İstiğfar etmek kişinin en büyük kazançlarındandır
Tövbe ve istiğfar etmek, kişinin en büyük kazançlarındandır. Faziletleri saymakla bitirilemez
13.12.2024 08:47:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Tövbe ve istiğfar etmek, kişinin en büyük kazançlarındandır. Faziletleri saymakla bitirilemez.
Peygamberimiz buyuruyor ki: "Allah, tövbeye devam eden kimseyi her darlıktan çıkarır, kederden sevince ulaştırır ve onu hiç beklemediği yerden rızıklandırır."
Ubeyd b. Zürare rivâyet eder: "Ebu Abdullah (Ca'fer es-Sâdık aleyhisselâm) şöyle buyurdu: "Kul çok istiğfar edince, (amel) sayfası parıldayarak yükselir."
Arş'ı yüklenen ve onun çevresinde bulunan melekler dahi, tövbe eden ve Allah yolunda gidenlerin bağışlanması ve onların Cehennem azabından kurtulmaları için Cenâb-ı Hakk'a niyaz ederler:
"Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Mü'minlerin de bağışlanmasını isterler: 'Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde, tövbe eden ve Senin yoluna gidenleri bağışla, onları Cehennem azabından koru!' (derler)."
Bu faziletlerden en güzeli ise, kulun tevbesi ile Cenâb-ı Hakk'ı sevindirmesidir.
Hâris b. Süveyd'den; Abdullah b. Mes'ûd, biri Allah Resulünden (sallallahu aleyhi ve âlihi) diğeri ise kendi görüşü olmak üzere bana iki hadis nakletti:
İbn Mes'ûd kendi görüşü olarak şunu anlattı: "Mü'min kişi, günahlarını (hayalinde büyüterek) şöyle görür: Güya kendisi bir dağın eteğinde oturmakta ve dağın üzerine düşmesinden korkmaktadır.
Fâcir kişi ise günahlarını burnuna konan bir sinek gibi görmekte ve o sineği eliyle kovmaktadır."
Sonra dedi ki: "Allah Resulünün (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurduğunu duydum: "Bir adam üzerinde yiyeceği ve suyu bulunan bir hayvanı ile ıssız bir yerde konaklar.
Orada istirahat etmek için hafif bir uyku uyumak ister ve uyur. Uyanınca hayvanını orada göremez. Her tarafta aramaya başlar ancak bulamaz, ümit keserek kendi kendine, 'Haydi geldiğim yere döneyim ve orada ölünceye kadar uyuyayım' der.
Döner, ölmek için başını kolunun üzerine koyar, biraz kestirdikten sonra uyanır. Bir de ne görsün, üstünde azığı ve suyuyla hayvanı başı ucunda duruyor.
İşte Allah, kulunun tövbesine, bu adamın hayvanını bulduğu zamanki sevincinden daha çok sevinir."
Bu durumda Allah'a kul olma, O'na vâsıl olma derdinde olan için her gün otuz üç defa, -eğer gücü yetiyorsa- Cenâb-ı Hakk'ı daha da sevindirmek için günde yüz defa "estağfirullah-elhamdülillah" okumak bir zevktir.
Kul tevbe ve istiğfarla, Yaradanına karşı acziyetini itiraf ederken, hamd ilede Cenâb-ı Hakk'ın yüceliğini ikrar eder.
"Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur" ayetindeki hikmete vâsıl olmak, ancak temizlenmiş bir kalbe sahip olmakla elde edilebilir.
Tövbe ile bu kalbe sahip olunur. Kalp temizlenip parlayınca da Cenâb-ı Hakk oraya tecelli eder. Bu sebeple "estağfirullah-elhamdülillah" zikrini bir arada okumak önem taşımaktadır.
Hz. Aişe (r.a.),"Allah'ın Resûlü vefatından önce şu duayı çok okurdu" demiştir:
"Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. O'nu hamd ile tesbih ederim. Allah'tan bağışlanmamı diler ve O'na tövbe ederim." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Peygamberimiz buyuruyor ki: "Allah, tövbeye devam eden kimseyi her darlıktan çıkarır, kederden sevince ulaştırır ve onu hiç beklemediği yerden rızıklandırır."
Ubeyd b. Zürare rivâyet eder: "Ebu Abdullah (Ca'fer es-Sâdık aleyhisselâm) şöyle buyurdu: "Kul çok istiğfar edince, (amel) sayfası parıldayarak yükselir."
Arş'ı yüklenen ve onun çevresinde bulunan melekler dahi, tövbe eden ve Allah yolunda gidenlerin bağışlanması ve onların Cehennem azabından kurtulmaları için Cenâb-ı Hakk'a niyaz ederler:
"Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Mü'minlerin de bağışlanmasını isterler: 'Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde, tövbe eden ve Senin yoluna gidenleri bağışla, onları Cehennem azabından koru!' (derler)."
Bu faziletlerden en güzeli ise, kulun tevbesi ile Cenâb-ı Hakk'ı sevindirmesidir.
Hâris b. Süveyd'den; Abdullah b. Mes'ûd, biri Allah Resulünden (sallallahu aleyhi ve âlihi) diğeri ise kendi görüşü olmak üzere bana iki hadis nakletti:
İbn Mes'ûd kendi görüşü olarak şunu anlattı: "Mü'min kişi, günahlarını (hayalinde büyüterek) şöyle görür: Güya kendisi bir dağın eteğinde oturmakta ve dağın üzerine düşmesinden korkmaktadır.
Fâcir kişi ise günahlarını burnuna konan bir sinek gibi görmekte ve o sineği eliyle kovmaktadır."
Sonra dedi ki: "Allah Resulünün (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurduğunu duydum: "Bir adam üzerinde yiyeceği ve suyu bulunan bir hayvanı ile ıssız bir yerde konaklar.
Orada istirahat etmek için hafif bir uyku uyumak ister ve uyur. Uyanınca hayvanını orada göremez. Her tarafta aramaya başlar ancak bulamaz, ümit keserek kendi kendine, 'Haydi geldiğim yere döneyim ve orada ölünceye kadar uyuyayım' der.
Döner, ölmek için başını kolunun üzerine koyar, biraz kestirdikten sonra uyanır. Bir de ne görsün, üstünde azığı ve suyuyla hayvanı başı ucunda duruyor.
İşte Allah, kulunun tövbesine, bu adamın hayvanını bulduğu zamanki sevincinden daha çok sevinir."
Bu durumda Allah'a kul olma, O'na vâsıl olma derdinde olan için her gün otuz üç defa, -eğer gücü yetiyorsa- Cenâb-ı Hakk'ı daha da sevindirmek için günde yüz defa "estağfirullah-elhamdülillah" okumak bir zevktir.
Kul tevbe ve istiğfarla, Yaradanına karşı acziyetini itiraf ederken, hamd ilede Cenâb-ı Hakk'ın yüceliğini ikrar eder.
"Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur" ayetindeki hikmete vâsıl olmak, ancak temizlenmiş bir kalbe sahip olmakla elde edilebilir.
Tövbe ile bu kalbe sahip olunur. Kalp temizlenip parlayınca da Cenâb-ı Hakk oraya tecelli eder. Bu sebeple "estağfirullah-elhamdülillah" zikrini bir arada okumak önem taşımaktadır.
Hz. Aişe (r.a.),"Allah'ın Resûlü vefatından önce şu duayı çok okurdu" demiştir:
"Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. O'nu hamd ile tesbih ederim. Allah'tan bağışlanmamı diler ve O'na tövbe ederim." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.