Halk arasında 'Türkoğlu Türk' deriz bizden olanı vurgulamak için… Adı da üzerinde zaten: Kıbrıs Türk'ü.
Biz ne kadar Türk isek, ne kadar 'biz' isek Kıbrıs Türkleri de öyle.
Bu yüzden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne 'Yavru Vatan' dedik kurulduğu günden bu yana.
İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars Mart ayındaki Meclis Genel Kurulu'nda Nüfus Kayıt Dairesi'nin 2019 verilerine göre 'yavru vatan' topraklarında yaşayan Türklerin nüfusunu 375 bin olarak açıkladı.
Gelelim ülkemizdeki Suriyelilere, ya da devlet erkânımızın tabirini kullanacak olursak Suriyeli misafirlere…
Mülteciler Derneği'nin Eylül 2019'da açıkladığı raporda ise topraklarımızdaki Suriyeli sayısı 2 milyonu erkek olmak üzere toplam 3 milyon 700 bin görünmekle birlikte kayıt dışı girişlerle birlikte 5 milyon Suriyelinin Türkiye'de bulunduğu tahmin ediliyor.
Daha kısa ve net ifade edelim: 5 milyon Suriyeli, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşamakla kalmıyor aynı zamanda kendi vatandaşlarımıza bile tanımadığımız imkân ve kolaylıklardan hem öncelikli hem de sürekli olarak yararlanıyor.
Türkler olarak misafirperveriz doğrudur ama mevcut durum misafirliğin çok çok ötesinde demografik ve kültürel dönüşümleri de beraberinde getirmiş durumda. Bazı illerimiz ve bazı ilçelerimiz adeta Türkiye Cumhuriyeti toprağı değil de bir Ortadoğu şehri görünümüne sahip hale geldi. Yakında bazı basın organlarında örneğin, 'Kilis'teki azınlık Türkler' ifadesini duyarsam şaşırmayacağım.
Durum tespitine müteakip hızlı bir şekilde asıl vurgumuza gelelim:
Nisan 2004'te oylamaya sunulan Annan Planı döneminde ve sonrasında resmi ağızlardan söylenenleri ve icraatları hatırlayalım.
Ömrü boyunca Kıbrıs Türk'ünün haklarını savunan Rauf Denktaş'ın resmen ve fiilen siyaset dışına itilmesi, kendisine 'Git Kıbrıs'ta konuş, Türkiye'de artık konuşma' denilmesi, 'Türk askeri adadan çekilsin' diyen M. Ali Talat'a sınırsız destek verilmesi Kıbrıs politikalarına yön veren yakın zamanın hatırda kalan en önemli olayları hiç şüphesiz.
Hatırlarsanız Türk basın yayın kuruluşlarının kendisine ambargo koyması sebebi ile sesini Türk halkına duyurabilmek için bir televizyon dizisine bile konuk oyuncu olarak katılmak zorunda kalan Sayın Rauf Denktaş bir dava adamı olmanın verdiği hüviyetle birlik ve beraberlik ruhunu koruyabilmek adına içeride ya da dışarıda Türk hükümeti karşıtı hiçbir söylemde de bulunmamıştı. Hatta bazı basın yayın organlarındaki makalelerde Rauf Denktaş'ın 'eğer hastalanmasaydı Ergenekon sürecinde tutuklanacağına dair' iddialar bile yer aldı. Gerisini varın siz düşünün.
Peki, tüm süreç boyunca bizlere ne denilmişti ve hatta bugün bile ne söyleniyor?
Kıbrıs Türklerinin Türkiye Cumhuriyeti üzerinde siyaseten ve ekonomik olarak bir yük olduğu!
5 milyona varan Suriyeliler misafir olmanın çok ötesinde imtiyazlar hatta vatandaşlık hakkı bile kazanırken, nüfusu 500 bin bile olmayan Kıbrıslı Türkler üzerimize ekonomik yük oluyor, öyle mi?
Tam da bu manzara bize gösteriyor ki asıl sorun, Türk oğlu Türk olmakta daha da doğrusu Prof. Dr. Haydar Baş'ın da 'Türk eşittir Müslüman' sözündeki bir Türk olmakta yatıyor.
Hele ki bugünlerde Kıbrıs açıklarında tespit edilen doğalgaz yataklarından sonra bile hala benzeri söylemlere devam edilmesi sadece cehaletle, kandırıldık gibi ifadelerle açıklanabilir de olmayacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti yeniden Milli Politikalara dönmedikçe, değil yavru vatanı asıl vatanını bile kaybetme tehlikesi içerisindedir.
'Atatürk Vatan'dır' diyen Prof. Dr. Haydar Baş liderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi ise Milli Politikaları tüm kadrosu ile benimsemiş yegâne parti ve asıl Vatan'ı kaybetmekten önceki son çıkış kapısıdır.
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020