7 Ekim 2019 tarihli ve 'Kıbrıs Türkleri mi bizlere yük yoksa Suriyeliler mi?' başlıklı yazımızda aslında herkes tarafından malum olanı kelimelere dökmüştük.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars'ın Mart ayındaki Meclis Genel Kurulu'nda Nüfus Kayıt Dairesi'nin 2019 verilerine göre 'yavru vatan' topraklarında yaşayan Türklerin nüfusunu 375 bin olarak açıkladığı metne değinmiş ve ayrıca Suriyeli misafirlerimiz ile ilgili de Mülteciler Derneği'nin Eylül 2019'da açıkladığı rapora göz atmıştık. 2 milyonu erkek olmak üzere toplam 3 milyon 700 bin Suriyeli'nin topraklarımızda yer aldığının belirtildiği rapora rağmen kayıt dışı girişlerle birlikte 5 milyon Suriyelinin Türkiye'de bulunduğu tahmin edildiğini anlatmıştık.
Kıbrıs bağlamında Rauf Denktaş nezdinde geçmişi biraz hatırlayalım. Ömrü boyunca Kıbrıs Türk'ünün haklarını savunan Rauf Denktaş'ın resmen ve fiilen siyaset dışına itildiği ve kendisine 'git Kıbrıs'ta konuş, Türkiye'de artık konuşma' denildiği günler hiç de uzak değil. Ya da 'Türk askeri adadan çekilsin' diyen M. Ali Talat'a sınırsız destek verilen Kıbrıs politikalarını da hatırlıyorsunuzdur sanırım. Hatta bazı basın yayın organlarındaki makalelerde Rauf Denktaş'ın 'eğer hastalanmasaydı Ergenekon sürecinde tutuklanacağına dair' iddialar bile yer almıştı ki gerisini varın siz düşünün.
Peki, tüm süreç boyunca bizlere ne dendiğini de hatırlıyor musunuz? Kıbrıs Türklerinin Türkiye Cumhuriyeti üzerinde siyaseten ve ekonomik olarak bir yük olduğu!
5 milyona varan Suriyeliler misafir olmanın çok ötesinde imtiyazlar hatta vatandaşlık hakkı bile kazanırken, nüfusu 500 bin bile olmayan Kıbrıslı Türkler üzerimize ekonomik yük oluyordu maalesef.
Bizim Türk olduğumuz kadar Kıbrıs Türkleri'nin de o kadar Türk olması Kıbrıs üzerindeki politikalarımızda maalesef yer bulamamış ve ekonomik yük görülen Kıbrıs adeta feda edilmişti. Bugün ise ekonomik yönden de farklı bir durum yaşanmakla birlikte icraatlar yine pek de değişmiyor:
Exxon Mobil şirketi 2019 yılının başlarında Kıbrıs Adası'nın güneybatısında şu ana kadarki en büyük doğalgaz rezervini keşfettiklerini açıkladı ve ayrıca keşfin son iki yılda tüm dünyada bulunan en büyük üçüncü rezerv olduğunu belirtti. Güney Kıbrıs Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis de sondaj çalışmaları neticesinde yapılan keşfin 141 ila 226 milyar metreküp civarında olduğuna vurgu yaptı.
Şimdilerde paranın kokusunu alan Batı ülkelerinin donanmaları Doğu Akdeniz tarihindeki en büyük yığınağı yapıyor bölgeye. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa çoktan bölgede yer aldı, diğerleri de NATO bayrağı altında bulunmakta.
Tüm bu gelişmelere rağmen Kıbrıs Türkleri'ne sırtını dönenler şimdi Suriye'de güvenli bölge içerisinde Suriyeliler için bahçeli ev yapma derdinde maalesef. Halbuki acilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarına siyasi, ekonomik, kültürel ve endüstriyel yatırımların arttırılması ve Türkiye ile adeta bütünleşmesi gerekmektedir.
Ey Türk Milleti, uyanma vakti geldi geçiyor artık! Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal tarafından temeli atılan milli politikalara yeniden dönmedikçe, değil yavru vatanı asıl vatanını bile kaybetme tehlikesi içerisindedir.
'Atatürk vatandır' diyen Prof. Dr. Haydar Baş liderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi ise milli politikaları tüm kadrosu ile benimsemiş yegâne parti ve asıl vatanı kaybetmekten önceki de son çıkış kapısıdır.
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020