Gündelik hayatımıza giren inkâr bir edilemez gerçek, muhabbetlerimize konu olan, gerçekmiş gibi birbirimize anlatırken farklı duygular yaşatan, her hafta merakla beklediğimiz diziler? Türk toplumuna bir şekilde girmeyi başarmış, hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. Hatta öyle bir noktaya gelmiş ki, dizideki karakterlerin derdiyle dertlenip, sevinciyle seviniyoruz. İstisnalar muhakkak vardır ancak Türk toplumunun büyük bir kısmının vaziyeti; her akşam bir başka diziyle kendi dünyasından uzaklaşıp hayali bir dünya sunan dikdörtgene odaklanmaktır. Bu durum sadece Türk toplumuna ait olmayıp; her ülke kendine has bir yöntemle topluma, kültüre yansımıştır. Küçük bir mukayeseyle dizilerin ülkelerdeki durumu görevini belirtmek isterim.Dünyanın iki farklı bölgesi ve farklı adetleri olan iki ülkenin dizilerini kıyaslayacağım. Birincisi Güney Kore, ikincisi de Türkiye. Bu iki ülkenin dizilerine de internet üzerinden ulaşmak çok basit.Güney Kore dizileri 60 dakikalık, en fazla 24 bölümlük diziler. Konularının satır aralarında ise; ahlak olgusunun pekişmesi, vatan sevgisinin pekişmesi, tarih bilincinin oluşması, aile ilişkilerinin gelişmesi, büyüklere saygılı olunması, toplumsal olaylarda duyarlılığın oluşması var? Yani yine kendi toplumunda gelişmesini, var olmasını ve korumasını istediği bütün değerleri farklı ilginç hikâyelerin içinde sevilen karakterleri örnek göstererek toplumu şekillendiriyorlar.Peki ya Türk dizileri? 90-110 dakikadan oluşan 30 bölümlük uzun sezonlar? Konuları ise genel olarak dram, acı içeren ancak arka planda özellikle de zinayı özendiren, ihanetler silsilesi, hep yalan dolan... Tabi dizilerimizin bir kısmı yabancı dizilerden uyarlanıyor, bu da onların ahlakıyla kültürüyle kendi ahlakımızın, kültürümüzün uyuşmamasıyla daha vahim sonuçlar doğuruyor. Dizilerin çoğunda gayri meşru çocukları, kardeşin kardeşe kırdırıldığını, tarihimizin hikâye adı altında çarptırıldığını, İslam dininin alaya alındığını göreceksiniz."Fazla abartıyorsun" diyebilirsiniz? Şunu iyi belleyelim ki; medya her akşam biz uyuyana kadar evdeki çocuklarımızın beynine bütün bu çarpıklıkları empoze ediyor.İzlediklerimizin ne kadarını evladımızın da görmesini arzu ederiz? Evlatlarımız, bizim izlediğimiz her şeyi, bizim onayladığımızı, sevdiğimizi düşünerek büyüyor.İşte bütün bunların sonucunda kültürel, ahlaki, sosyal yozlaşma kaçınılmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sena Uğur / diğer yazıları
- Öğrencinin hali / 07.04.2015
- Kaç dizi? / 25.03.2015
- Bizden adam olmaz mı? / 21.03.2015
- Asıl Türk genci kimdir? / 05.03.2015
- Burası Türkiye! / 25.02.2015
- Gemicik nasıl alınır? / 18.02.2015
- Kaç dizi? / 25.03.2015
- Bizden adam olmaz mı? / 21.03.2015
- Asıl Türk genci kimdir? / 05.03.2015
- Burası Türkiye! / 25.02.2015
- Gemicik nasıl alınır? / 18.02.2015