları boğazlarından aşağı geçmez. Onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar..." (Buhârî, Fedâilü'l-Kur'ân, 36)
Kim bunlar acaba? Hakkı bâtıl, bâtılı hak gösterenler olmasın? Veya Allah'ın ölçüsünü bildiği halde birilerinin güç ve makamından korktuğu için bu hakikati saklayanlar olmasın? Veya dünyalık kaygılar ve maddi çıkarlar için bâtılın karşısında susan hatta hakikati söyleyenlere cephe alanlar olmasın? Ha! Onlar, sana karşı çok yumuşaktırlar.
Bak! Allah'ın Resulü ne diyor;
"Ahir zamanda dinle dünyayı isteyen insanlar çıkar. Bunlar, insanlar(a iyi görünüp onları aldatmak) için öyle bir yumuşaklığa bürünürler ki, koyun postu yanlarında kaba kalır. Dilleri baldan daha tatlıdır ama kalpleri kurtlarınkinden vahşidir.
Cenab-ı Hak der ki: Beni aldatmaya mı çalışıyorsunuz? Yoksa bana karşı cürete mi yelteniyorsunuz? Kutsal kişiliğime ant olsun ki, bunların üzerine kendilerinden çıkacak bir fitne göndereceğim. İçlerinde halim olanlar bile bu fitneden şaşkına dönecekler." (Tirmizî, Züht, 60, H. 2406?2407)
Bir başka hadisi hatırlayalım;
"Gerçek şu ki, yakında sizin başınıza bir takım amirler getirilecek ki, bilerek bir takım meşru işler yapacak, bazen da bilerek meşru olmayan şeyler işleyecekler. Bunların yaptıkları bu kötü şeyleri hoş görmeyen kimse günahtan uzaklaşmış olur. (Elleri yahut dili ile) Müdahale eden ise (azaptan) kurtulmuş olur. Ancak yapılan bu gayri meşru şeylere razı olup, uyan kimse! (azaptan kurtulamaz)? (Riyazü's Salihin no:190)
Türkiye'ye bak. İslam ülkesi denilen ülkelerin yöneticilerine bak. Yaptıkları uygulamalara, çıkardıkları kanunlara bak. Haçlı ABD ve AB ile diyaloglarına bak. Sonra haline bak! Sen neredesin?
Amaaan! Ben o kadarına karışmam. Oyumu veririm. Gerisi benim işim değil, mantığını bu hadis çürütüyor. Sen de, ben de durduğumuz noktadan sorumluyuz. Hakk'ı savunanların ve asla Hakk'ın ölçüsüne muhalefet etmeyenlerin yanında durmuşsak mükafat, karşısında durmuşsak azap var.
Bu duruşun bedeli sadece ahiret için geçerli değildir. Allah Elçisi buyurdu ki; "Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce iyi işler işlemede acele ediniz. O fitne gelince kişi mümin olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama girer. Mümin olarak akşama erer de kâfir olarak sabaha ulaşır. Dinini sıradan bir dünya çıkarına satar!" (Müslim, İman, 186, H. 118; Tirmizi, Fiten, 30, H. 2196; Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütübisitte, 13/230)
Kafir olmaktan Allah'a sığınırım. Rabbim, bizlere 'hakkı hak olarak bilip hakka uymayı; batılı da batıl olarak bilip uzak durmayı nasip etsin.' (Âmin)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025