Fenerbahçe Belçika'da St Gilloise'yi farklı yendi 0-3. Fenerbahçe maçın genelinde doğru bir strateji ile çok iyi savunma yaptı.
Gilloise takımı fizik güce dayalı oynayan ama bireysel yetenek olarak kısıtlı oyunculardan kurulu bir ekip. Ayrıca organizasyon yapma yeteneği de üst düzey olmayan bir takım.
Fakat üstün olduğu yönü yani fizik gücü çok iyi kullanarak oyunu Fenerbahçe yarı sahasına yıktı. Ancak bir gerçek var ki Fenerbahçe de rakibinin güçlü oyununa aynı şekilde karşılık verdi.
Fenerbahçe takım olarak çok iyi mücadele etti. Top rakipteyken yetenekleri sınırlı rakiplerini çok iyi sıkıştırdılar.
Gilloise dar alanda yetenek sergileyebilecek oyunculardan kurulu olmadığı için ve üstelik iyi de pas yapamayınca her şey Fenerbahçe'nin istediği şekilde gelişti.
Her ne kadar Fenerbahçe de iyi organize olmasa da güce güçle karşı koyarak rakibine fırsat vermedi. Müsabaka her iki takım açısından da üst düzey bir mücadeleye sahne olmuş oldu.
Fenerbahçe'de kötü mücadele eden oyuncu yoktu. Başta İsmail Yüksek olsun Fred olsun tüm takım kelimenin tam anlamı ile yüreğini ortaya koydu.
Karşılaşma Batshuayi için ayrı bir anlam taşıyordu. Doğup büyüdüğü toprakların bir takımına karşı ilk 11'de başladı. Öyle ki Rakibin kalecisi Moris ile bir zamanlar aynı takımda oynamışlardı.
Nitekim Batshuayi ne mutlu ona ki golünü de attı. Onun için oldukça duygusal anlamı olan bir gol olmalı bu. Hani gol atmasa birçok insanın ne de olsa Belçikalı o yüzden atmadı diyeceği bir ruhsal ve zihinsel atmosferde yaşıyoruz.
Her halde kimsenin yediği ekmeğe bilerek ve isteyerek ihanet etmeyeceğini de bu golle görmüş olduk.
Karşılaşmayı değerlendirirsek şunları yazabiliriz. Fenerbahçe oyuna çok da iyi başlamadı. İşin açıkçası ilk yarım saatte bu maç 0-3 Fenerbahçe'nin üstünlüğü ile bitecek deselerdi kolay kolay kimse inanmazdı.
Her ne kadar ilk gol 20. dakikada gelse de Fenerbahçe'nin kendine gelmesi 30'lu dakikaları buldu.
Fenerbahçe'nin ilk yarım saatteki oyunu farklı bir galibiyet vadetmiyordu.
İlk gole bakarsak işin açıkçası Cengiz Ünder bu golde bütün övgüleri hak ediyor. Öyle bir frikik kullandı ki sol ayağıyla sağ taraftan bir orta pas gönderdi. Batshuayi bu golü atmasaydı Cengiz'in bu şık ortası ziyan olacaktı.
30'dan sonra Fenerbahçe oyunu dengeledi ve topa sahip olmaya başladı. Bu dakikalarda Çağlar sakatlanıp çıkınca Oosterwolde sol bek pozisyonundan sol stopere geçti ve maç boyunca muazzam bir performans gösterdi.
Bilhassa 40'ta topu rakibinden önce bir hamle ile kornere yollaması Fenerbahçe kalesinde çok büyük bir tehlikeyi önledi.
39'da Batshuayi havadan gelen topa göğüs kontrol yapacağına kafa şutu vursaydı bir ikinci gol işten değildi.
44'te ise Szymanski 2 rakip arasında topu bir kaptırdı bir kaptı ve sonunda Fred'e illetti. Fred'in şutu aut ile sonuçlandı.
Yine daha önce 36'da bir kontratakta Ferdi topla 50-60 metre koştuktan sonra cılız ve isabetsiz bir şut atmasaydı ikinci gol muhakkaktı.
İkinci yarı oyun tamamı ile Fenerbahçe yarı sahasına yığıldı. Belçikalı Gilloise işin açıkçası çok iyi yüklendi. Fenerbahçe de çok iyi direndi.
51'de Fenerbahçe adına Tadiç bir fırsattan yararlanamadı. Bu aksiyonda Tadiç önce topu Szymanski'ye veremedi sonra ikinci kez ayağına gelen topu auta yolladı.
68'de Ferdi bomboş Batshuayi'i görmedi. Görebilse net bir gol pozisyonu olabilirdi.
Fenerbahçe'nin 84'te bulduğu ikinci gol tipik bir kapanan takım golü. Yani kontrataktan bir gol. Bu gol tamamıyla Oosterwolde'nin eseri.
Hem savunmada topu kaptı hem de 50-60 metre topla koşup golü kaydetti. 90'da ise Burgess'in net bir şekilde elle oynamasına VAR uyarısı ile penaltı kararı çıktı.
İşin açıkçası maçın hakemi pozisyonu monitörde izledikten sonra çok da net olmayan bir vücut diliyle penaltıya hükmetti. Bence bu kadar tereddüt gösterilecek bir durum yoktu.
Fenerbahçe bu sonuç ile bence artık çeyrek finalde. Fenerbahçe'nin yetenek anlamında sınırlı bir görüntü veren böyle bir rakibe kendi sahasında 4 farklı kaybetmesi mümkün değil.
Şimdi artık sıradaki gelsin demek lazım. Ne diyelim hayırlı olsun ve yolu final olsun. Bir kez daha tebrikler Fenerbahçe.
Gilloise takımı fizik güce dayalı oynayan ama bireysel yetenek olarak kısıtlı oyunculardan kurulu bir ekip. Ayrıca organizasyon yapma yeteneği de üst düzey olmayan bir takım.
Fakat üstün olduğu yönü yani fizik gücü çok iyi kullanarak oyunu Fenerbahçe yarı sahasına yıktı. Ancak bir gerçek var ki Fenerbahçe de rakibinin güçlü oyununa aynı şekilde karşılık verdi.
Fenerbahçe takım olarak çok iyi mücadele etti. Top rakipteyken yetenekleri sınırlı rakiplerini çok iyi sıkıştırdılar.
Gilloise dar alanda yetenek sergileyebilecek oyunculardan kurulu olmadığı için ve üstelik iyi de pas yapamayınca her şey Fenerbahçe'nin istediği şekilde gelişti.
Her ne kadar Fenerbahçe de iyi organize olmasa da güce güçle karşı koyarak rakibine fırsat vermedi. Müsabaka her iki takım açısından da üst düzey bir mücadeleye sahne olmuş oldu.
Fenerbahçe'de kötü mücadele eden oyuncu yoktu. Başta İsmail Yüksek olsun Fred olsun tüm takım kelimenin tam anlamı ile yüreğini ortaya koydu.
Karşılaşma Batshuayi için ayrı bir anlam taşıyordu. Doğup büyüdüğü toprakların bir takımına karşı ilk 11'de başladı. Öyle ki Rakibin kalecisi Moris ile bir zamanlar aynı takımda oynamışlardı.
Nitekim Batshuayi ne mutlu ona ki golünü de attı. Onun için oldukça duygusal anlamı olan bir gol olmalı bu. Hani gol atmasa birçok insanın ne de olsa Belçikalı o yüzden atmadı diyeceği bir ruhsal ve zihinsel atmosferde yaşıyoruz.
Her halde kimsenin yediği ekmeğe bilerek ve isteyerek ihanet etmeyeceğini de bu golle görmüş olduk.
Karşılaşmayı değerlendirirsek şunları yazabiliriz. Fenerbahçe oyuna çok da iyi başlamadı. İşin açıkçası ilk yarım saatte bu maç 0-3 Fenerbahçe'nin üstünlüğü ile bitecek deselerdi kolay kolay kimse inanmazdı.
Her ne kadar ilk gol 20. dakikada gelse de Fenerbahçe'nin kendine gelmesi 30'lu dakikaları buldu.
Fenerbahçe'nin ilk yarım saatteki oyunu farklı bir galibiyet vadetmiyordu.
İlk gole bakarsak işin açıkçası Cengiz Ünder bu golde bütün övgüleri hak ediyor. Öyle bir frikik kullandı ki sol ayağıyla sağ taraftan bir orta pas gönderdi. Batshuayi bu golü atmasaydı Cengiz'in bu şık ortası ziyan olacaktı.
30'dan sonra Fenerbahçe oyunu dengeledi ve topa sahip olmaya başladı. Bu dakikalarda Çağlar sakatlanıp çıkınca Oosterwolde sol bek pozisyonundan sol stopere geçti ve maç boyunca muazzam bir performans gösterdi.
Bilhassa 40'ta topu rakibinden önce bir hamle ile kornere yollaması Fenerbahçe kalesinde çok büyük bir tehlikeyi önledi.
39'da Batshuayi havadan gelen topa göğüs kontrol yapacağına kafa şutu vursaydı bir ikinci gol işten değildi.
44'te ise Szymanski 2 rakip arasında topu bir kaptırdı bir kaptı ve sonunda Fred'e illetti. Fred'in şutu aut ile sonuçlandı.
Yine daha önce 36'da bir kontratakta Ferdi topla 50-60 metre koştuktan sonra cılız ve isabetsiz bir şut atmasaydı ikinci gol muhakkaktı.
İkinci yarı oyun tamamı ile Fenerbahçe yarı sahasına yığıldı. Belçikalı Gilloise işin açıkçası çok iyi yüklendi. Fenerbahçe de çok iyi direndi.
51'de Fenerbahçe adına Tadiç bir fırsattan yararlanamadı. Bu aksiyonda Tadiç önce topu Szymanski'ye veremedi sonra ikinci kez ayağına gelen topu auta yolladı.
68'de Ferdi bomboş Batshuayi'i görmedi. Görebilse net bir gol pozisyonu olabilirdi.
Fenerbahçe'nin 84'te bulduğu ikinci gol tipik bir kapanan takım golü. Yani kontrataktan bir gol. Bu gol tamamıyla Oosterwolde'nin eseri.
Hem savunmada topu kaptı hem de 50-60 metre topla koşup golü kaydetti. 90'da ise Burgess'in net bir şekilde elle oynamasına VAR uyarısı ile penaltı kararı çıktı.
İşin açıkçası maçın hakemi pozisyonu monitörde izledikten sonra çok da net olmayan bir vücut diliyle penaltıya hükmetti. Bence bu kadar tereddüt gösterilecek bir durum yoktu.
Fenerbahçe bu sonuç ile bence artık çeyrek finalde. Fenerbahçe'nin yetenek anlamında sınırlı bir görüntü veren böyle bir rakibe kendi sahasında 4 farklı kaybetmesi mümkün değil.
Şimdi artık sıradaki gelsin demek lazım. Ne diyelim hayırlı olsun ve yolu final olsun. Bir kez daha tebrikler Fenerbahçe.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025