Keşke mevzu tezek olsa

 

Milletimiz nasılda uyutuluyor! Yaşanan gerçekler, 

kullanılan ifadeler, ortaya çıkan sonuçlar ateş ile 

yan yana konsa ikisi de insanı yakar. Ama 

yanmamak için ateşten kaçan insanımız, 

gerçeklerin yakıcılığına razı olmuş vaziyette. Yani 

yanıyoruz.

AKP döneminde olduğu kadar cumhuriyet 

tarihinin hiçbir dönemde AB ve ABD'ye böylesine 

bir teslimiyet böylesine olmamıştı. Şimdi Haçlıya 

teslimiyetin bedeli çok ağır faturalar ortaya 

koyuyor. 

Ortaya çıkan milli, maddi ve manevi yıkımları 

yaşadık ve yaşıyoruz, senelerdir anlatıyoruz da. 

Bugünde yine terör boyutundan gidelim; BOP 

kapsamında AKP hükümetinin, PKK ile el sıkışmak 

için neleri feda ettiğini, ne canlar kaybettiğimizi 

görüyorsunuz! Şimdi aynı fedalara IŞİD için 

başladık. Bu fedakarlığımız da (!) çok can 

yakacak.

Mesela! IŞİD belası nereden ve niçin çıktı? 

Rusya'yı neden ve kimin için karşımıza aldık? 

Bizim, Suriye'de ne işimiz var, sorusuna cevap 

vermeden hangi akılla, "Rusya'nın, Suriye'de ne 

işi var" sorusu soruluyor?

Dünde, bugünde PKK'nın, El-Kaide'nin, IŞİD'ın, 

Barzani'nin, Nusra'nın vs. ne kadar terör örgütü 

varsa hepsinin kuruluşlarında, eğitim ve 

finansmanlarında ABD ve İsrail'in varlığını 

görüyoruz. (İnanmıyorsanız AKP'den önce her 

hafta Beyazıt Meydanında bayrak yapanlara 

sorun!)

Şimdi ABD, AB ve İsrail'in, kendi inançları 

çerçevesinde hazırladıkları BOP'un geleceği için 

Ortadoğu ve Arap Baharına Sayın Davutoğlu'nun 

dediği gibi "kan pompaladık". İslam Coğrafyası 15 

yıldır kan gölü. 

Ama içimizdeki ihtiras sahipleri tatmin olmamış 

olacak ki, hala yeni düşmanlar kazanma peşinde. 

Ateş topu gibi iki düşmanımız daha oldu; Rusya 

ve İran. Siyasilerin ağzından, medyadan, dünyalık 

menfaatler karşılığı dinini satan din bilginlerinden 

milletimize öyle bir gaz verildi ki! Kamuoyu 

olaylara, 'Rusya'ya kafa tutuyoruz, kibirli Rusya'yı 

dize getirdik, artık Rusya Ortadoğu'da istediği gibi 

at koşturamayacak' gibi bakışlar oluştu. 

Zaten "Rusya gazı keserse kessin," restinin sebebi 

de buradan geliyor. Çünkü bu millete 13 yıldır 

öyle bir gaz veriliyor ki, maddi-manevi uçmuş 

vaziyette. 

"Yanmaz kefen" tüccarı olan şahıs geçenlerde 

yine ekranlara çıktı. BOP'tan bahsediyor. BOP 

çerçevesinde Büyük İsrail'in kurulacağını, IŞİD'ın 

filan bu kapsamda çalıştığını vs. anlatıyor.

Programın yapımcısı nasıl bir cesaret gösterdiyse 

(!) Erdoğan'ın, bu sürecin eş başkanı olduğunu ve 

bunu nasıl değerlendirdiğini, soruyor. 

Cevap, "Ayetlerimi az bir karşılık ile satmayın" 

(Bakara 41) ayetinin tam aksi istikamette oluyor;

"Efendim! BOP planı ilk başta barış amaçlı idi. 

Tayyip Bey o yüzden eş başkan oldu. Şimdi ise 

hedef Büyük İsrail'i kurmak?" 

Ne acıdır ki, Allah'ın ayetleri az bir dünyalık 

karşılığı satıldı. Nasıl mı? BOP'u bugün 

tariflendirmeye kalkan bir din (!) bilgilisinin, 

projenin sahibi ABD'nin projenin fiiliyata 

geçirildiği dönemdeki Dışişleri Bakanı 

Condoleezza Rice'ın projeyi tanımlamasını da 

bilir; "Fas'tan Basra Körfezine kadar (Türkiye 

dahil) 22 İslam ülkesinin sınırları değiştirilecek." 

(7.8.2003)

Bu duruşlar bize ilginç gelmiyor. Bir başka ilginç 

gelmeyen şey ise vatandaşlarımızdan bir kesimin 

bize tepki göstermesi, bizi Esadçılıkla, Rusçu 

olmakla vs. itham etmeleri.

Neden ilginç gelmiyor biliyor musunuz?  

Çünkü biz, gelişmelere, olayları hem milli, hem de 

itikadı bağlamda yorumlamaya çalışıyoruz. 

Bundan dolayı tepki yağıyor. Bu yolun kaderi de 

bu. Çünkü bu kaderi Sakife'den beri Ehl-i Beyt ve 

Ehl-i Beyti sevenler yaşadı, yaşıyor. 

(Tepkiler ve cevaplar, yarın)