5 Ekim 2012 tarihinde kentsel dönüşüme fiilen başlanacağı tarihte ilk kazmalar vurulacak, kepçelerin darbeleri peş peşe gelecek ama birçok belirsizlik gizemini hala korumaktadır. Kentsel dönüşümün ilk örneklerinden olan Fatih Sulukule’deki uygulamanın yüzlerce aileyi mağdur ettiği ifade ediliyor.
Sulukule olarak bilinen Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri Yenileme Projesini kapsayan, Fatih’teki Sur Koruma Bandı’nda yer alan 90 bin metrekarelik bölgede, 640 konutun inşası 2 yılda bitme noktasına geldi. Asıl sakinleri bölgeden 60 km uzaklıktaki Kayabaşı TOKİ konutlarına gönderildiler. Kendilerine taksitle verilen evleri maddi imkânları olmadığı için haraç-mezat satarak terk etmek zorunda kaldılar. Evleri ellerinden Bizans oyunlarıyla alınan Roman vatandaşlardan sonra Sulukule’nin yeni sakinleri arasında pek çok ilginç isim göze çarptı. Yeni sakinleri AKP üst düzey yöneticilerinden vekil oğluna, Meclis üyelerine dek pek çok ismin olduğu basında yansıdı.
Nasıl oldu da çoğu gariban yüzlerce aile yerlerinden adeta sürüldü de İstanbul surlarının dibinde 90 dönüm arazi üzerinde lüks villalar yapıldı? Yeni köşklere anlayacağınız üzere mahallenin eski sakinleri oturmuyor. Yani belediye bu kadar iyiliği üç beş Roman vatandaşımız için yapmamıştır.
Önce Romanlardan istimlak tehdidiyle metrekaresi 500 TL’ye 15 bin ve 50 bin TL arasında değişen rakamlarla daireleri satın alındı. Sonra bu daireler yıkılarak değeri yaklaşık 950 bin TL’ye “İstanbul’un göbeğinde lüks villa” konseptiyle satışa sunuldu. Arada 10 kattan daha fazla bir rant söz konusu idi ki mahalle sakinleri bu avantajdan hiç faydalanamadı.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin açtığı davada İstanbul 4. İdare Mahkemesi projeyi, “kamu yararına uygun olmadığı” gerekçesiyle, oybirliğiyle iptal etti. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun “Sit alanıdır, inşaat yapılamaz” kararına rağmen 2 yılda hızla yükselen inşaatı 3 bilirkişi raporu da durduramadı. Neticede dünyada eşi benzeri olmayan bir şekilde tarihi surların ve Mihrimah Sultan Cami’nin dibine villalar dikildi.
Sulukule, depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle mutlaka yıkılacaksa, yerine bina yapılmaması ve yeşil alan olması en güzel çözüm olurdu. Surların hemen dibinde 600 bin Fatih’linin nefes alacağı bir şehir parkı herkesi memnun ederdi. Her konuda anketler yaptığını iddia edenler ne hikmetse bu konuda da başına buyruk “ben yaptım oldu” havasındalar.
Her fırsatta yerel yönetimlerdeki başarılarıyla böbürlenen AKP belediyelerinin şehircilikte hizmet (!) sloganları “boş bulduğun arsaya bina yap” olmuştur. Mesele öyle bir noktaya geldi ki İstanbul’da olası bir depremde çadır kurulması planlanan 300 arsada da binalar yükselmiş durumdadır.
Eğer Kentsel Dönüşüm deprem bahanesi ile aynen Sulukule örneğinde olduğu gibi merkezi yerlerdeki değerli arsaları kapma operasyonuna dönerse bunun adı “Rantsal Dönüşüm” dür. Başbakan Kentsel Dönüşüm Yasasıyla ilgili seçim kaybetmeyi bile göze aldığını ifade etmişti. Sulukule örnekleri çoğalırsa AKP sadece seçimleri kaybedecek vatandaş ise evinden, barkından ve mahallesinden olacaktır.
Sulukule olarak bilinen Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri Yenileme Projesini kapsayan, Fatih’teki Sur Koruma Bandı’nda yer alan 90 bin metrekarelik bölgede, 640 konutun inşası 2 yılda bitme noktasına geldi. Asıl sakinleri bölgeden 60 km uzaklıktaki Kayabaşı TOKİ konutlarına gönderildiler. Kendilerine taksitle verilen evleri maddi imkânları olmadığı için haraç-mezat satarak terk etmek zorunda kaldılar. Evleri ellerinden Bizans oyunlarıyla alınan Roman vatandaşlardan sonra Sulukule’nin yeni sakinleri arasında pek çok ilginç isim göze çarptı. Yeni sakinleri AKP üst düzey yöneticilerinden vekil oğluna, Meclis üyelerine dek pek çok ismin olduğu basında yansıdı.
Nasıl oldu da çoğu gariban yüzlerce aile yerlerinden adeta sürüldü de İstanbul surlarının dibinde 90 dönüm arazi üzerinde lüks villalar yapıldı? Yeni köşklere anlayacağınız üzere mahallenin eski sakinleri oturmuyor. Yani belediye bu kadar iyiliği üç beş Roman vatandaşımız için yapmamıştır.
Önce Romanlardan istimlak tehdidiyle metrekaresi 500 TL’ye 15 bin ve 50 bin TL arasında değişen rakamlarla daireleri satın alındı. Sonra bu daireler yıkılarak değeri yaklaşık 950 bin TL’ye “İstanbul’un göbeğinde lüks villa” konseptiyle satışa sunuldu. Arada 10 kattan daha fazla bir rant söz konusu idi ki mahalle sakinleri bu avantajdan hiç faydalanamadı.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin açtığı davada İstanbul 4. İdare Mahkemesi projeyi, “kamu yararına uygun olmadığı” gerekçesiyle, oybirliğiyle iptal etti. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun “Sit alanıdır, inşaat yapılamaz” kararına rağmen 2 yılda hızla yükselen inşaatı 3 bilirkişi raporu da durduramadı. Neticede dünyada eşi benzeri olmayan bir şekilde tarihi surların ve Mihrimah Sultan Cami’nin dibine villalar dikildi.
Sulukule, depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle mutlaka yıkılacaksa, yerine bina yapılmaması ve yeşil alan olması en güzel çözüm olurdu. Surların hemen dibinde 600 bin Fatih’linin nefes alacağı bir şehir parkı herkesi memnun ederdi. Her konuda anketler yaptığını iddia edenler ne hikmetse bu konuda da başına buyruk “ben yaptım oldu” havasındalar.
Her fırsatta yerel yönetimlerdeki başarılarıyla böbürlenen AKP belediyelerinin şehircilikte hizmet (!) sloganları “boş bulduğun arsaya bina yap” olmuştur. Mesele öyle bir noktaya geldi ki İstanbul’da olası bir depremde çadır kurulması planlanan 300 arsada da binalar yükselmiş durumdadır.
Eğer Kentsel Dönüşüm deprem bahanesi ile aynen Sulukule örneğinde olduğu gibi merkezi yerlerdeki değerli arsaları kapma operasyonuna dönerse bunun adı “Rantsal Dönüşüm” dür. Başbakan Kentsel Dönüşüm Yasasıyla ilgili seçim kaybetmeyi bile göze aldığını ifade etmişti. Sulukule örnekleri çoğalırsa AKP sadece seçimleri kaybedecek vatandaş ise evinden, barkından ve mahallesinden olacaktır.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İkinci Trump dönemi nelere gebe? / 11.11.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024