Kediye yavrusunu boğdurmak

Başbakan Erdoğan, imam-hatip ve meslek liseleri ile ilgili olarak velileri ve milleti suçlamaya devam ediyor.

Erdoğan, gazetecilerin konuyla ilgili yönelttiği sorulara cevap verirken, "Veliler çocuklarına sahip çıkmadı, millet bedel ödemekten kaçındı, geçmişte bedel ödeyenler oldu, biz bu bedeli ödemeyiz" dedi.

Bu sözlerini daha sonra şöyle tevil etti: "Biz bir yasa çıkaracağımız zaman kamuoyu anketi yaparız, toplumsal mutabakata bakarız, gerekli talep ve mutabakat yoksa ısrar etmeyiz".

Başbakan sivil toplum kuruluşlarının "Siz değil miydiniz gerginlik çıkarmayın, biz zamana yayarak çözeriz diyen", "Millet sizi imam-hatipli Başbakan yapmak için elinden geleni yaptı, daha ne yapsın" şeklindeki eleştirilerine cevap olsun diye "böyle kıvırdı".

Ancak Başbakan, herşeyden önce samimi değil. Eğer bu sözlerinde samimi ise biz de şu soruları sorarız:

"Madem siz her yasayı çıkarırken toplumsal mutabakat ve baskıları dikkate alıyorsunuz. Teröristlere genel af, azınlıklara imtiyaz, kiliselere ayrıcalık, misyonerlere teşvik verirken niçin toplumsal mutabakat aramıyorsunuz.

ABD'nin, AB'nin, İMF'nin Yunan'ın, Rumların, kiliselerin taleplerini millete sormadan şakır şakır yerine getiriyorsunuz. Sıra millete, çoğunluğun taleplerine gelince "Ey millet git AİHM'i, git AB'yi, git medyayı, git güç odaklarını razı et, ondan sonra gel" oyunu oynuyorsunuz. Güç odakları ile, millete tavırlı bürokrasi ile, kartel medyası ile milletin çocukları ve bizatihi millet boğuşacaksa siz ne işe yararsınız.

Dün öyle bugün böyle. Değişim dedikleri bu olsa gerek.

7 yıl önceki Erdoğan'a bir bakın. Bir de bugünkü Erdoğan'a. Partisinin grubunda bakın nasıl esip gürlüyor. İmam-hatiplerin 8 yıllık zorunlu eğitimle sonunu hazırlarken Erdoğan Erbakan'a bakın grupta neler söylüyor: "30 yıllık siyasi hayatımızda böyle bir tasarıyı Meclis'e sevk edecek olursak bu hareketimizin bitişi olur.

Hocam bu sizin içinde bitiş demek". Gerçekten de Erbakan'ın bitişinin Erdoğan'ın doğuşu olacağı sanki Hocaya malum olmuş gibi Erbakan Erdoğan'ın sözünü keserek; "Sana konuşma hakkı vermedim. Otur yerine, bu tasarı Meclis'e gelecek" diye çıkışır.

Ancak Kasımpaşalı Erdoğan kararlıdır, 30 yıldır elini öptüğü genel başkanına itiraza devam eder: "Yaptığınıza futbol diliyle zorla penaltı yaptırmak denir. Zorla penaltı yaptırıyorsunuz, sonra vekile kalecisiniz topu yakalayın diyorsunuz. Hocam penaltı demek yüzde 99 gol demektir. 8 yıllık kesintisiz eğitim kediye yavrusunu boğdurma formülüdür. Önce kendi insanınıza büyük ihanettir. Tasarının Meclis'e gelmesi halinde parti olarak hükümetten çekilmemiz daha yerinde olacaktır."

Bu sözler Erdoğan'a ait. Erbakan ise Erdoğan'a restini çekip "Kabadayılık etmenin anlamı yok bu işler çocuk oyuncağı değil" diyor.

Bu diyaloglar gösteriyor ki iki yanlış bir doğru etmiyor.

Erdoğan'ı sanki Allah konuşturuyor. Kediye yavrusunu boğdurma misyonu babadan oğula devam ediyor.x

28 Şubat'tan önce Erbakan kendi üslubunca, 28 Şubat'tan sonra Erdoğan kendi üslubunca...

Millet olarak kendi kalemize attığımız en büyük penaltının Erdoğan'ı başbakan yapmak olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Dün Erbakan'a kafa tutup milletin yanında gözüken Erdoğan bugün AB adına millete kafa tutuyor.