24 Haziran seçimlerinde, gösterdiği cumhurbaşkanı adayından 8 puan daha düşük oy alan CHP'de "Kılıçdaroğlu istifa", "Yönetim istifa" sesleri yükseliyor.
CHP eski milletvekillerinin de aralarında bulunduğu 9 Eylül Platformu, Kılıçdaroğlu'nu ve CHP yönetimini istifaya davet etti. Açıklamanın altında, Kemal Anadol, Ergün Aydoğan, Bülent Baratalı, Mehmet Boztaş, Ersu Hızır, Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Şahin Mengü, Onur Öymen, Nur Serter, Dr. Merih Şan, Enis Tütüncü gibi CHP'nin önemli ve tanınmış isimlerin imzası var. Platformun açıklamasında istifa talebi için şu gerekçeler sıralandı:
* "24 Haziran 2018 günü yapılan Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimlerinde alınan sonuçlar ülkemiz demokratik yaşamını ağır biçimde zedelemiştir."
* "Demokrasinin 'olmazsa olmaz' koşulu, güçler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ortadan kalkmış, parlamenter sistem gücünü yitirmiştir."
* "Bu seçimlerde, Cumhuriyeti kuran, ülkemizi demokratik yaşama geçiren partimizin aldığı başarısız sonuçlar karşısında büyük üzüntü duymaktayız."
* "1 Kasım 2015 seçimlerinde %25,3 oy alan partimiz, seçmen sayısının artmasına karşın 24 Haziran 2018 seçimlerinde %22,7'e gerilemiştir. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu tabloyu başarı olarak sunması inandırıcı değildir."
* "CHP'nin geleneğinde olan, her seçimden sonra geniş katılımlı durum değerlendirmesinin bu kez de çalıştırılmayacağı anlaşılmaktadır. Eski Genel Başkan, Genel Başkan Yardımcıları, Genel Sekreter ve Grup Başkanvekillerinden oluşan 'Onur Kurulu' bir kere bile toplanmadan bu yıl tüzükten çıkarılmış; CHP'nin en eski ve geleneksel kurumu 'Küçük Kurultay' da ortadan kaldırılmıştır."
* "Alınan sonuçlar kesin bir yenilgiyi göstermektedir. AKP'nin oylarındaki düşüş, o oylar bize gelmedikçe bir anlam taşımaz. Herkesin bildiği bir özdeyişi yinelemekle yetiniyoruz: Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz!"
* "Bu durumda, CHP'NIN SAYIN GENEL BAŞKANI VE MERKEZ YÖNETİCİLERİ GÖREVLERİNİ BIRAKMALIDIRLAR. Tüm çağdaş ülke partileriyle, Sosyalist Enternasyonal üyesi partilerde görülen uygulama budur. Sayın Genel Başkan ve yöneticilerini partinin önünü açmaya davet ediyoruz.
Evet, CHP'nin aksaçlılarının oluşturduğu 9 Eylül Platformu'nun talebi bu?
Kurulan bir okyanus ötesi kumpasıyla görevini bırakmak zorunda kalan Deniz Baykal'ın koltuğuna yerleşen ve 4'ü genel seçim olmak üzere 9 kez seçim kaybeden Kılıçdaroğlu'nun bu talebe cevabı ne olacak, merak konusu?
Kulağını ve gönlünü okyanus ötesine çevirmiş olan Kılıçdaroğlu ve ekibinin, CHP'nin içinden ve tabanından gelen bu seslere pek kulak vermeyeceği aşikar? Ama tabanın baskısına ne kadar dayanabilir, bekleyip göreceğiz.
Bu arada, Kılıçdaroğlu'nun tutumu sebebiyle CHP'den istifa eden edene? Dün de Muş Gençlik Kolları Başkanı Erkan Çakır istifa etti. Çakır, Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları Kurultayı'nda yaptığı bir konuşmayla dikkatleri üzerine çekmiş ve konuşma sonrasında Kılıçdaroğlu tarafından tebrik edilmişti. Çakır il başkanlığından ayrıldı ve gerekçe olarak da parti içi anlaşmazlıkları ve seçimde alınan başarısızlığı gösterdi.
CHP'nin seçim sonrası yaptığı ilk parti meclisi toplantısında ise gündem, "rejim değişikliği" değildi, "seçimde yaşanan hezimet" de değildi, tek bir gündem vardı o da Kılıçdaroğlu'nu ve yönetimi istifaya davet eden bir kişinin, "CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol'un ihraç talebi ile disipline sevk edilmesi" idi.
Doğru söyleyeni kırk kapıdan kovarlar misali, Erol, Kılıçdaroğlu'nun CHP'de kurduğu tek adamlık sistemine yüksek sesle eleştiri getirmişti, "kral çıplak" demişti ve Kılıçdaroğlu ve yönetimi istifaya çağırmıştı; sonuç, disipline sevk edilmek oldu. Erol, parti meclisinin ihraç kararı sonrası şu açıklamayı yaptı:
* "Türkiye'nin yeni bir rejime geçişini değerlendirmek yerine yalnızca bir vekilin ihracı için parti meclisi toplanıyor. Toplanmasındaki niyeti, tekelleşen bir genel merkezde siyasetin olduğunu, koltuk adamlığının olduğunu, dava adamlığının olmadığını söylemek istedim."
* "Hedefimiz, CHP'nin değerlerini, Mustafa Kemal Atatürk'ün değerleri ile bütünleştirmektir. Bu ülkenin yönetimine, Atatürk'ün devlet anlayışını, cumhuriyet anlayışını yerleştirmektir. Ama görüyoruz ki koltuk adamı olanlar bugün Ankara'da ve ben bugün halk adamı olarak halen Elazığ'dayım. Aramızdaki fark bu?"
* "Dokuz dönemdir kaybedilen seçimin sonucuna rağmen eğer insanlar yerini muhafaza ediyorsa ve iki dönemdir milletvekili çıkaramayan bir ilden gidip de milletvekili olunuyorsa bunu herkesin vicdanına sunuyorum. Koltuk adamı kimin olup olmadığını herkes kıyaslamalı."
CHP tabanının esasen bilmesi gereken en önemli husus, Kılıçdaroğlu'nun gerçek niyetini açığa çıkaran turnusol, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a takındığı tavır olmuştur. İki sefer bizzat kendisi teklifte bulunmuş, listelerin belirlenmesine az zaman kala, yine kendisi reddetmiş, sözünden dönmüştür.
Daha önceki seçimlerde de, son seçimde de CHP'nin; Atatürk Vatandır teziyle, Hoş Geldin Atatürk eseriyle duruşu net, Milli Ekonomi Modeli ile de ekonomide çözümün tek adresi olan Prof. Dr. Baş'la olan bilikteliği esasen bir iktidar projesiydi, parlamenter sistemin devamı için tek formüldü. Kılıçdaroğlu bu fırsatı değerlendirmek yerine, tiyatro oynamayı tercih etti ve hem AKP'yi defalarca iktidara taşımayı, nihayetinde de Atatürk'ün emaneti parlamenter sistemin devre dışı kalıp, rejimin değişmesini perde arkasında sağlamış oldu.
Seçimlerde görülen bunların yansımasıdır.
CHP eski milletvekillerinin de aralarında bulunduğu 9 Eylül Platformu, Kılıçdaroğlu'nu ve CHP yönetimini istifaya davet etti. Açıklamanın altında, Kemal Anadol, Ergün Aydoğan, Bülent Baratalı, Mehmet Boztaş, Ersu Hızır, Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Şahin Mengü, Onur Öymen, Nur Serter, Dr. Merih Şan, Enis Tütüncü gibi CHP'nin önemli ve tanınmış isimlerin imzası var. Platformun açıklamasında istifa talebi için şu gerekçeler sıralandı:
* "24 Haziran 2018 günü yapılan Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimlerinde alınan sonuçlar ülkemiz demokratik yaşamını ağır biçimde zedelemiştir."
* "Demokrasinin 'olmazsa olmaz' koşulu, güçler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ortadan kalkmış, parlamenter sistem gücünü yitirmiştir."
* "Bu seçimlerde, Cumhuriyeti kuran, ülkemizi demokratik yaşama geçiren partimizin aldığı başarısız sonuçlar karşısında büyük üzüntü duymaktayız."
* "1 Kasım 2015 seçimlerinde %25,3 oy alan partimiz, seçmen sayısının artmasına karşın 24 Haziran 2018 seçimlerinde %22,7'e gerilemiştir. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu tabloyu başarı olarak sunması inandırıcı değildir."
* "CHP'nin geleneğinde olan, her seçimden sonra geniş katılımlı durum değerlendirmesinin bu kez de çalıştırılmayacağı anlaşılmaktadır. Eski Genel Başkan, Genel Başkan Yardımcıları, Genel Sekreter ve Grup Başkanvekillerinden oluşan 'Onur Kurulu' bir kere bile toplanmadan bu yıl tüzükten çıkarılmış; CHP'nin en eski ve geleneksel kurumu 'Küçük Kurultay' da ortadan kaldırılmıştır."
* "Alınan sonuçlar kesin bir yenilgiyi göstermektedir. AKP'nin oylarındaki düşüş, o oylar bize gelmedikçe bir anlam taşımaz. Herkesin bildiği bir özdeyişi yinelemekle yetiniyoruz: Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz!"
* "Bu durumda, CHP'NIN SAYIN GENEL BAŞKANI VE MERKEZ YÖNETİCİLERİ GÖREVLERİNİ BIRAKMALIDIRLAR. Tüm çağdaş ülke partileriyle, Sosyalist Enternasyonal üyesi partilerde görülen uygulama budur. Sayın Genel Başkan ve yöneticilerini partinin önünü açmaya davet ediyoruz.
Evet, CHP'nin aksaçlılarının oluşturduğu 9 Eylül Platformu'nun talebi bu?
Kurulan bir okyanus ötesi kumpasıyla görevini bırakmak zorunda kalan Deniz Baykal'ın koltuğuna yerleşen ve 4'ü genel seçim olmak üzere 9 kez seçim kaybeden Kılıçdaroğlu'nun bu talebe cevabı ne olacak, merak konusu?
Kulağını ve gönlünü okyanus ötesine çevirmiş olan Kılıçdaroğlu ve ekibinin, CHP'nin içinden ve tabanından gelen bu seslere pek kulak vermeyeceği aşikar? Ama tabanın baskısına ne kadar dayanabilir, bekleyip göreceğiz.
Bu arada, Kılıçdaroğlu'nun tutumu sebebiyle CHP'den istifa eden edene? Dün de Muş Gençlik Kolları Başkanı Erkan Çakır istifa etti. Çakır, Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları Kurultayı'nda yaptığı bir konuşmayla dikkatleri üzerine çekmiş ve konuşma sonrasında Kılıçdaroğlu tarafından tebrik edilmişti. Çakır il başkanlığından ayrıldı ve gerekçe olarak da parti içi anlaşmazlıkları ve seçimde alınan başarısızlığı gösterdi.
CHP'nin seçim sonrası yaptığı ilk parti meclisi toplantısında ise gündem, "rejim değişikliği" değildi, "seçimde yaşanan hezimet" de değildi, tek bir gündem vardı o da Kılıçdaroğlu'nu ve yönetimi istifaya davet eden bir kişinin, "CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol'un ihraç talebi ile disipline sevk edilmesi" idi.
Doğru söyleyeni kırk kapıdan kovarlar misali, Erol, Kılıçdaroğlu'nun CHP'de kurduğu tek adamlık sistemine yüksek sesle eleştiri getirmişti, "kral çıplak" demişti ve Kılıçdaroğlu ve yönetimi istifaya çağırmıştı; sonuç, disipline sevk edilmek oldu. Erol, parti meclisinin ihraç kararı sonrası şu açıklamayı yaptı:
* "Türkiye'nin yeni bir rejime geçişini değerlendirmek yerine yalnızca bir vekilin ihracı için parti meclisi toplanıyor. Toplanmasındaki niyeti, tekelleşen bir genel merkezde siyasetin olduğunu, koltuk adamlığının olduğunu, dava adamlığının olmadığını söylemek istedim."
* "Hedefimiz, CHP'nin değerlerini, Mustafa Kemal Atatürk'ün değerleri ile bütünleştirmektir. Bu ülkenin yönetimine, Atatürk'ün devlet anlayışını, cumhuriyet anlayışını yerleştirmektir. Ama görüyoruz ki koltuk adamı olanlar bugün Ankara'da ve ben bugün halk adamı olarak halen Elazığ'dayım. Aramızdaki fark bu?"
* "Dokuz dönemdir kaybedilen seçimin sonucuna rağmen eğer insanlar yerini muhafaza ediyorsa ve iki dönemdir milletvekili çıkaramayan bir ilden gidip de milletvekili olunuyorsa bunu herkesin vicdanına sunuyorum. Koltuk adamı kimin olup olmadığını herkes kıyaslamalı."
CHP tabanının esasen bilmesi gereken en önemli husus, Kılıçdaroğlu'nun gerçek niyetini açığa çıkaran turnusol, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a takındığı tavır olmuştur. İki sefer bizzat kendisi teklifte bulunmuş, listelerin belirlenmesine az zaman kala, yine kendisi reddetmiş, sözünden dönmüştür.
Daha önceki seçimlerde de, son seçimde de CHP'nin; Atatürk Vatandır teziyle, Hoş Geldin Atatürk eseriyle duruşu net, Milli Ekonomi Modeli ile de ekonomide çözümün tek adresi olan Prof. Dr. Baş'la olan bilikteliği esasen bir iktidar projesiydi, parlamenter sistemin devamı için tek formüldü. Kılıçdaroğlu bu fırsatı değerlendirmek yerine, tiyatro oynamayı tercih etti ve hem AKP'yi defalarca iktidara taşımayı, nihayetinde de Atatürk'ün emaneti parlamenter sistemin devre dışı kalıp, rejimin değişmesini perde arkasında sağlamış oldu.
Seçimlerde görülen bunların yansımasıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025