Bilindiği gibi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ydü. Başta annelerimiz olmak üzere tüm kadınlarımızın Kadınlar Günü'nü kutluyor mübarek analarımızın ellerinden öpüyorum. Sizinle bu konuyu da içine alan ve benim çok dikkatimi çeken bir durumu paylaşmak istiyorum.
Cuma günü Cuma namazımı kılmak için camiye gittim. Sünneti kıldım ve imamın hutbe irad etmesini beklerken bir yandan da, "Acaba hutbenin konusu ne?" diye düşündüm. Son günlerde kadına yapılan şiddet, işkence, istismar olayları arttığı için hutbenin konusunun kadınlar ile ilgili olacağını tahmin ettim. Öyle de oldu.
Hutbenin başlığı: "İslam'da kadın: Adalet, merhamet ve hakkaniyet" idi. İmam hutbeyi vermeye başladı, biraz ilerledi ve söz Kur'an-ı Kerim'de kadının toplum içindeki konumuna geldi. Bu kısma, "İnsanlığın annesi Hz. Havva'dan itibaren tarihte iz bırakan nice kadın Kur'an'da anlatılır" diyerek başladı. İmanı ve cesaretiyle Hz. Asiye'yi; iffeti ve sabrı ile Hz. Meryem'i; sadakati ve teslimiyet ile Hz. Hacer'i; sevgili Peygamberimize ilk inanan ve O'nu bütün gücüyle destekleyen Hz. Hatice'yi; ilk kadın şehit olarak Hz. Sümeyye'yi ve Peygamberimizin değerli eşi Hz. Aişe'yi bizlere örnek gösterdi.
Bu güzel örneklerden sonra sıra Peygamberimizin kızı, Hz. Ali'nin eşi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in değerli annesi; Tathir ayeti ile tertemiz kılınmış ve cennet kadınlarının da annesi olan Hz Fâtıma'daydı. Şimdi sıra O'nun güzelliklerini anlatmaya geldi diye düşündüm. Fakat öyle olmadı. İmam, hutbenin bir yerinde bile Hz. Fâtıma'nın adını anmadı.
Bu durum beni çok üzdü ve rahatsız etti. Zira O, kendisi için ayetler inen mübarek bir kadındı. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın "Hz. Fâtıma" adlı eserinde okudukça hayran kaldığım, cömertlik ve merhamette en önde olan örnek bir anneydi Hz. Fâtıma annemiz. O hepimizin annesiydi.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın eserinde her yönü ile tanıma imkanı bulduğum Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kızı Hz. Fâtıma hakkında bakınız neler söylüyor: "Ya Ali! Sen ümmetin imamı ve Benim vasimsin. Mü'minleri cennete doğru hidayet edeceksin. Kızım Fâtıma'nın kıyamet günü nurdan bir bineğe bindiğini; sağ tarafından yetmiş bin melek, sol tarafından yetmiş bin melek ve arkasından yetmiş bin melek olduğu halde hareket ettiğini ve ümmetinin mü'min kadınlarını cennete götürdüğünü görür gibiyim. Beş vakit namazlarını kılan, Ramazan ayında orucunu tutan, Allah'ın evini ziyaret eden, malının zekatını veren, kocasına itaat eden ve Ali'yi seven her kadın Fâtıma'nın şefaati ile cennete girecektir. Fâtıma dünya kadınlarının en üstünüdür."
"Ya Resûlallah! Fâtıma sadece kendi asrının mı en üstünüdür" dediklerinde şöyle buyurdular: "Kendi asrının üstünü olan Meryem'dir. Kızım Fâtıma geçmiş ve gelecekteki bütün kadınların en üstünüdür."
Hatib-i Bağdâdi İbn Abbas'tan rivayetle Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu yazmıştır: "Ben Mirac gecesi cennetin kapısına şöyle yazılmış olduğunu gördüm: Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah'ın elçisidir, Ali Allah'ın Mahbubu'dur, Hasan ve Hüseyin Allah'ın seçkin kıldığı kimselerdir, Fâtıma Allah'ın beğendiği bir şahıstır, onlara düşmanlık yapana Allah'ın laneti olsun." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Fatımâ, s.75, 77).
Hz. Fâtıma Ehl-i Beyt'tendir. Ehl-i Beyt ise kurtuluş gemimizdir. Kadına şiddet dahil tüm kötülükleri, ahlaki sorunları toplumumuzdan hatta dünyadan silip süpürecek olan Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt'tir. Ülkemizin ve İslam coğrafyasının zor günlerden geçtiği bu dönemde Peygamber Efendimizin ümmetine bıraktığı iki emanetten biri olan Ehl-i Beyt'e sımsıkı sarılmamız gerekmez mi? Birliğimizi ancak Ehl-i Beyt'le sağlayabiliriz. Görüyoruz ki bu da ancak bize Ehl-i Beyt'i her fırsatta anlatan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın liderliğinde gerçekleşecektir.
Allah bu birlikteliği hepimize nasip eylesin ve Hz. Fâtıma annemizi bizlere şefaatçi eylesin.
Cuma günü Cuma namazımı kılmak için camiye gittim. Sünneti kıldım ve imamın hutbe irad etmesini beklerken bir yandan da, "Acaba hutbenin konusu ne?" diye düşündüm. Son günlerde kadına yapılan şiddet, işkence, istismar olayları arttığı için hutbenin konusunun kadınlar ile ilgili olacağını tahmin ettim. Öyle de oldu.
Hutbenin başlığı: "İslam'da kadın: Adalet, merhamet ve hakkaniyet" idi. İmam hutbeyi vermeye başladı, biraz ilerledi ve söz Kur'an-ı Kerim'de kadının toplum içindeki konumuna geldi. Bu kısma, "İnsanlığın annesi Hz. Havva'dan itibaren tarihte iz bırakan nice kadın Kur'an'da anlatılır" diyerek başladı. İmanı ve cesaretiyle Hz. Asiye'yi; iffeti ve sabrı ile Hz. Meryem'i; sadakati ve teslimiyet ile Hz. Hacer'i; sevgili Peygamberimize ilk inanan ve O'nu bütün gücüyle destekleyen Hz. Hatice'yi; ilk kadın şehit olarak Hz. Sümeyye'yi ve Peygamberimizin değerli eşi Hz. Aişe'yi bizlere örnek gösterdi.
Bu güzel örneklerden sonra sıra Peygamberimizin kızı, Hz. Ali'nin eşi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in değerli annesi; Tathir ayeti ile tertemiz kılınmış ve cennet kadınlarının da annesi olan Hz Fâtıma'daydı. Şimdi sıra O'nun güzelliklerini anlatmaya geldi diye düşündüm. Fakat öyle olmadı. İmam, hutbenin bir yerinde bile Hz. Fâtıma'nın adını anmadı.
Bu durum beni çok üzdü ve rahatsız etti. Zira O, kendisi için ayetler inen mübarek bir kadındı. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın "Hz. Fâtıma" adlı eserinde okudukça hayran kaldığım, cömertlik ve merhamette en önde olan örnek bir anneydi Hz. Fâtıma annemiz. O hepimizin annesiydi.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın eserinde her yönü ile tanıma imkanı bulduğum Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kızı Hz. Fâtıma hakkında bakınız neler söylüyor: "Ya Ali! Sen ümmetin imamı ve Benim vasimsin. Mü'minleri cennete doğru hidayet edeceksin. Kızım Fâtıma'nın kıyamet günü nurdan bir bineğe bindiğini; sağ tarafından yetmiş bin melek, sol tarafından yetmiş bin melek ve arkasından yetmiş bin melek olduğu halde hareket ettiğini ve ümmetinin mü'min kadınlarını cennete götürdüğünü görür gibiyim. Beş vakit namazlarını kılan, Ramazan ayında orucunu tutan, Allah'ın evini ziyaret eden, malının zekatını veren, kocasına itaat eden ve Ali'yi seven her kadın Fâtıma'nın şefaati ile cennete girecektir. Fâtıma dünya kadınlarının en üstünüdür."
"Ya Resûlallah! Fâtıma sadece kendi asrının mı en üstünüdür" dediklerinde şöyle buyurdular: "Kendi asrının üstünü olan Meryem'dir. Kızım Fâtıma geçmiş ve gelecekteki bütün kadınların en üstünüdür."
Hatib-i Bağdâdi İbn Abbas'tan rivayetle Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu yazmıştır: "Ben Mirac gecesi cennetin kapısına şöyle yazılmış olduğunu gördüm: Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah'ın elçisidir, Ali Allah'ın Mahbubu'dur, Hasan ve Hüseyin Allah'ın seçkin kıldığı kimselerdir, Fâtıma Allah'ın beğendiği bir şahıstır, onlara düşmanlık yapana Allah'ın laneti olsun." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Fatımâ, s.75, 77).
Hz. Fâtıma Ehl-i Beyt'tendir. Ehl-i Beyt ise kurtuluş gemimizdir. Kadına şiddet dahil tüm kötülükleri, ahlaki sorunları toplumumuzdan hatta dünyadan silip süpürecek olan Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt'tir. Ülkemizin ve İslam coğrafyasının zor günlerden geçtiği bu dönemde Peygamber Efendimizin ümmetine bıraktığı iki emanetten biri olan Ehl-i Beyt'e sımsıkı sarılmamız gerekmez mi? Birliğimizi ancak Ehl-i Beyt'le sağlayabiliriz. Görüyoruz ki bu da ancak bize Ehl-i Beyt'i her fırsatta anlatan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın liderliğinde gerçekleşecektir.
Allah bu birlikteliği hepimize nasip eylesin ve Hz. Fâtıma annemizi bizlere şefaatçi eylesin.
Ahmet Salih Şişman / diğer yazıları