İstifa: Kişinin özgür iradesi ve isteği ile işten veya bir hizmetten ayrılmasıdır. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı: "... ailenize, evinize kadar ulaşan baskılar, tehdide varan müdahaleler var. Katlanacak bir durum olmanın ötesine geçmiştir. AK Parti'de siyaset yapma imkanımız ortadan kaldırılmıştır...." (30.10.2017 tarihli Yeni Mesaj gazetesi haberi)
Bu açıklamasının ardından Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur Ak Parti'den ve Belediye Başkanlığı görevinden istifa etti.
Seçilmiş bir belediye başkanı; ailem tehdit edildi, görevimi yapmam engellendi, ve neticede bakın istifa etmek zorunda kalıyorum diyor.
Tehdit var. Bu tehdit dolayısıyla yakınının can emniyetinden endişe var. Bu tehdit dolayısıyla kamu görevinin engellenmesi ve istifa ettirilmesi var. Bir de gözyaşı.
Şikâyete bağlı olmayan suçlarda Savcılık makamı kamuoyundan aldığı haberi ihbar olarak kabul edip resen soruşturma açmak zorundadır. Birilerinin dilekçe vermesine de gerek yoktur. Savcılık makamının duyum alabileceği basın açıklaması da bir nevi ihbardır. Bu ihbarla savcılık, suç işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez soruşturma işlemlerini başlatmak zorundadır.
Zira 5271 sayılı kanunun 160. maddesinde şu hüküm vardır:
"Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi:
MADDE 160.- (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar."
Buna göre Belediye başkanımızın basın açıklamasının bir suç ihbarı olduğunu hukuk fakültesi 1. sınıf öğrencisi bile nitelendirebilir.
İyi de her ihbar bir suç mudur? O yüzden savcılar harekete geçmiyor denilebilir. Doğrudur. Bir olayın suç nitelendirilebilmesi için kanunda açıkça suç olarak düzenlenmesi lazım. Şimdi Anayasamız 10. maddesindeki herkes kanun önünde eşittir gibi hükümlerini zaten bildiğinizi varsayıp Ceza Kanunumuza bakalım. Belediye Başkanımızın suç ihbarı niteliğindeki basın açıklaması kanunda suç olarak tanımlanmış mı, tanımlanmamış mı?
"Hürriyete Karşı Suçlar:
MADDE 114 - (1) Bir kimseye karşı;
a) Bir siyasi partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasi partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasi partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya,
b) Seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya,
Zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır..."
Kanunun başka bir hükmündeki düzenleme de şu
şekildedir:
"Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar
Görevi yaptırmamak için
direnme
MADDE 265 - (1) Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
Yukarıdaki maddelerde; soruşturma için ilgili kişi şikâyet ederse diye bir şart yok. Basın açıklaması bir suç ihbarıdır ve yasal adım atılmıştır. O halde resen soruşturma ilkesini herkesten çok daha iyi bilen Adalet Eski Bakanı Bozdağ'ın; Basında çıkan "Yasal yollar açıktır. Adımları atıp atmamak konusunda kendisi değerlendirecektir." sözünün ne anlama geldiğinin yorumunu size
bırakıyorum.
Bu açıklamasının ardından Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur Ak Parti'den ve Belediye Başkanlığı görevinden istifa etti.
Seçilmiş bir belediye başkanı; ailem tehdit edildi, görevimi yapmam engellendi, ve neticede bakın istifa etmek zorunda kalıyorum diyor.
Tehdit var. Bu tehdit dolayısıyla yakınının can emniyetinden endişe var. Bu tehdit dolayısıyla kamu görevinin engellenmesi ve istifa ettirilmesi var. Bir de gözyaşı.
Şikâyete bağlı olmayan suçlarda Savcılık makamı kamuoyundan aldığı haberi ihbar olarak kabul edip resen soruşturma açmak zorundadır. Birilerinin dilekçe vermesine de gerek yoktur. Savcılık makamının duyum alabileceği basın açıklaması da bir nevi ihbardır. Bu ihbarla savcılık, suç işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez soruşturma işlemlerini başlatmak zorundadır.
Zira 5271 sayılı kanunun 160. maddesinde şu hüküm vardır:
"Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi:
MADDE 160.- (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar."
Buna göre Belediye başkanımızın basın açıklamasının bir suç ihbarı olduğunu hukuk fakültesi 1. sınıf öğrencisi bile nitelendirebilir.
İyi de her ihbar bir suç mudur? O yüzden savcılar harekete geçmiyor denilebilir. Doğrudur. Bir olayın suç nitelendirilebilmesi için kanunda açıkça suç olarak düzenlenmesi lazım. Şimdi Anayasamız 10. maddesindeki herkes kanun önünde eşittir gibi hükümlerini zaten bildiğinizi varsayıp Ceza Kanunumuza bakalım. Belediye Başkanımızın suç ihbarı niteliğindeki basın açıklaması kanunda suç olarak tanımlanmış mı, tanımlanmamış mı?
"Hürriyete Karşı Suçlar:
MADDE 114 - (1) Bir kimseye karşı;
a) Bir siyasi partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasi partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasi partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya,
b) Seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya,
Zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır..."
Kanunun başka bir hükmündeki düzenleme de şu
şekildedir:
"Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar
Görevi yaptırmamak için
direnme
MADDE 265 - (1) Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
Yukarıdaki maddelerde; soruşturma için ilgili kişi şikâyet ederse diye bir şart yok. Basın açıklaması bir suç ihbarıdır ve yasal adım atılmıştır. O halde resen soruşturma ilkesini herkesten çok daha iyi bilen Adalet Eski Bakanı Bozdağ'ın; Basında çıkan "Yasal yollar açıktır. Adımları atıp atmamak konusunda kendisi değerlendirecektir." sözünün ne anlama geldiğinin yorumunu size
bırakıyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kazım Üstün / diğer yazıları
- İklim krizinin çözümü Z kuşağına kaldı / 17.12.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021