'Kıbrıs'ta barış için' diye başlık ve açıklamalar dinliyoruz senelerdir ve bir sofra konuluyor ortaya. Haçlı sofrası veya kurtlar sofrasıdır bu sofra.
74'ten beri Kıbrıs'ta kan aktığını, soykırım yapıldığını, Müslümanların ırzına geçildiğini, mallarının yağmalandığını, kadın, çocuk ailecek yakıldığını gören, duyan var mı? Yok.
Peki, 74 öncesi bu vahşet yaşanıyor muydu? Evet. Kim gerçekleştiriyordu bu vahşeti? Rumlar. Masada KKTC kuzu rolünde?
Haçlı, Kıbrıs'ı istiyor. Rauf Denktaş o masaya defalarca oturmasına rağmen Kıbrıs'ı vermedi. Ama son yıllardaki Kıbrıs yöneticileri bir 'kalkışma' hareketi içerisindeler.
Tabi 'kalkışma' denilince hemen 15 Temmuz akıllara geldi. 250 vatandaşımız katledildi. Ordumuzun ve ülkemizin itibarı yerle bir edildi. Yargı, ekonomi, eğitim ve sosyal yapılar güvenini kaybetti.
Kıbrıs'ta ise binlerce vatandaşımız katledilmiş, malları talan edilmiş ve 5 binden fazla askerimiz şehit edilmişti. Bu kalkışma değildi. Bu bir savaştı. Bu Rumların yaptığı soykırıma 'dur' deme hareketiydi. Bu, Avrupa'ya 'söz konusu vatan, millet, namus, iman' onluca Türk'ün gücünü gösterme hareketiydi.
Bu haklı savaşı gerçekleştiren ve zaferle sonuçlandıran bizdik, Türkiye Cumhuriyetiydi. Kıbrıs bizimdir. Yavru vatandır. Adam olan yavrusundan vazgeçer mi?
Ama dediğim gibi son yıllardaki KKTC yöneticileri, Türkiye Cumhuriyetine karşı bir 'kalkışma' hareketi içerisindeler.
KKTC Cumhurbaşkanı 'yavru vatan' gerçeğine itiraz etmeye kalkışıyor ve "Türkiye bu yavrunun büyümesini istemiyor mu? Biz hep yavru mu kalalım" diyor.
Mustafa Akıncı'nın nasıl büyümek istediği ise son Kıbrıs görüşmelerinde ortaya çıktı. Kıbrıs'ı vererek, Rum hakimiyetine girerek.
Mustafa Akıncı bizzat itiraf ediyor; 'Dünyadaki bir çok halklar ayrılmak, devletçiklere bölünmek isterken (İspanya, İskoçya ve Balkanları örnek veriyor) biz birleşmek istiyoruz' diyor.
Nasıl bir birleşme istediklerini de sözcüsü Barış Burcu açıklıyor; toprak vereceğiz, Rum nüfusunu topraklarımıza kabul edeceğiz. Kısaca zaman içinde asimile olacağız.
KKTC yöneticilerinin bu teslimiyeti, Rum tarafını memnun etmedi. Çünkü onlar daha fazlasını istiyorlar ve onu almadan asla memnun olmazlar. Nedir o istedikleri? Türklerin imanı. Türkler imanlarından vazgeçmedikleri takdirde Rumlar hiçbir şekilde memnun olmazlar. Bu kesindir.
Nereden biliyorsun, derseniz, Allah'ın (c.c) hükmü açıktır; "Sen, onların inançlarına tabi olmadıkça ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar." (Bakara 120)
Kıbrıs, bizim için değerlidir. Çünkü Peygamber Efendimizin Halası o topraklardadır.
Kıbrıs, bizim için değerlidir. Çünkü Kıbrıs halkı hem soydaşımız, hem de dindaşımızdır.
Kıbrıs, bizim için değerlidir. Çünkü Akdeniz'in anahtarıdır Kıbrıs.
Kıbrıs biziz için değerlidir. Çünkü hem ticari, hem de güvenlik olarak sahil ve limanlarımızın sigortasıdır Kıbrıs.
Bakın! 1923 zihniyeti Kıbrıs için ne diyor; Akdeniz'de yapılan bir tatbikatı izleyen Atatürk, etrafında bulunan subaylara:
"Türkiye'nin yeniden işgal edildiğini ve Türk kuvvetlerinin sadece bu bölgede direndiğini düşünelim, ikmal yollarımız ve imkânlarımız nelerdir?" sorusunu sorar.
Subaylar birçok görüş ve düşünce ileri sürerler, Atatürk hepsini sabırla dinler, sonra elini haritaya uzatır:
"Arkadaşlar, Kıbrıs düşmanın elinde bulunduğu sürece, bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs'a dikkat ediniz, bu ada bizim için önemlidir" der.
2016 zihniyet, nasıl bakıyor Kıbrıs'a? 'Besleme'.
74'ten beri Kıbrıs'ta kan aktığını, soykırım yapıldığını, Müslümanların ırzına geçildiğini, mallarının yağmalandığını, kadın, çocuk ailecek yakıldığını gören, duyan var mı? Yok.
Peki, 74 öncesi bu vahşet yaşanıyor muydu? Evet. Kim gerçekleştiriyordu bu vahşeti? Rumlar. Masada KKTC kuzu rolünde?
Haçlı, Kıbrıs'ı istiyor. Rauf Denktaş o masaya defalarca oturmasına rağmen Kıbrıs'ı vermedi. Ama son yıllardaki Kıbrıs yöneticileri bir 'kalkışma' hareketi içerisindeler.
Tabi 'kalkışma' denilince hemen 15 Temmuz akıllara geldi. 250 vatandaşımız katledildi. Ordumuzun ve ülkemizin itibarı yerle bir edildi. Yargı, ekonomi, eğitim ve sosyal yapılar güvenini kaybetti.
Kıbrıs'ta ise binlerce vatandaşımız katledilmiş, malları talan edilmiş ve 5 binden fazla askerimiz şehit edilmişti. Bu kalkışma değildi. Bu bir savaştı. Bu Rumların yaptığı soykırıma 'dur' deme hareketiydi. Bu, Avrupa'ya 'söz konusu vatan, millet, namus, iman' onluca Türk'ün gücünü gösterme hareketiydi.
Bu haklı savaşı gerçekleştiren ve zaferle sonuçlandıran bizdik, Türkiye Cumhuriyetiydi. Kıbrıs bizimdir. Yavru vatandır. Adam olan yavrusundan vazgeçer mi?
Ama dediğim gibi son yıllardaki KKTC yöneticileri, Türkiye Cumhuriyetine karşı bir 'kalkışma' hareketi içerisindeler.
KKTC Cumhurbaşkanı 'yavru vatan' gerçeğine itiraz etmeye kalkışıyor ve "Türkiye bu yavrunun büyümesini istemiyor mu? Biz hep yavru mu kalalım" diyor.
Mustafa Akıncı'nın nasıl büyümek istediği ise son Kıbrıs görüşmelerinde ortaya çıktı. Kıbrıs'ı vererek, Rum hakimiyetine girerek.
Mustafa Akıncı bizzat itiraf ediyor; 'Dünyadaki bir çok halklar ayrılmak, devletçiklere bölünmek isterken (İspanya, İskoçya ve Balkanları örnek veriyor) biz birleşmek istiyoruz' diyor.
Nasıl bir birleşme istediklerini de sözcüsü Barış Burcu açıklıyor; toprak vereceğiz, Rum nüfusunu topraklarımıza kabul edeceğiz. Kısaca zaman içinde asimile olacağız.
KKTC yöneticilerinin bu teslimiyeti, Rum tarafını memnun etmedi. Çünkü onlar daha fazlasını istiyorlar ve onu almadan asla memnun olmazlar. Nedir o istedikleri? Türklerin imanı. Türkler imanlarından vazgeçmedikleri takdirde Rumlar hiçbir şekilde memnun olmazlar. Bu kesindir.
Nereden biliyorsun, derseniz, Allah'ın (c.c) hükmü açıktır; "Sen, onların inançlarına tabi olmadıkça ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar." (Bakara 120)
Kıbrıs, bizim için değerlidir. Çünkü Peygamber Efendimizin Halası o topraklardadır.
Kıbrıs, bizim için değerlidir. Çünkü Kıbrıs halkı hem soydaşımız, hem de dindaşımızdır.
Kıbrıs, bizim için değerlidir. Çünkü Akdeniz'in anahtarıdır Kıbrıs.
Kıbrıs biziz için değerlidir. Çünkü hem ticari, hem de güvenlik olarak sahil ve limanlarımızın sigortasıdır Kıbrıs.
Bakın! 1923 zihniyeti Kıbrıs için ne diyor; Akdeniz'de yapılan bir tatbikatı izleyen Atatürk, etrafında bulunan subaylara:
"Türkiye'nin yeniden işgal edildiğini ve Türk kuvvetlerinin sadece bu bölgede direndiğini düşünelim, ikmal yollarımız ve imkânlarımız nelerdir?" sorusunu sorar.
Subaylar birçok görüş ve düşünce ileri sürerler, Atatürk hepsini sabırla dinler, sonra elini haritaya uzatır:
"Arkadaşlar, Kıbrıs düşmanın elinde bulunduğu sürece, bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs'a dikkat ediniz, bu ada bizim için önemlidir" der.
2016 zihniyet, nasıl bakıyor Kıbrıs'a? 'Besleme'.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025