İspanya'nın başkenti madrid'de meydana gelen kanlı saldırıda 200 kadar insan ölürken binlerce insan da yaralandı.
İspanya'da üç günlük yas ilan edildi, Avrupa başkentleri taziye sundular, ABD ve Rusya kınadı, AB'de bayraklar yarıya indi.
ETA lanetlendi, El-Kaide protesto edildi.
Saldırının bilançosu yavaş yavaş netlik kazanırken, bu saldırıların kökeni gittikçe matlaşıyordu.
Bilhassa Avrupa basını terörün menbaı konusunda ETA ile El- Kaide arasında ikilem yaşadı.
"ETA bu kadar büyük bir saldırıyı yapamaz ve yapmasına da gerek yoktu" denirken biranda eldeki veriler ve olayın gelişim seyri El-Kaide'ye odaklandı.
11 Eylül saldırılarından sonra yaşanan tüm patlamalar biranda El-Kaide tarafından yüklenilir olmuşken bu patlamalar da basın kanalıyla Kaide örgütünden olduğu iddia edilen kişilerce sahiplenildi. Birileri bir yerleri yazılı-sözlü arıyor, olay anında birilerine monte ediliyor.
Çok basik ve basit olduğu kadar da komplike bir hal.
İkiz Kuleler'in vurulmasına rağmen, İstanbul'da konsolosluk ve sinagoglar patlatılmasına rağmen, Irak'ta hemen her hafta sivillerin topluca katledilmesine rağmen ve devamında İspanya'da tren hatları havaya uçurulmasına rağmen El-Kaide denen örgüt nasıl oluyor da takip edilmesine ve bas bas bağırmasına rağmen çökertilemiyor?
Dünyanın en iyi güvenlik sistemine sahip Atlantik ve Avrupa başkentleri bunun önüne neden geçemiyor?
Yeşil Kuşak tanımlamasına sokulan İslam kimlikli kişi ve kurumlara düzenlenen operasyonlar Müslüman olduğu safsatasıyla pazarlanan bu örgütün Müslümanlarla ve Müslümanlıkla ne derece ilgisi olabilir?
Müslümanlar ve İslam üzerine Kaide adı altında bazı ülke ve halklara karşı projeler geliştiriliyor.
Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de, Yemen'de hatta zaman zaman Türkiye'de sözde Kaide adına yeni cepheler açılıyor.
İstanbul'da açılan ilk cepheden sonra yeni cephe İspanya'da açıldı.
Polonya ve İtalya da kendi sıralarını bekliyorlar.
ABD başkanı ve devlet adamlarının iş ortağı olan Ladin'in örgütünün Bush'la kolkola yürümek varken, biranda ona cephe almasının geri planında ne yatabilir?
Müslümanlar'a karşı Haçlı Savaşı ilan ederek bayrak açan, devamında Afganistan ve Irak'ı işgal eden Bush-Blair- Aznar'ın yanyana getirilmesi ilginç.
Dün ekonomik anlamda beraber yürüyenler bugün siyasal anlamda çatış(tırıl)ıyor.
İstanbul saldırılarıyla PKK terör örgütü ikinci konumda bırakıldı. PKK'dan daha çok Kaide konuşulur oldu ve tüm şehirlerde Kaide izi sürüldü.
Madrid'deki saldırılardan sonra da aynı örgüt ön planda tutularak ETA'nın eylemleri ikincil alana kanalize edilecek.
Klasik terör örgütleri OUT Kaide INN.
Moda şimdi Kaide.
Terör; adı ne olursa, kimliği hangi etnik yahut sosyal zemine oturursa otursun tasvip edilemez.
Kimi ülke liderlerinin yaptığı hataları ne yazık ki o ülke halkı ödemek durumunda kalıyor.
Irak için de ABD ve İspanya için de durum böyle.
İstanbul saldırılarından sonra Türk-Amerikan ilişkileri teröre karşı yeniden anlam kazanırken Madrid saldırılarıyla Türk-İspanyol ilişkileri daha perçinlenecek.
Kaide vurdukça İşgal ittifakı tek yumruk oluyor.
Kaide de bunu biliyor.
Kaide kime daha çok hizmet ediyor?
İspanya'da üç günlük yas ilan edildi, Avrupa başkentleri taziye sundular, ABD ve Rusya kınadı, AB'de bayraklar yarıya indi.
ETA lanetlendi, El-Kaide protesto edildi.
Saldırının bilançosu yavaş yavaş netlik kazanırken, bu saldırıların kökeni gittikçe matlaşıyordu.
Bilhassa Avrupa basını terörün menbaı konusunda ETA ile El- Kaide arasında ikilem yaşadı.
"ETA bu kadar büyük bir saldırıyı yapamaz ve yapmasına da gerek yoktu" denirken biranda eldeki veriler ve olayın gelişim seyri El-Kaide'ye odaklandı.
11 Eylül saldırılarından sonra yaşanan tüm patlamalar biranda El-Kaide tarafından yüklenilir olmuşken bu patlamalar da basın kanalıyla Kaide örgütünden olduğu iddia edilen kişilerce sahiplenildi. Birileri bir yerleri yazılı-sözlü arıyor, olay anında birilerine monte ediliyor.
Çok basik ve basit olduğu kadar da komplike bir hal.
İkiz Kuleler'in vurulmasına rağmen, İstanbul'da konsolosluk ve sinagoglar patlatılmasına rağmen, Irak'ta hemen her hafta sivillerin topluca katledilmesine rağmen ve devamında İspanya'da tren hatları havaya uçurulmasına rağmen El-Kaide denen örgüt nasıl oluyor da takip edilmesine ve bas bas bağırmasına rağmen çökertilemiyor?
Dünyanın en iyi güvenlik sistemine sahip Atlantik ve Avrupa başkentleri bunun önüne neden geçemiyor?
Yeşil Kuşak tanımlamasına sokulan İslam kimlikli kişi ve kurumlara düzenlenen operasyonlar Müslüman olduğu safsatasıyla pazarlanan bu örgütün Müslümanlarla ve Müslümanlıkla ne derece ilgisi olabilir?
Müslümanlar ve İslam üzerine Kaide adı altında bazı ülke ve halklara karşı projeler geliştiriliyor.
Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de, Yemen'de hatta zaman zaman Türkiye'de sözde Kaide adına yeni cepheler açılıyor.
İstanbul'da açılan ilk cepheden sonra yeni cephe İspanya'da açıldı.
Polonya ve İtalya da kendi sıralarını bekliyorlar.
ABD başkanı ve devlet adamlarının iş ortağı olan Ladin'in örgütünün Bush'la kolkola yürümek varken, biranda ona cephe almasının geri planında ne yatabilir?
Müslümanlar'a karşı Haçlı Savaşı ilan ederek bayrak açan, devamında Afganistan ve Irak'ı işgal eden Bush-Blair- Aznar'ın yanyana getirilmesi ilginç.
Dün ekonomik anlamda beraber yürüyenler bugün siyasal anlamda çatış(tırıl)ıyor.
İstanbul saldırılarıyla PKK terör örgütü ikinci konumda bırakıldı. PKK'dan daha çok Kaide konuşulur oldu ve tüm şehirlerde Kaide izi sürüldü.
Madrid'deki saldırılardan sonra da aynı örgüt ön planda tutularak ETA'nın eylemleri ikincil alana kanalize edilecek.
Klasik terör örgütleri OUT Kaide INN.
Moda şimdi Kaide.
Terör; adı ne olursa, kimliği hangi etnik yahut sosyal zemine oturursa otursun tasvip edilemez.
Kimi ülke liderlerinin yaptığı hataları ne yazık ki o ülke halkı ödemek durumunda kalıyor.
Irak için de ABD ve İspanya için de durum böyle.
İstanbul saldırılarından sonra Türk-Amerikan ilişkileri teröre karşı yeniden anlam kazanırken Madrid saldırılarıyla Türk-İspanyol ilişkileri daha perçinlenecek.
Kaide vurdukça İşgal ittifakı tek yumruk oluyor.
Kaide de bunu biliyor.
Kaide kime daha çok hizmet ediyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005